Yabancı Ressamların Biyografisi ( Hayatı ) kategorisinde açılmış olan Zdzislaw Beksinski Biyografisi konusu , ...
Zdzislaw Beksinski
(D. 24 Şubat 1929, Sanok-Varşova-Polonya – Ö. 21 Şubat 2005, Varşova) Polonyalı ressam, fotoğraf sanatçısı.
Fantastik dışavurumcu eserleriyle tanınan Beksinski, Rüyaların Fotoğrafları adlı soyut çalışmasıyla meşhur olmuştur. Oğlunun bir arkadaşı yardımıyla, iki genç tarafından Varşova'daki evinde saldırıya uğramış, bıçaklanarak öldürülmüştür.
Polonyanın güney taraflarında Sanok kentinde doğdu. Kraków’da Mimarlık eğitiminden sonra 1955’te Sanok’a döndü. Bu eğitimden sonra birkaç yılını nefret ettiği şantiye şefliğinde harcadı. O dönemde sanatsal fotoğraf ve fotomontaj, heykeltıraş ve resimle ilgilenmeye başladı. Heykeltıraşını sıva, metal ve telden yapardı. Onun fotoğrafçılığı farklı temalara sahip, geleceğindeki resimleri meydana çıkaran , pörsük yüzleri, manzaraları ve nesneleri çok inişli çıkışlı bir dokuda gösteren vurgulamayı (özellikle ışıklar ve gölgelerin hilesi ile) denedi. Fotoğrafçılığı aynı zamanda rahatsızlık verici imgeleri, yüzü kopuk sakatlanmış oyuncak bebek, yüzü olmayan ya da yüzü bandajlarla sarılmış insanlar gibi portreleri betimledi.
Daha sonra, ressamlığa yoğunlaştı. İlk resmi soyut sanattı ama 1960’lar boyunca sürrealist esinlerin etkisi daha görülebilirdir. 1970’lerde içine girdiği “fantastik dönem” olarak adlandırdığı dönem 1980’lere kadar sürdü. Bu onun en iyi bilinen dönemidir, rahatsızlık verici imgeleri oluşturduğu sıralarda sürrealistik, kıyamet sonrası çok detaylı ölüm, çürüme manzaralarıyla, iskeletler ile dolu manzaralar, biçimsizleşmiş vücut ve çöller gösterdiği dönemidir. Bu resimler oldukça detaylıydı, belirgin hassasiyetiyle (özellikle pürüzlü yüzeylere çizdiğinde) resmetti. Onun yüksek detaylı çizimleri çoğunlukla oldukça büyüklerdi ve Ernst Fuchs’un karmaşıklığında ve saplantılı bazı çalışmalarını çok yakından hatırlatır. Acımasız sezinlenen şeylere rağmen o bu resimlerin kimilerinin yanlış anlaşıldığını öne sürdü; onun düşüncesine göre onlar oldukça iyimser ve hatta gülünçtü.
Sergileri çok başarılılığını ispatladı. 1964’te Warsaw’daki ünlü bir sergide ilk büyük başarısını kanıtladı, tüm resimleri satıldı. 1980’lerde çalışmaları Fransa’da kazandığı popülerlik Piotr Dmochowski’nin gayretlerinden ötürü Batı Avrupa, Birleşmiş Milletler ve Japonya’da mühim başarılar kazandı.
Beksinski sonunda kendini tutkuyla resme verdi, sürekli çalıştı(her zamam klasik müziğin ezgilerinde) Daha sonra Çağdaş Polonya Sanatı’nda öncülük eden biçimlere öncülük etti.
1977’de Warsaw’a taşınmadan önce, kendi avlusundaki çalışmalarından şeçmeleri hiçbir belge bırakmadan yaktı. Daha sonra diğerleri yetersiz bulunduğunda bu çalışmalardan bazılarının “çok özel” olduklarını ve insanların görmelerini istemediğini iddia etti. 1980’ler Beksinski’nin geçici dönemidir. Sanatının 1990’lardaki ilk zamanlar ıçoğunlukla sürreal portreler ve çaprazlamanın serilerinden ibaretti. Bu serilerdeki resimler onun bilinen ” fantastik dönem” inden daha az savurgan ancak daha etkili idi. 1990’ların son yarısında bilgisayarları, interneti ve dijital fotoğrafçılığı keşfetti ölümüne kadar bir araç olarak odaklandı.
Beksinski hep resimlerini ve çizimlerini sırasıyla ”Barok” ve “Gotik” adını verdiği iki tarzdan herhangi birinde yürüttü. İlk baskın gösterimi ikinci formdadır. Son beş yıl boyunca oluşturduğu resimler içindekiler daha daha yaygın olan“Gotik” olarak uygulandı öyle ki diğer tarz hemen hemen kaybolmuştu.
1990’ların sonu Beksinski için tam deneme zamanıydı. Karısı Zofia 1998’de öldü; bir yıl sonra 1999 noel arifesinde oğlu Tomasz (popüler bir radyo sunucusu, müzik muhabiri ve film çevirmeni) kendini öldürdü. Cesedini Beksinski buldu. Oğlunun ölümünü kabullenmek olanaksızdır, duvara iğnelenmiş bir zarf bulundurur ”Tomek için şayet kovaya vurursam”