Michelangelo Biyografisi
Michelangelo Biyografisi
MICHELANGELO DI LODOVICO BUONARROTI SIMONI
Michelangelo Buonarroti 6 Mart 1475’te bugünkü Arezzo eyaletinin kuzeyinde küçük bir kasaba olan Caprese’de doğdu. Ailesi, o daha bir aylıkken ekonomik sıkıntılar nedeni ile çocukluğunu, gençliğini ve olgunluğunu geçireceği Floransa’ ya taşındı. 12 yaşında ailesini ikna ederek dönemin ressamlarından Ghirlandaio’nun atölyesine gitmeye başladı. Çıraklık döneminde fresko tekniğini çabucak öğrenip bugün Manchester Madonnası olarak da anılan Madonna, Aziz Yahya, Çocuk İsa ve Melekler’i yaptı. Yeteneği kısa sürede Lorenzo tarafından duyulunca Donatello’nun arkadaşı Bertoldo di Giovanni’nin San Marco Manastırı’nın bahçesinde açtığı heykeltıraşlık okuluna devam etmeye başladı. Muhteşem Lorenzo’nun 1492’de ölümüne kadar Bertoldo’nun atölyesine gitti. Burada daha sonra kaybolan efsanevi Fauno, Merdivendeki Madonna ve Kentaurosların Savaşı adlı eserleri yarattı. Bu heykellerde klasik kültürün Floransa disiplini ile yeniden doğuşu görülür. Özellikle Nicola Pisano ve Donatello’nun üslubunun etkileri dikkati çeker.
Yeni Platoncu filozoflar, antik mitleri yapıcı ve ahlaki amaçlarla kullanarak, birbirine zıt iki dünya (güzellik ideallerinin kaynağı olan klasik dünya ile Tanrı aşkı ilhamını veren Hıristiyan dünyası) arasında bir uyum yaratmışlardır.
Michelangelo 1494’te Muhteşem Lorenzo’nun yerine geçen oğlu Piero de Medici ile anlaşmazlığı nedeni ile Floransa’dan ayrılarak Bologna’ye yerleşti. Burada San Domenico Kilisesi’nin heykellerinin bitirilmesi işini aldı. Önce Şamdan Taşıyan Melek heykelini yaptı. Daha sonra Sienalı heykeltıraş Jacopo della Quercia etkisinde Aziz Petronius’u gerçekleştirdi. Bu dönemin üçüncü önemli çalışması olan Aziz Proklos’ta kendi özgün biçemini yaratmaya başladığını görüyoruz.
Kardinal Riario’nun daveti üzerine 1496 yılında Roma’ya gitti. Soylulara ait Capitolino saraylarında klasik dönem heykellerini inceleme fırsatı buldu. Bu heykeller Michelangelo’nun gençlik eserlerindeki gösterişçi eğilime esin kaynağı olmuştur. Kardinal Riario için yaptığı Baccus heykelinde Helenistik sanatın izleri görülür. Bugün New York’taki Fransız Büyükelçiliği’nde bir çeşmeyi süsleyen Okçu Çocuk da bu döneme aittir. Roma’da bulunduğu sırada Fransız kardinal Jean Bilheres’in siparişi üzerine yaptığı Pieta heykel grubu ise San Pietro Bazilikası’nda bulunmaktadır. Dünyanın en tanınmış heykelleri arasındadır.
Michelangelo 1501 yılında döndüğünde Floransa’da Piero de Medici şehirden kovulmuş, cumhuriyetin ilanı ile bir sene süren istikrarsızlık ve huzursuzluk dönemi geçmiş, Pier Soderini’nin başa geçmesi ile yeni bir yapılanmaya gidilmeye başlanmıştı. Sanatçı, Roma’daki başarısının sağladığı güçle önemli görevler aldı. Bunların başında Davut heykeli, Piti Tondosu, Taddei Tondosu, Cascina Savaşı, Doni Tondosu ve Floransa Duoması için yaptığı Bruges Meryemi ve On İki Havari gelir.
Michelangelo Platoncu felsefeden aldığı ilhamla belirli bir zamanda yetkin bir teknikle maddenin (mermer blok) içerisinde gizlenen gerçeği (yaşamsal enerji) özgür bırakma çabasını göstermektedir.
1504 Yılında zamanın iki büyük sanatçısı Michelangelo ile Leonardo da Vinci Pier Soderini tarafından Palazzo Vechio’ nun salon duvarlarını fresk ile kaplama işinde boy ölçüşmeye davet edilir. Leonardo salonun bir duvarına Floransa ile Siena arasında Angihari Savaşı’nı, Michelangelo ise karşı duvara Floransa ile Pisa arasındaki Cascina Savaşı’nı resmedecekti. Ne yazık ki her iki eserin de sonu talihsizlik oldu. Önce Angihari savaşı çalışması Leonardo tarafından yarıda bırakıldı. Bunun üzerine Cascina Savaşı’nın taslaklarını yapmakta olan Michelangelo ise duvar çalışmasına hiç başlamadı.
1504–1506 Yılları arasında Floransalı tüccar Angola Doni ile karısı için Doni Tondosu’nu yaptı. Biçim olarak Leonardo’nun Madonna, Çocuk İsa ile Azize Anna adlı taslağa gönderme mevcuttur (32, 35). İkinci Julius 1505’te papa seçildikten iki yıl sonra kendi mezarını sipariş ederek ustanın sanat yaşamının en sıkıntılı ve karmaşık sürecini başlatmış oldu. Mezarın bitirilmesi kırk yıl sürdü. Mermerlerin seçimi için sekiz ay Carrara’da kaldıktan sonra Roma’ya döndüğünde mali konular yüzünden papa ile anlaşmazlığa düştü. Böylece işler durdu. Daha sonra II. Julius ile Bologna’de buluşan Michelangelo bu kez Sistine Şapeli’nin tavan fresklerinin yapılması işini aldı. Ancak papanın ölümünden sonra daha yalın bir proje ile 1513 yılında mezara yeniden başladı. Louvre Müzesi’nde bulunan Köleler ve San Pietro kilisesindeki Musa heykeli bu proje için
gerçekleştirilmiştir.
Sistine Şapeli tavan freski işine aslında severek başlamadı. Çünkü heykelciliği daha çok seviyor ve bu konuda çalışmak istiyordu. Hatta bu işin, başarılarını kıskanan rakipleri tarafından tezgâhlanmış olabileceğini düşünüyordu. Başladıktan sonra her türlü yardımı reddederek kendin tamamen işe verdi. İskele üzerinde sırtüstü yatar vaziyette 4 yıl aralıksız çalıştı. Tüm zamanların en büyük yapıtlarından biri olarak kabul edilen muhteşem resimleri tamamladı. Resimlerde M.Ö.III yüzyılda yaşamış olana Helenistik dönem sanatçısı Laokoon’ un heykelinin etkileri görülür. İdeal insan vücudunun her türlü gerilme ve bükülmelerinin resimle betimlenmesinin mümkün olabileceğini kanıtladı.
Akıllı, hırslı, inatçı ve otoriter bir insan olan ikinci Julius Roma’ya imparatorluk dönemindeki saygınlığını kazandırmak ve kendisinin dini liderliğini pekiştirmek için “Renovatio Urbis” adını alan yoğun bir yeniden yapılanma ve sanatsal faaliyet projesi başlatmıştı. Michelangelo’dan başka Bramante, Raffaello ve diğer sanatçıları etrafında toplayarak Rönesans’ı doruğa çıkarttı.
Sistina Şapeli tavan fresklerini tamamladıktan üç yıl sonra 1515’ te Floransa’ya dönerek orada 1534 yılına kadar yaşadı. Bu dönemde mimari işler aldı. Medici Şapeli en önemli işi olmuştur. Medicilerin mezarları için inşa edilen şapel, mimari ile heykelin biçimsel ve anlamsal sentezini gösterir. Bu arada II. Julius mezarı için Köle, Genç, Sakallı ve Atlas adlı dört esir heykeli üzerinde çalıştı. Bunların hiç birisi tamamlanmadı. Ancak heykeller bitmemiş halleri ile günümüze kadar gelen en önemli eserler arasında sayılmaktadır. Esirlerin hapis tutuldukları mermerden kurtulma çabaları sanatçının kusursuzluğa ulaşmak istemesinin ıstırabı ile özdeşleşmektedir. Lorenzo Kütüphanesi’ni kardinal Guiliano de Medici’nini isteği üzerine yapmıştır. İtalya’nın ilk umumi kütüphanesidir.
1527 yılında Lutherci reform hareketleri ile beraber Germen imparatoru V. Karl’ ın gözetimindeki İsviçre ordularının Roma’ya girerek yağmalaması ile Rönesans’ın altın çağı sona erecekti. Medici ailesinden olan olan papa, Saint Angelo kalesine sığınınca Floransa’da cumhuriyet kuruldu. Uzun bir kuşatmadan sonra VII. Clemens ile anlaşan V. Karl 1530 yılında Bologna’ de imparator ve İtalya kralı olarak taç giydi.
1534 yılında Michelangelo bir daha dönmemek üzere Floransa’yı terk etti. Aslında cumhuriyetçilere yardım etmiş olması nedeni ile dük Alessandro’nun hışmından kaçmak zorunda kalmıştı. Roma’ya gelişinin ise iki nedeni vardır: biri VII. Clemens tarafından sipariş edilen Sistina Şapeli’deki Son Yargı sahnesini yapma işi, diğeri ise öğrencisi, çok yakışıklı ve asil ruhlu Romalı Tomasso Cavalieri’ye karşı beslediği derin tutku. O dönemlerde yazdığı “Kafiyeler” adlı şiirinde Lutherci reform hareketlerinden etkilendiği anlaşılmaktadır. Bu fikirleri paylaştığı Ferrante Francesco d’Avalos’un dul eşi, zeki ve soylu Pescara Markizi Vittoria Colonna ile platonik bir aşk yaşadığı anlaşılmaktadır.
O zamanlar yetmiş yaşlarında olan Michelangelo Sistina Şapeli’ndeki son yargı sahnesini bitirmek için 1541 yılına kadar çalıştı.1542 de Paulus Şapeli dekorasyonu ile görevlendirildi. Sanatçı burada Aziz Paulus’un Hiristiyanlığa Dönüşü ile Aziz Petrus’un Çarmıha Gerilişi fresklerini yaptı .1 Ocak 1547’de San Pietro’nun yapımı için resmi sözleşme imzaladı. San Pietro için hazırladığı tüm projeler kendisinden önceki tanınmış ustaların tarzı ile farklılık gösterir. Muazzam kubbenin taşıyıcı duvarlar ve binanın dış mekan ile uyumu için Korint tarzı sütünlar ile süslü bir ön cephe düşünmüştür. Özgün ve dinamik bir planlamadır. San Pietro’nun kubbesinin tasarımı Michelangelo’yu 1557 yılından ölümüne kadar meşgul etmiş ve sanatçı kubbenin kendi çizimlerine uygun bir biçimde tamamlandığını göremeden ölmüştür.
Michelangelo Roma’da kaldığı son dönemde mimarlık ve şehircilik alanında özel bir uğraş vermiştir. Ne var ki başlattığı hiçbir proje kendisi tarafından sonuca ulaştırılmadığı için değerlendirme yapmak zordur. Bunların içerisinde en önemlisi Campidoglio Meydanı’nın yeniden düzenlenmesi idi. 1544’te başlanmış, aralıklı olarak on yıl sürmüştür. 1546-1549 yılları arasında Farnese Sarayı’nın yeniden düzenlenmesi işi ile uğraşmıştır.
Yaşamının son yıllarında Michelangelo zamanının bir kısmını sanatın en yücesi olarak kabul ettiği heykele adamıştı. 1545 yılında kendi mezarının tasarımına başladı. Bu vesile ile Pieta temasına dönerek Bandini Pietası’nı yaptı.
1 Şubat 1564 Tarihinde Traiano Meydanı yakınlarında bulunan evinde öldü. Floransa’da yalnızca büyük devlet adamları için yapılan görkemli bir cenaze töreni ile gömüldü. Bütün zamanların en yüce sanat ürünlerini yaratmıştır. Ondan sonra gelen sanatçılar, üslubunu tekrar etmekten başka bir şey yapamamıştır.
Michelangelo'nun Kullandığı Teknikler
Michelangelo, resimlerinde ve heykellerinde figürlerin beden ölçülerini abartmayı çok sever. Neredeyse bütün eserlerindeki insanlar (kadınlar dahil) kaslı ve atletik vücutludur.
Anatomiyi iyi yansıtabilmek için detaylı gölgelendirme yapar. En belirgin örneklerini ellerde ve yüzlerde görebiliriz. Heykellerinde ve resimlerinde figürlerin anatomileri kusursuzdur.
Çoğu zaman figürleri nüdür. Bunun sebebi Rönesans’a yön veren klasik dönem eserlerinin her zaman çıplak olmasıdır. Michelangelo azizleri ve hatta İsa’yı bile çıplak betimleyerek dini konuları klasik dönem unsurları ile resmetmiştir.
Eserleri çoğu zaman Eski ve Yeni Ahit’teki hikayelerdeki karakterleri (en fazla da İsrail Kralı Davud’u) konu alır. Çünkü her zaman dini eserler okumaktaydı.
Figürlerin duruşları hiçbir zaman birbiriyle aynı değildir fakat benzerlikler vardır. Çoğu eserinde kahramanların başları bir yöne dönüktür ve gözleri de kafanın dönük olduğu tarafa keskin bir bakış atar. Çoğu zaman da figürlerin bedenleri de kafalarıyla birlikte dönüktür. Birçok peygamberin ve kahramanın duruşu Antik Yunan heykellerindeki tanrıların heybetli duruşunu anımsatır.
Kıyafetler Roma generallerinin zırhlarına ya da Antik Roma’da insanların giydiği toga adlı kıyafetlere benzer. Genellikle figürlerin ikiden fazla birbiriyle zıt renkli giysisi vardır. İki sıcak, bir soğuk renkli kıyafetler en çok kullandığı kombinasyondur. Turuncu çok fazla kullanılmıştır.
Çoğu eserinde bir olayın tam gerçekleşmeden önceki sahnesini resmetmiştir. Örnekler: Davud’un Goliath’ın başını kesmek için kılıcını kaldırması, Adem’in yaşam enerjisi almak için Tanrı’ya ellerini uzatması, Son Yargı’da kayıkçı Charon’un küreğini ruhlara vurmak içinkaldırışı.Bazı eserlerinde orantılarda belirsizliklere rastlanır. Pieta’da Meryem ile İsa’nın boyları, Merdivendeki Madonna’da basamakların yüksekliği orantısızdır.Antik Yunan ve Roma mitolojisinden konular da seçmiştir.
Bazı eserlerinde farklı ressam ve heykeltıraşlardan esinlendiği teknikleri denemiştir. Örneğin Çarmıha Geriliş’te İsa’nın bedenindeki saflığı betimlerken Brunelleschi’nin Çarmıh adlı resminden etkilenmiştir. Bazı resimlerinde ise Leonardo da Vinci’ nin resimlerindeki düzeni ve sfumato tekniğinini kullanmıştır. Anatomide en ufak detayları bile çizerken, manzarada flulaştırma tekniğini denemiştir. Bu yüzden eserlerinin bazıları diğerlerinden farklı özellikler taşır.
Heykellerini tek parça mermerden yontar ve neredeyse hepsinin yüzeyinin pürüzsüz olmasına dikkat eder. Heykellerinin bir diğer özelliği ise elbiselerin kıvrımlarının çok detaylı yapılmasıdır. .Rölyeflerinde ve tondolarında Meryem ve çocuk İsa’yı konu almıştır. Bu ikili Merhamet Heykeli’nde bir araya gelir.
Aziz ve peygamber heykellerinde figürlerinin cinsellik taşıyan duruşları vardır. Bu da Michelangelo’nun cinsel tercihinden kaynaklanmış olabilir. Ayrıca sevdiği erkek olduğu iddia edilen Tomasso Cavalieri’nin yüzünü birçok eserinde görmekteyiz.
Heykellerinde figürün arkasına destek yerleştirir ve çoğu zaman duruştaki dengeyi sağlayabilmek için ayakları aynı hizaya koymaz.
Resimlerinde Tanrı figürü vardır. Yunan mitolojisinde Zeus’un betimlenişine çok benzer.
Antik Roma ve Yunan’dan etkilenerek resimlerinin kenarını igudilerle süsler.Kahramanlar hiçbir zaman alt ettikleri kötü karakterlerle yüz yüze gelmez. Çoğu zaman yenilen tarafın kafası yere yakındır.
Tarihi karakterlerin yüzlerini ve tiplerini sık sık değiştirir. Bunun nedeni onları kendisinin hayal ettiği bir biçimde, yani antik eserlere benzer bir şekilde yapmak istemesidir. Buna İsa’nın yüzünün eserlerinde faklı olması ve Guiliano Medici’nin aslına hiç benzememesini örnek gösterebiliriz. Michelangelo da Medici figürünün gerçeğine benzemediğini kabul etmiştir.
Meleklere çok sık yer verilmiştir. Bazı heykellerinde ana figür olmalarına rağmen çoğu resminde arka planda gözükürler.
Figürlerinin yüzlerinden ve duruşlarından ne hissettiklerini ve nasıl insanlar olduklarını anlayabiliriz. Örneğin Judith’in Holofernes’in başını kestiği resimde sessizlik ve sakinlik duruşlardan bellidir. Son Yargı tablosunda ise acı, kızgınlık ve neşe gibi duygular yüzlerden okunabilir.
Haç figürü döneminin diğer ressamlarında olduğu gibi odak noktası değildir.Peygamberler ve azizler kutsal kitaplarda sözü geçen nesneler taşır. Örnek: Musa’nın 10 emrin yazıldığı tabletleri taşıması, Davud’un elinde taş olması…
Oto portresi bazı eserlerinde görülmektedir. Kendisini genellikle bir aziz olarak resimlerine katmıştır. Kadın figürlerinin saçları çoğu zaman toplanmış ya da başörtüsü ile kapatılmıştır. Michelangelo Havva’yı konusu gereği daha güzel resmetmiştir. Bu yüzden de saçı açık olan kadınlardan biridir. Michelangelo’nun bazı kadınları göbekli ve çoğunu kaslı olarak betimlemesinden onun kadın vücudunu çekici bulmadığını anlayabiliriz. Mimari eserlerinde heykeltıraş yönünü de ön plana çıkararak iki sanat dalı arasında şekil ve anlam yönünden bütünlük yaratmaya çalışmıştır.
__________________
Admin
|