Giorgione Biyografisi - Giorgione Hayatı - Giorgio Barbarelli da Castelfranco Kimdir
Giorgione Biyografisi - Giorgione Hayatı - Giorgio Barbarelli da Castelfranco Kimdir
Giorgione (1477/8 – 1510), gerçek adı Giorgio Barbarelli da Castelfranco olan, Yüksek Rönesans akımına yön veren İtalyan ressam. Bugün kesin olarak ona mal edilen sadece altı tablo bulunmasına rağmen Giorgione, erişilmez şiirsellikteki eserleriyle bilinir. Kimliği ve eserleri hakkındaki bilinmezlik onu Avrupa resim tarihinin en gizemli ressamlarından biri yapmıştır.
Hayatı ve Yaşadıkları
Giorgione'nin hayatına dair kısıtlı bilgilerin tamamı, Giorgio Vasari'nin Vite adlı eserinden elde edilmiştir. Ressam, Venedik'in dışındaki Castelfranco Veneto isimli ufak bir kasabada doğdu. Zaman zaman Zorzo olarak da geçen Giorgione ismi, "Büyük George" anlamındaydı. Kaç yaşında Venedik'e gittiği bilinmemektedir, ancak gerek Carlo Ridolfi'nin yazdıklarından, gerekse eserlerindeki üsluptan bilindiği üzere ressam Venedik'te Giovanni Bellini'nin çırağı oldu, oraya yerleşti ve orada ün kazandı.
Dönemin belgelerine göre Giorgione'nin yeteneği erken keşfedildi. Vasari'nin ressamın öldüğünü söylediği yaş doğru ise, 1500'de henüz 23 yaşındayken, Doge Agostino Barberigo ve komutan Consalvo Ferrante gibi önemli kişilerin portrelerini çizmek için seçildi. 1504'te, doğduğu kentteki bir katedralde, başka bir komutan olan Matteo Costanzo anısına yaptırılacak olan altar resmi Giorgione'ye sipariş edildi. 1507'de Venedik'teki Düka Sarayı'nın salonlarından biri için resimler çizdi. 1507-1508 yılları arasında, diğer ressamlarla birlikte, yeni yapılan Fondaco dei Tedeschi'nin dış cephe fresklerinin hazırlanmasında çalıştı. Ressam daha önce de Casa Soranzo ve Casa Grimani alli Servi gibi bazı Venedik saraylarının dış cephesine freskler çizmişti.
Vasari'ye göre Giorgione'nin eserleri üzerinde etki bırakan önemli olaylardan biri, Leonardo da Vinci'yle 1500 yılında Venedik'i ziyareti sırasında görüşmesiydi. Tüm tanıklılara göre Giorgione romantik etkiler altında olan, sanatın duygusal ve hayalgücüne dolu zarafetini bilen, şiirsel melankoliye yatkın biriydi. Dahası ressam, da Vinci'nin yirmi sene önce Toskana'da yaptığı gibi, Venedik resmini de tüm antik katı kurallardan kurtarmış, özgürlük ve ustalığı resmin temeline yerleştirmişti.
Ressam, Titian ile yakın bir ilişki içindeydi. Vasari'ye göre Titian, Giorgione'nin öğrencisiydi. Ridolfi'ye göre ise her ikisi de Bellini'nin çırağıydı ve onun evinde yaşıyorlardı. Fondaco dei Tedeschi fresklerinde beraber çalıştılar ve Titian Giorgione'nin ölümünden sonra yarım kalmış bazı eserlerini tamamladı.
Giorgione resme bazı yenilikler getirdi. Altar panoları ve portreler dışında, konusunu incilden ya da klasik dönemden almayan, belirli bir öyküyü betimlemeyen resimler de çizdi. Konulu resimlerinde ise harekete yer vermedi, daha çok lirik ya da romantik duyguların uyandırdığı ruh hâlini yansıttı. Bu yenilikçi tarzı ve yeteneği ile, dönemdaşı olan ve hemen ardından gelen Titian, Sebastiano del Piombo, Palma il Vecchio, il Cariani ve Giulio Campagnola gibi Venedik ekolü ressamlarını, hatta ustası Giovanni Bellini'yi etkiledi. Giorgionismo adı verilen üslubu, Venedik bölgesinde Morto da Feltre, Domenico Capriolo ve Domenico Mancini üzerinde etkili oldu.
Giorgione Ekim 1510 civarında, o dönemde yayılmakta olan veba sebebiyle öldü. Isabella d'Este, Giorgione'nin bir tablosunu satın almasını önermek için bir arkadaşına Ekim 1510'da yazdığı mektupta ressamın öldüğünü biliyordu. Ressamın ismi ve eserleri, ölümünden sonra bir süre daha göndemde kalmaya devam etti. Etkisiyle birçok benzer üslupta eser üretilmiş olduğu için, Giorgione'ye ait resimlerin hangileri olduğu kesin olarak belirlenememiştir. 1800'lerde, Giorgione'nin zamanında çizilen ve onun tarzını gösteren tüm resimler ona atfediliyordu. Alayla karışık olarak "Pan Giorgionismus" olarak anılan bu uygulamadan artık vazgeçilmiştir. Artık kesin olarak ressama aftedilen altı resim bulunmaktadır.
Eserleri
Giorgione, memleketi olan Castelfranco'daki bir kilise için Castelfranco Madonnası olarak adlandırılan altar panosunu çizdi. "Kutsal konuşma" tarzındaki, yani Meryem'i kucağında bebek İsa ve etraflarında birkaç aziz ile birlikte betimleyen bu tabloda iki yandaki azizler eşkenar bir üçgen oluşturuyordu. Bu sayede arka plan olarak kullanılan manzara vurgulanmaktaydı. Venedik sanatında bir yenilik olan bu teknik, ressamın ustası Giovanni Bellini ve diğer bazı ressamlar tarafından da hemen uygulanmaya başladı. Giorgione, ışık gölgenin daha gelişmiş bir türü olan sfumato tekniğini kullanarak, resimde ışığı ve perspektifi renklerin tonları ile betimlemeye yaklaşık olarak Leonardo ile aynı dönemde başladı. Vasari'ye göre bu tekniği Leonardo'dan öğrenmişti.
Ressamın eserleri arasında en tipik olanı şu anda Dresden'de bulunan Uyuyan Venüs'tür. Resmin, Marcantonio Michiel ve daha sonra 17. yüzyılda Ridolfi tarafından Venedik'teki Casa Marcello'da görülen Giorgione resmi olduğu ilk defa Giovanni Morelli tarafından öne sürülmüş olup, bu sav şu anda genel kabul görmüştür. Resimde bir çıplağı çerçeveleyen dış mekan manzarası yenilikçi bir unsurdu. Michiel'e göre Giorgione resmi yarım bırakmıştı. Arka plandaki manzara ve daha sonraki bir restorasyon sırasında üzeri boyanmış olan Cupid figürü, Titian tarafından tamamlanmıştı. Resim, Titian'ın Urbino Venüsü tablosu ve aynı ekolden birçok ressamın benzer resimleri için örnek oluşturmuştu. Güzelliğin aynı biçimde idealize edildiği başka bir Giorgione tablosu da, şu anda Hermitage Müzesi'nde bulunan Judith'ti. Giorgione'nin zengin renk kullanımını ve romantik manzaralarından bir örneği içeren bu büyük tabloda, ölüm ile dirimin birbirinin zıttı değil tamamlayıcısı olduğu vurgulanıyordu.
Altar panoları ve freskler dışında ressamın hâlen var olan tüm tabloları, zengin Venedikli koleksiyoncusunun evinde sergilemesi için çizilmiş yaklaşık altmış santimetre ebadında ufak boyutlu tablolardır. Bu tür resimlerin pazarı 15. yüzyılın ikinci yarısında oldukça hareketliydi ve genelde Hollanda'da yer alıyordu. Giorgione bu türden eserler veren ilk önemli İtalyan ressamdı. Bu tablolardan biri olan Fırtına, önceleri bir mazara resmi olarak sınıflandırıldı. Ancak tablonun gerçek konusu belirsizdir. Tabloda bir pınarın iki yanında, şehrin karmaşasından ve yaklaşan fırtınadan uzakta bir asker ve bebeğini emziren bir kadın bulunur. Tablodaki sembollerin çokluğu birçok farklı yoruma sebep olmuştur. Üç Filozof isimli tablonun ise Giorgione'ye atfedilmesi hâlâ tartışmalı bir konudur. Resimde üç adam, karanlık bir mağaranın yakınında dikilmektedir. Kimi yorumlara göre resim Platon'un mağara benzetmesini ya da İncil'deki Müneccim Krallar'ı betimler. Figürler, Giorgione'ye özgü rüya benzeri bir durumda, diğer resimlerde de görülen belirsiz bir manzara içinde kaybolmuş gibidir.
__________________
G ö k k u ş a ğ ı