26.01.10, 04:33
#1
Kullanıcı Profili
S.Moderators
Tualim.Net Renklerin Dansı
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: May 2009
Üye No: 27
Mesajlar: 3.656
Konular: 2075
Piet Mondrian Biyografisi,Piet Mondrian Hayatı,Piet Mondrian Kimdir?
Piet Mondrian Biyografisi,Piet Mondrian Hayatı,Piet Mondrian Kimdir?Piet Mondrian Hakkında
Piet Mondrian (1872–1944)
20. yüzyıl başlarındaki pek çok öncü sanatçı gibi Hollandalı Piet Mondrian da geleneksel sanat anlayışından kurtulup yeni sezgilerle, yeni amaçlarla yeni bir şeyler ortaya koymak gerekliliğine inanır. Biçimsel sorunlar üzerinde durarak görüntülerin ardındaki gerçekliğe ulaşmanın yollarını düşünür. Amsterdam Güzel Sanatlar Akademisi’ni bitiren sanatçı Hollanda’da kaldığı yıllarda doğacıdır. Natürmortlar, portreler, pastoral sahneler, manzaralar, akşam görünümleri resmeder.
1908–1911 arasında çalışmaları bireyle tanrı ve melekler arasında doğrudan bağlantı kuran bir sistemin felsefesi olan Teosofi’nin gerçeklerin gizli kurgusunu göstermek amacından etkiler taşır. Özellikle ağaç resimlerinde mistisizmin çekiciliğine kapıldığı fark edilir. Evrensel varoluşumun bir parçası olan ağaçtan giderek soyutlamaya varır. Ağacın gövdesi ve dalları düz ve eğik çizgilere dönüşür. Ancak eğik çizgilerin insanın duygularını canlandıracağını düşündüğünden bundan vazgeçer. Doğadan yola çıkarak soyutlar ve doğayla bağlantısı kalmayan noktaya erişir. Gizemsel kaygılardan hareketle madde dünyasına yanıt bulmaya çalışır.
1911 yılında yaptığı "Kavanozlu Natürmort"ta zencefil kavanozunun biçimi algılanırken, renkler azalır ve Kübizm’i hatırlatan ritmik bir çizgi düzenlemesi kendini gösterir. Sanatçı Paris’te kaldığı yıllarda (1911–1914) Sentetik Kübizm ile ilgilenir ama kolaj tekniğini benimsemez. Objeler kullanıldığında duygular ortaya çıkar ve saf gerçek görülemez. Resimlerinde gerçek objeye çağrışım yapacak herhangi bir şeye yer vermek istemez. "Oval Biçimde Renkli Düzlemler" adlı resmi için önce karakalemle yaptığı bina eskizleri tual üzerine yağlıboyaya dönüşürken renk ve çizgi düzenlemesi halini alır.
1. Dünya Savaşı sırasında Hollanda’ya döner. ‘Soyut Sanat’ deyimine karşı çıkar ve 1917 yılında Theo Van Doesburg ile 'De Stijl' -Yeni Plastik- adında bir anlayış oluşturur. Dergisi de yayınlanan bu sanat akımının resim, heykel ve mimarîde örneklerine rastlanır. De Stijl için tek estetik gerçek nesnel olandır. Varlığın durgunluğuna ulaşmak için bireysel heyecanlar aşılmalıdır. Bireyciliğe karşı evrensel biçimlerin insanın ruhunu temsil ettiği görüşü ve saf ifade savunulur. Nesnelerin farklılıkları değil ortaklığı gösterilmelidir. Genel olan kalıcıdır, o yüzden kalıcı olan bulunmalıdır. Sanat ve yaşam her ikisi de gerçeğin tanımıdır. Yeni Plastik anlayışta hacim, uzay ve zamandan arınmışlık vardır. Mondrian, renkte bile sübjektifliği kabul etmez. Asal renkleri, siyah, beyaz ve griyi, en basit öğeleri ve geometrik formları kullanır. Dik açı ile birbirini kesen çizgiler arasındaki dengeyle ve etkileşimle evrensel öze ulaşılır. Karşıtların yan yana gelmesiyle fiziksel ve ruhsal dünya dile getirilir. Dikeyler; evrensel, nesnel, düşünsel ve erkeksiyken, yataylar; bireysel, öznel, maddesel ve dişiseldir. De Stijl tarzındaki resimlerde, binalarda, iç dekorasyonda, mobilyalarda ve kullanıma yönelik eşyalarda yalınlık, asal renkler, geometrik form ve simetrik olmayan bir denge dikkat çeker.
Savaştan sonra yine Paris’e giden sanatçının 1919’a kadarki çalışmalarında renklerin ve tonların birbirine karıştığı küçük dikdörtgenler yer alır. "Renk Kompozisyonu"nda derinliksiz bir uzay izlenimi veren üst üste gelen renkli dörtgenler ve siyah çizgiler bir aradadır. Gri "Konturlarla Açık Renk Düzlemler"de adından da anlaşılacağı gibi birbirine yakın tonlardaki küçük dikdörtgen ve kareler gri çizgilerle kesilir ve çerçevelenir. Yatay ve dikey konturlar düzlemlerin sınırlarını belirler. Sonraki yıllarda Mondrian’ın çerçevesiz ve düz olarak duvara asılan resimlerindeki farklı büyüklükteki dörtgenler sarı, mavi, kırmızı, beyaz, gri, siyah renklere boyanır. Çevresini belirleyen çizgiyle düşey ve yatay olarak çeşitli biçim düzenlemeleri ile yan yana gelir.
De Stijl’de yayınlanan "Doğal ve Soyut Gerçek" adlı yazısında denge, oran ve renk uyumunun iç dekorasyon ve mimarî için de geçerli olduğunu ifade eder. Resimdeki uyum yapılarda da gerçekleşirse duvarları güzelleştirmek için resim asmanın gerekmeyeceğini belirtir. Mondrian, Theo Van Doesburg’un 1924’den sonra De Stijl tarzından farklı olarak köşegeni 45 derece döndürüp dinamik düzenlemelere yönelmesiyle gruptan ayrılır ama dostluğunu sürdürür. 1925 yılında sanat ile ilgili denemeleri Bauhaus tarafından basılır. 1932 yılında Stedelijk Müzesi’nde 6o. yaşı için bir retrospektif sergi düzenlenir.
Mondrian, Konstrüktivizm’in bir manifestosu olarak 1937’de Londra’da yayınlanan 'Circle ' adlı dergide Soyut Sanat üzerine düşüncelerini yazar. İki türlü eğilimden söz eder: objektif ve sübjektif. Objektifte varolan evrensel güzellik sanatçı tarafından ortaya konur. Sübjektifte sanatçı yaşadıklarını da katarak kendini ifade eder. Sanatçının yapması gereken dengeyi kurmak ve ifade birliğine ulaşmaktır. Sanat eseri üretilmeli ve inşa edilmelidir. Soyut sanatın mantığını aktarırken figüratif sanatın yetersizliğini de vurgular. Figüratifte duygulara dayanan öznel bir çıkış noktası vardır. Bu düzeyde kalındıkça evrensel güzellik ifade edilemez. Figürlü çalışmalarda karmaşık figürler sanatçıyı uğraştırır. Soyut sanatta basit, saf, nötr biçimler kullanılır. İnşa edilen elemanların bütünü içsel bir dinamizme sahiptir. İnsandaki ikiliğin karşıtlığıyla soyut sanat ortaya çıkar. Konstrüktif elemanlar ve bunların içsel bütünlüğü. Formun kendi içinde ilişkisi ve hepsinin bir araya gelişiyle uyuma ulaşmak. Mondrian ilişkiler ağını figüratif sanatın sonu olarak görür. Ona göre sanat natüralizmin yolundan giderek dengeye ulaşamaz. Doğanın maddesel yanı ağır basar. Derinliği bulmak için doğa yok edilmelidir. Yoğunlaşma yoluyla sanat eserine daha derin bir ifade kazandırılabilir. Sanat kimse için değildir ama aynı zamanda herkes içindir. Geçmişi ve geleceği içinde taşır. Kültür gelişimi içinde soyut sanat en üst noktadadır. Sadece evrensel güzelliği yaratmaya yönelik bir mücadele söz konudur. Soyutlama öznel ve nesnel baskılardan arınmış gerçek yaşamı temsil eder.
1938 yılından sonra Londra’da yaşayan Mondrian 1940’ta New York’a gider ve orada kişisel sergi açar. Büyük boyutlu Broadway Boogie-Woogie'de yeni bir plastik anlayış vardır. Siyah çizgiler tamamen gider ve küçük karelerden oluşan renklendirme dikkat çeker. Yanlara doğru genişlemeye çalışan düzenlemede yoğunluk sağ ve sol taraflardadır. Renklerin sıcaklığıyla ve içeriden gelen bir ışıkla müziğin ritmi ve şehrin hareketi yansıtılmış gibidir. Bu resimle belirgin yatay ve dikey çizgilerden kurtularak geometrik soyutlamada son aşamaya gelir. Ölümüne kadar kendisini canlılığıyla heyecanlandıran şehir olan New York’ta kalır. Sanatçı hayattayken az sayıda resim satar. Bununla birlikte modern sanat içinde değerlendirilen kişisellikten arınmış tarzıyla soyut sanata ilgisi olanların her zaman saygısını kazanır.
__________________
T U A L İ M.N ET