Tualim.net
>
Plastik Sanatlar
>
Geleneksel El Sanatları
>
Vücut Süsleme - Dövme
Maori Tattoo ve Tarihçesi
Nickiniz
Beni hatırla
Şifreniz
Kayıt ol
Yardım
Topluluk
Ajanda
Sosyal Linkler
Üye Listesi
Seçilene git...
Maori Tattoo ve Tarihçesi
Vücut Süsleme - Dövme
kategorisinde açılmış olan
Maori Tattoo ve Tarihçesi
konusu , ...
Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Maori Tattoo ve Tarihçesi
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
Görüntülenme Sayısı
2834
LinkBack
Seçenekler
Stil
01.09.10, 15:02
#
1
Kullanıcı Profili
Renklerin Dansı
S.Moderators
Tualim.Net
Renklerin Dansı
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: May 2009
Üye No: 27
Mesajlar: 3.656
Konular: 2075
Maori Tattoo ve Tarihçesi
Maori Tattoo ve Tarihçesi
Evrenin tanrıları, dövme tanrısı ve balıkların desenleri ile renklerin yaratıcısı olan Tohu'nun bilge bakışı altında Ta Tau sanatını icra etmişti. Bir gün Mata Mata Arahu ve Tura'i Po adındaki tanrılar Hina'yı baştan çıkarabilmek için dışarı çıktılar ve vücutları mavimsi desenlerle kaplandı. Bundan sonra insanlar, tanrılara kendilerini sevdirebilmek ve insanların beğenisini kazanmak için bu iki tanrıyı taklit etmeye başladılar. Bu iki tanrı insanların ustası oldu.
Dövmeyle ilgili ilk bulgular Avusturya ile İtalya arasında bulunan M.Ö. 3300 yıllarına, Bronz Çağ'a ait Iceman insanına aittir. Dövmeyle ilgili en çok bilgiyi ise Eski Mısır kültüründen elde ediyoruz. Yine piercingle ilgili ilk bulgu da Mısıra ait M.Ö. 1400 yıllarında yapılmış burun piercingidir. Daha açık tenli Tahitililerin aksine, tenlerinin koyuluğundan dolayı Afrikalılar yakma, kesme dövme ve piercingi daha çok tercih etmişlerdir. Yunan ve Roma uygarlığı ise göğüs piercingini yüksek rütbeli komutanlarında bir ünvan olarak kullanırdı. Büyüyen ve ağırlaşan bir çok piercing acıya karşı fiziksel dayanıklılığın bir göstergesiydi.
M.Ö. 900 ile 300 yılları arasında Maya kültürü bütün vücutlarını ruhani figürleri içeren, yüze de yapılan dövmelerle ve genital bölgelerine kadar piercing takılarıyla kaplamışlardı. Kaptan James Cook'un 1768'de Pasifik Adalarına yaptığı yolculukta, mürettebatı yerlilere çeşitli motif ve hayvan resimleri yaptırmışlardı. 1771 yılında İngiltere'ye geri döndüklerinde beyaz adam ilk defa dövmeyle tanışmış oldu.
Yeni Zellanda kabilesi Maoriler ve buzulların adamları Eskimolar yüzlerine kesilerek yapılan acılı dövmelerle ergenlikten olgunluğa geçip tam bir savaşçı olduklarını kanıtlamak ve babasının kim olduğundan tutun da kaç senedir evli olduğuna kadar, kendisi ile ilgili bütün bilgileri çizdirmiş;18. yüzyılın batı denizcileri ise vücutlarına köpekbalığı, yunus, kılıç, çapa resimleri çizdirmiş, sevgililerinin isimlerini yazdırmışlardı.
Bazı figürler ise denizde yol aldıkları her beş bin mili ifade ediyordu.
Maoris
Polonezya’daki tüm yerli grupları gibi Yeni Zelanda yerlileri olan Maori’ler de vücuda mükemmel dövmeler yapma sanatında ustalaşmışlardı. Özellikle erkeklerin yüzünün kabartılmasıyla yapılan Moko’nun özel biçimi bugüne kadar gelmiştir.
Bunun sebebi büyük ihtimalle 19ncu yüzyılda Avrupalıların Yeni Zelanda’yı işgal etmiş olmalarıdır. Avrupalılar savaşçı Maori’leri diğer kabilelerden düşmanlarının kafasını kesme ve bunu ticaret amaçlı kullanma konusunda yüreklendirmişlerdir. 1840’ta İngiliz tacı altında gelmiş birçok “Pakaha”, Avrupalılar Maori’ler tarafından böyle çağrılıyordu ve anlamı uzun beyaz domuz etiydi, silahlarını dövmeli kafalarla değiştirmeye son derece meraklıydılar. Fakat sonrasında bu ticaretin tek mağduru öldürülen düşmanlar değil aynı zamanda Avrupalılar tarafından seçilmiş ve çok güzel dövmelere sahip insanlar olmaya başladı. 1830’a kadar mumyalanmış kafaların “Mokomokai” ticareti yasak olmasına rağmen, bu yasak ingiliz Generali Horatio Gordon Robley’in (1840-1930) 35 kafa toplamasına ve 1908’de bu kafaları Yeni Zelanda hükümetine 1.000 pounda satmaya çalışmasına engel olmadı.
1920’den beri Yeni Zelanda’da Moko uygulaması yapılmadığından ve Wellington, Te Papa Tongarewa’da bulunan Yeni Zelanda ulusal müzesinin yeni binasının hizmete açılmasıyla, avrupalı ve amerikalı “Tapu” altında toplanmış Mokomokai koleksiyonları kamuya açık olmayacak şekilde açıldı. Yani bu mezarlığa giriş sadece son derece katı ve törensel düzenlenmelerle sınırlandırıldı. Bugün son kalan Maori’ler Moko sanatını, eski geleneklerinin hatırasına uygulamaktadırlar.
Moko
Büyük ihtimalle en etkileyici polonezya dövmesi, Yeni Zelanda yerlilerinden erkek Maori’lerin yüz dövmesi olan Moko’dur. Moko eski dünyaya ilk olarak, 1769’da ingiliz maceraperest James Cook’a güney pasifiğe yapmış olduğu ilk yolculukta eşlik eden Sir Joseph Banks tarafından anlatılmıştır. İngilizler ve Maori’ler arasında çıkan kavgada bir Maori ölmüştür. Banks’ın kayıtlarına göre “Orta boylu ve modern teknikle üretilmiş iyi giysiler giyen bir adam, saçı düğümlenmişti, yüz rengi kahverengiydi ancak çok koyu değildi ve yanaklarında sarmal dövmeler bulunuyordu.”
Bu karmaşık yüz dövmeleri, çok ince, çentiklenmiş, keski gibi bir alet kullanılarak deride çizgisel ve sarmal kabartmalar yapılması yoluyla yapılıyordu ve alet bu tekniğin saygın ustası olan tohunga-ta-moko tarafından kullanılıyordu. Moko yüz sanatında tipik olanlardan birisi sallanmaydı ki bunda radyal çizgiler ve koru adında bir veya bazen iki sarmal bulunuyordu. Desen ve süs doğadaki yerlerini buldular. Katlanmayan yaprakları bulunan eğrelti otu ağacı, ülkenin konuksever olmayan ikliminine karşı gücü ve direnişi temsil etmekteydi.
Savaş zamanlarında moko kamuflaj amaçlı kullanılmaktaydı ve aynı zamanda savaşçıya tehditkar ve korkutucu bir görüntü veriyordu. Aynı zamanda sebat etmenin erdemini sembolize ediyordu, savaşçının acıya olan dayanıklılığını gösteriyor ve düşmanın ilgisini artırıyordu. Eğer ki birbirini sevmeyen kabileler karşılaşırsa kavgalarına Haka adlı savaş dansı ile başlıyorlardı. Faltaşı gibi açılmış gözleriyle birbirlerine bakarak, dillerini dışarı çıkartarak, korunmasız vücutlarını göstererek kendilerine potansiyle rakip arıyorlardı. Yüz ifadesinin ve dövmeli yüzün birleşimi çok özel bir etki yaratıyordu. Dövmeli yüz ifadelerinin nasıl göründüğüyle ilgili olarak Yeni Zelanda televizyonu Te Haeta Productions, Moko Toa Projesini geliştirmiştir. Bilgisayar moko resimlerinin bulunduğu maskelerle beslenmiş ve bilgisayar animasyonuyla sanal gerçek haline getirilmiştir.
Moko motiflerinin efsanevi bir geçmişi bulunmaktaydı. Moko’nun anlamı kertenkele olup aynı zamanda alt dünyayı ve hastalıkları yöneten Whiro anlamına da gelmektedir. Whiro ve erkek kardeşleri cennet (Rangi) ve dünya (Papa) arasındaki bir birleşimden gelmişlerdir. Rangi ve Papa arasındaki üstünlük savaşında Whiro ve Tane, ahşap tanrısı ve adamların yaratıcısı, en güçlü iki rakip olarak ortaya çıktılar. Whiro Tane’e karşı kaybetti ve alt dünyaya çekilerek o günden beri bulunduğu yerden insanlara hastalıklarla sorun yaratmaktadır ve bu da maori tatau’sunu efsanevi kaynağıdır. Erkeklerin Whiro’dan korunması amacıyla bu işaretler sadece insan derisine değil aynı zamanda cansız objelere de işlenirdi.
Moko’nun bir başka biçimiyse puhoro stilindeki dövmelerdi ve bu uygulamada yüzün tamamına pigment uygulanırdı ve sadece bir parça işlem yapılmamış deri parçası bırakılırdı. Bu teknik daha sonra yüze uygulanmadı ancak hala kalça ve uyluk dövmelerinde kullanılmaktadır. Bunlar bugünkü tribal dövmelerin kaynağını oluşturmuştur.
Misyonerler
Kolonistleri yeni dünyaya yapmış oldukları yolculukta takip eden kilise liderleri, yerlilere kişisel deformasyonları nedeniyle kötü davrandılar. “Vücudunuzda işaretler taşımamalısınız ya da üzerinize harfler kazımamalısınız çünkü lordunuz benim” (3. Musa 19:28). Papa Hadrian I.’in 8nci yüzyılda kullanmış olduğu ve deri süslemelerini yasaklayan bu hüküm altında protestan misyonerler 18nci yüzyılda güney amerika kıtasına ve 19ncu yüzyılda güney denizlerine doğru yola çıktılar ve amaçları putperestlik aleminin en lanetli ritüellerinden biri olan tatau’dan kurtulmaktı.
Güney Amerika’nın keşfi sırasında misyonerler sadece bir gerçek din olduğunu görmeyen ve kabul etmeyen yerlilere acımasızca davrandılar. Mayalar ayaklarında taşlarla asıldılar ve deri sanatlarıyla ilgili olarak yine tövme etmemeleri durumunda üzerlerine yanan balmumu döküldü. Bu işkenceye dayanarak hayatta kalmayı başaran ancak hristiyanlığa dönmeyenler ise açık şekilde yakıldılar.
Kuzey Amerika kabileleriyle ilgili olarak ise misyonerler bu kişileri dönüştürmeye bile uğraşmadılar bile ve hemen oracıkta katlettiler.
Polonezya yerlileriyle ilgili olarak Londra Misyonerler Grubu kollara, ayaklara, yüze ve diğer her yere dövme yapılmasını yasaklamaya çalıştı. Misyonerler açısından bu görev yerlilerin ahlaki değerlerinin yükseltilmesi için bir araçtı. William Ellis (1794-1842) Huahine’deki misyoner matbaasında “Kurallar Kodu” bastırdı ve bunun 27nci paragrafında şöyle diyordu:
“Hiç kimse kendisini tatau ile işaretlemeyecektir çünkü bu tamamen son bulacaktır. Bu eski ve şeytani bir gelenektir. Kendilerine yeni tatau yapan kadın ve erkekler suçlanacak ve cezalandırılacaktır. Erkekler için ceza: eğer ki ilk defa yapılıyorsa 20 metre uzunluğunda yol yapmak olacaktır, ikinci defasında 40 metre uzunluğunda yol yapacaktır; ya da sekiz metre uzunluğunda ve dört metre genişliğinde alana taş döşeyecektir (kadınlar için cezalar daha sonra eklenmiştir ki bunlar hasır örülmesi ve hasır lifi yapımıydı. Kendilerine dört veya beş defa dövme yapan erkek ve kadınlar aynı şekilde cezalandırılacaktır ve buna ilave olarak dövme yapılan alan tamamen kapatılarak yokedilecektir.”
Bu misyoner faaliyeti, hepimizin bildiği gibi meyvelerini verdi. 1874’te dökümante edilen, karşıt ahşap oyma, Halkın Taşıyıcı İsviçre Takvimi’nde “Yeni Zelanda’dan iki portre ve ne olduğu gösterilmektedir”. Buna göre portrelerden birinde barbarın dönüşmeden önce ve diğerinde ise dönüştükten sonraki hali gösterilmektedir ve altında şunlar yazmaktadır:
“Ve şimdi arkadaşım iki Maori kafasını da izleyin (...) Her ikisinde de transformasyondan kaynaklanan bir muhteşemliği yok mu! Soldaki barbar putperestliğin korkunç imzasını taşımaktadır, gözlerinde parlayan azap ve akan açgözlülük vardır. Ayakları kan dökmek için sabırsızlanmaktadır ve elleri kanla kaplıdır. Sağ tarafta ise genç Maori durmaktadır, yüzü yine güç doludur ancak eski unutulmuştur ve yeniden doğmuştur. Bu babacan türde bir değişim değildir; kalbi Hazreti İsa ateşiyle yanmaktadır ve ağzından barış çıkmaktadır.
Marquesas Adaları
Pasifik adalarının hemen hemen tamamı dövme uygulamasına aşinadır fakat Polonezya’nın güneyindeki adalar grubunda yaşayan Marquesas yerlileri dövmeyi mükemmelleştirmişlerdir. 1595 yılında adaya ilk defa giden Avrupalı olan İspanyol denizci Alvaro de Mendana de Neyra dönüşünde dövmelerin bütün vücudu kaplayan dama tahtasına benzediğini söylemiştir. James Cook 18nci yüzyılda mürettebatıyla adaya geldiğinde, yerlilerin şeritlerle süslenmiş giysiler giymiş olmalarını bekliyordu.
Marquesas yerlilerinin hayatlarını ve karmaşık dövmelerini çalışmış ve bu konuda yazılar yazmış olan ilk kişi Alman doktor ve botanist George Heinrich von Langdorff (1733-1853) olmuştur ve tanımlamaları Herman Melville adlı genç bir amerikalıyı Marquesas Adalarını ziyaret etme konusunda harekete geçirmiştir. 1841 yılında, 21 yaşındaki Melville sıradan bir denizci olarak amerikan balina avcısı Acushnet’le denize açılmıştır. Gemi Marquesas’ta erzak almak için durduğunda Melville gemiden ayrılmış ve altı ay boyunca adayı keşfetmiştir, sonrasında ise bir amerikan savaş gemisiyle evine dönmüştür. Melville ilk romanı olan Omoo ve Taipi’yi yazarken Marquesas adasındaki maceralarından ilham almıştır ve adadaki yaygın dövme uygulamasını detaylı bir şekilde açıklamıştır. 1846 ve 1865 yılları arasında dört kitap daha yayımlamış, örneğin Moby Dick, ve birçok okuyucuya güney denizleri ve Polonezya dövme sanatıyla ilgili bilgiler vermişlerdir.
Tatau, Marquesas kültürünün önemli bir parçası olup estetik, ekonomik, sosyal ve ekonomik açılardan bağlantılıydı. Erkeklerin tüm vücutlarını kaplayan dövmelerinin olması gücün ve acıya dayanıklılığın işaretiydi. Tatau aynı zamanda taşıyıcısının toplum içerisindeki yerini de göstermekteydi. Genellikle şefler ve savaşçılar en kapsamlı dövmelere sahiptiler. Dövme yaptırmak isteyen erkekler bir dizi katı saflaştırma ritüeline tabi tutulurlardı ki bunlar arasında oruç tutma, seks yapmama ve kadınlarla hiç iletişim kurma vardı. Marquesas kadınlarında desenler genellikle kulaklara, dudaklara, kollara ve ayaklara yapılırdı ve sosyal bir taahhüttü. Yemek yapabilmeleri için 12 yaşında sağ ellerine kabartma yapılırdı. Eğer ki bir kadının dövmesi yoksa, dövmesi olan bir üstünün yediği kaptan yemek yemesine bile izin verilmezdi.
Marquesas’ta renkli dövme yapılmazdı, siyah deri süslemeleri Tuhuna tarafından yapılırdı ki bu kişiler ritüel rahipleriydiler ve Polonezya adasında kullanılan aletlere benzer aletler kullanan dövme sanatçılarıydılar. Dövme tarağının adı Au ve Iapalapa’ydı. Erken yaşlarda dövme yapma becerisini gösteren kişi Tuhuna’nın yanına staja gönderilirdi ve sonrasında fakir insanları ya da kadınları kullanarak denemeler yapardı. Genellikle zengin adamların en yaşlı oğulları Tahuna’ya staj için gönderilirdi çünkü staj ucuz değildi.
Misyonerlerin gelmesiyle birlikte tatauların inanış karşıtı ve günahkar bir tapınma biçimi olduğuna karar verildi ve kilise tarafından yasaklandı. 19ncu yüzyılın ortasında Marquesas Adalarında tatau uygulaması, diğer Polonezya Adalarında da olduğu gibi hemen hemen tamamen bitti.
Alıntıdır.
__________________
T
U
A
L
İ
M.
N
E
T
Bookmarks
Google
Etiketler
maori
,
maori tattoo
,
maori tattoo tarihçesi
,
maori tattoo ve tarihçesi
,
tarihçesi
,
tattoo
,
ve
«
önceki Konu
|
sonraki Konu
»
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor.
(0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
Seçenekler
Yazdırılabilir şekli göster
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Stil
Normal
Hybrid-Şeklinde gösterime geç
Ağaç şeklinde gösterime geç
Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz
Yok
Cevap Yazma Yetkiniz
Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz
Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz
Yok
BB code
is
Açık
Smileler
Açık
[IMG]
Kodları
Açık
HTML-Kodu
Kapalı
Trackbacks
are
Açık
Pingbacks
are
Açık
Refbacks
are
Açık
Forum Rules
Benzer Konular
Konu
Konuyu Başlatan
Forum
Cevaplar
Son Mesaj
Zeugma'nın Kronolojik Tarihçesi - Zeugmanın Kronolojik Tarihçesi Nedir
Gökkuşağı
Mitoloji / Mitoloji Tarihi / Mitolojik Kahramanlar ve Karakterler
0
24.11.12
04:03
Vitray'ın Tarihçesi
Gökkuşağı
Vitray
0
09.01.10
06:50
Cam 'ın Tarihçesi
Gökkuşağı
Vitray
0
09.01.10
06:47
Hat Sanatı'nın Tarihçesi
Gökkuşağı
Hat ve Tezhip Sanatı
0
09.01.10
06:40
Kaligrafi Tarihçesi
Tualim
Yazı ve Fontlar
0
11.04.09
20:54
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman:
15:31
.
Bize Yazin
-
Tualim.Net
-
Arşiv
-
Yukarı git
Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0 RC 2
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
LinkBack
LinkBack URL
About LinkBacks
Bookmark & Share
Digg this Thread!
Add Thread to del.icio.us
Bookmark in Technorati
Tweet this thread
Share on Facebook
Spurl this Thread!