|
Türk Şairlerin Şiirleri Türk şairlerin şiirleri.Türk şairlerden güzel şiirler.Türk şaiirlerden şeçme şiirler... |
Türk Şairlerin Şiirleri kategorisinde açılmış olan Ali Püsküllüoğlu Şiirleri konusu , ...
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
15.08.10, 02:58 | #1 |
30.09.11, 00:56 | #2 |
S.Moderators
Üyelik tarihi: May 2009
Üye No: 27
Mesajlar: 3.656
Konular: 2075
|
Aldanışın Şiiri
Aldanışın Şiiri
Yana yana ışıgına geldim Isıtmadın beni sevdigim Beni almadın uzandıgın engine Deniz olsam da ırmak olsam da Yansam da bir senin ateşine Sabahları düşen çiy tanesi Akşamları esen serin rüzgâr Hep aynı havada yaslı şarkılar Ben seni neşede aradım yoksun Gecenin içinde de yoksun gündüzde de Agaç dallarında aradım Gün ışıgında aradım orda da yoksun Bu gece Ay'i parçalanmış gördüm Sarı bir Ay'dı sonra beyazdı Koştum sen misin diyerek Vardım baktım sen misin diyerek Nerdesin nerdesin diyerek Yana yana ışıgına geldim Başladım yarım kaldı şiirlerim Ne ak ne kara titrek ellerim Sana uzanır sessizlik içinde... Ali Püsküllüoğlu |
30.09.11, 00:57 | #3 |
S.Moderators
Üyelik tarihi: May 2009
Üye No: 27
Mesajlar: 3.656
Konular: 2075
|
Anı
Anı
Oglumla kıra gitmiştim, küçücük adımlarıyla çayırlarin üstünde koşmak istiyordu ve düşüyordu. Bir kurbaga sıçrayıverdi önünde: Hiç görmemişti, korktu. Bir agaç vardı, tırmanmak istedi. Bir hendegi atlamak istedi, bir taşı yerden sökmek. Koştu koştu koştu sonra yakalamak istiyordu bir serçeyi. Apartmanın üçüncü katında, elli santim var yok daracık ama upuzun bir balkonda Gökyüzünü, apartmanların çatılarını, uzaktaki agaçsız birkaç tepeyi göre göre büyüyordu işte, kentli bir çocuk olarak. O gün kırda çıldırdı sanki, ne yapacagını bilemiyordu sevinçten. Önceki gün yagmur yagmıştı, patlamıştı bütün otlar yuvarlanıp durdu yemyeşil oldu üstü. Kahkahalarını görmeliydiniz, nasıl da çıglıklar atıyordu. "Koş baba, koş!" diyordu, koşarken bir kelebegin incecik, renkli kanatları ardında... Ali Püsküllüoğlu |
30.09.11, 00:57 | #4 |
S.Moderators
Üyelik tarihi: May 2009
Üye No: 27
Mesajlar: 3.656
Konular: 2075
|
Arkadaş
Arkadaş
Arkadaş, iyi bir günü Sakla kötü günlere Iyi bir dostu da öyle Güleç bir yüzü de sakla Sakla yigitligi korkaklıgı sevgiyi Kini sakın saklama Agaç dik, sula çiçekleri Çocukları görünce gülsün gözlerinin içi Üç günlük dünya De, bagışla herkesi Söz götüreni, söz getireni Kalleşi hayini sakın bagışlama Arkadaş, ezberle ya da yaz bir yana Otogarlarda, istasyonlarda Ayrılık sözlerini Hastanelerde, mapusanelerde Söylenen türküleri Ezberle ve sakın unutma... Ali Püsküllüoğlu |
30.09.11, 00:57 | #5 |
S.Moderators
Üyelik tarihi: May 2009
Üye No: 27
Mesajlar: 3.656
Konular: 2075
|
Baba
Baba
Yalnızlığımdır hep bıçakların kestiği Akşam çayında galetalarla yenen Koyu atlar götürür terkisinde Ne kadar kaçkın varsa evden Uykumdur sokaklarda sürünür Ya da düşer bir kadının elinden Yorgunluğumdur daha çok aşk Gelip gider o şehrin gemilerinden Esmerdir akşamlarda babam Çok esmer güler resimlerden O kadar yakın bilmediğim Ölüme çok uzak günlerinden Ellerimdir dalgınlığında hep Hep bardaklarda, sular dururken Sürahilerde - akşam vakitleri Akşam çayına gelmiyen Bir baba, aydınlıksız odalarda Çok esmer güler resimlerinden... Ali Püsküllüoğlu |
30.09.11, 00:57 | #6 |
S.Moderators
Üyelik tarihi: May 2009
Üye No: 27
Mesajlar: 3.656
Konular: 2075
|
Bu Göge, Yldızlara
Bu Göge, Yldızlara
Irmak, bir kıvrım daha atıyor Ovada, yoluna; İncecik bir sögüt, bir çıtkırıldım kavak! Kıyı, alıyor gönlünü onun İpek bir yumuşaklıkla öperek. Bir ekin tarlasında Tek ayak üstünde bir leylek Çıkarmış gömlegini, güneşlenen Bir delikanlı sanki Ve bir denizkabugunda bütün deniz. Mavi işte mevsim Çocukken saçlarını kesen Çılgın bir kız gibi; Duadadır agaç, bilmeden ve bilinmeyen Bir Tanrı'ya şükreder şimdi. Yücelerde bir bulut Kapatır Güneş'in önünü; Ak bir ata binen rüzgâr Çalarken kırbacını Ne söylersin ey ozan bu göge, yıldızlara? Ey hanlar, kervansaraylar gezgini Adın yazıldı bak işte defterine yigitligin; Kaba gücü övme, öv kaba güzelligi! Çık içinden şu eski cografyanın ve tarihin Mevsim gibi, ırmak gibi, çıtkırıldım bir kavak gibi! Ali Püsküllüoğlu |
30.09.11, 00:58 | #7 |
S.Moderators
Üyelik tarihi: May 2009
Üye No: 27
Mesajlar: 3.656
Konular: 2075
|
Çember
Çember
Nasıl olsa bir gün eriye eriye tükenecek Güneş, nasıl olsa düşeceksiniz bir kaldırıma, severken ya da koklarken bir çiçegi, bir mektubu okurken ya da bir parkta güneşlenirken, çocukların oynaştıgı bir sıra (sevgi, o yabanıl dag geyigi, kaçar durur sizden) akşam çökerken, boguk bir sıkıntıyla kente o alışılmış sicim yagmurlar yagarken (soluk, kararsız bir gögün altında, bir başınıza öyle) adımlarınız gider ya gitmez, sigaranız agzınızda merhaba diyensiz, tükenmişliginizi sonuna degin yaşarken siz var mısınız bu kentin pis havasında (bilmezken) sokak kedilerinin, o hüzün şarkılarının yanında nasıl olsa bir gün olacak bu, kaçamazsınız (siz kendiniz misiniz gerçekten? onu da düşünmelisiniz) meyhanelere girseniz sıkıntıyla, kavgalarınız olsa nedensiz ve korkunç. Tutup güvercinleri okşasanız ya da yolsanız tüylerini martıların ve onların gümüş saplı kara bir bıçagı öfkeyle sallasanız havaya tükeneceksiniz yine de. Bu korkunç sorunun karşılıgı yok savaşlardan yenilmiş çıkacaksınız, yitik hep yitik neyiniz varsa, acının bilinmedik köşelerinde ta derinde yitik hep yitik. Boyuna bu. Varlaştırmaz sizi hiçbir şey akşamın yürege agır basan o yılgın gelişinde isteklerin bilinmezliginde, adım başı degişen, adım başı kararsız. Hangi soruya karşılık olacak? bilinmezken kalmanın neyi degiştirecegi, gitmenin neyi eksiltecegi neye yok desek, neyi çarmıha gersek, neye tapsak diye düşünseniz bile. Düşünmek olur bu önce, ama sonra? ama sonra sıkıntılarınızın kışı başlar yine de çevrenizde ateşten bir çember gibi darala darala çevrenizde ateşten bir çember gibi darala darala... Ali Püsküllüoğlu |
30.09.11, 00:58 | #8 |
S.Moderators
Üyelik tarihi: May 2009
Üye No: 27
Mesajlar: 3.656
Konular: 2075
|
Çobanıl
Çobanıl
Ey tarlakuşlarının titreşip durduğu masmavi geniş alan, Güz geldi mi çiylerle ıslanan kırlar, Ey kül renkli ve iyi niyetli gökyüzü! Bulutlarını yola çıkar Ve kurşuni bir sessizliğe boğ toprağı. Yine de Ve yalnızca İpince Bir olda, uzak bir çavlanın sesiyle gürle. Bir adam soruyor bana: Ata binmeyi unutmadın ya? Bir dağ doruğu gibiydi, karlı Ve çığ salacak, Sonsuz, diri fırtınalarla yüklü Tepelerde, otların üstünde ilk kar Ve sevdiğim şıvgacık fidan, yolun üstünde. Güz yeliyle savrulup duruyor Ve toprağa iyice Yaslanıyor, dökülüyor yaprakları, güzle. Bir adam soruyor bana: Ata binmeyi unutmadın ya? Kim bilebilir, bir tek ağaç bile olmazsa O eski, sonsuz ormanı? Sular Oluklardan teknelere dökülse de. Atlar Yeni bir koşu tuttursa da. Kim dudrurabilir düşleri, ey gece Gözler Açık olsa da? İşte yanıtım: Ey tarlakuşlarının titreşip durduğu masmavi geniş alan... Ali Püsküllüoğlu |
30.09.11, 00:58 | #9 |
S.Moderators
Üyelik tarihi: May 2009
Üye No: 27
Mesajlar: 3.656
Konular: 2075
|
Deli Gençlik
Deli Gençlik
Gün ışırken kayalıklarda Dolaşan yavru geyikler gibi. Geldi yanıma oturdu şöyle Islak serin gözleri. En güzel günlerinde aşkımızın Aşağıdan taze rüzgârlar eser. Yosunlu bir çeşmeden Bir çift karaca eğilmiş su içer. Titreyen ellerimle okşadım, sevdim Tutup o incecik bileği, Göremem düşlerimde bile artık O çekingenliği, güzelliği. Hey atılan tohumları ilk aşkın Dünya yüzündeki avarelik. Üstümüzde şaşkınlığı hulyaların Aşkın o güzel kudreti. Ortalıkta bir serinlik... Kuşlar sevinçle uçardı üstümüzden Bulutlar alçaklardan gider, Biz sevda içindeydik... Ali Püsküllüoğlu |
30.09.11, 00:59 | #10 |
S.Moderators
Üyelik tarihi: May 2009
Üye No: 27
Mesajlar: 3.656
Konular: 2075
|
Eskidikçe
Eskidikçe
Güneşi karşılıyoruz mutlu çığlıklarla öperek, Dağı, ovayı Yüzyılların uykusunu Otu, börtü böceği, Bir kanat vuruşta uçan kartalı, Ağır akan ırmağı, Ağzında dünyayı taşıyan leyleği, Korkunç bir yalnızlık duyan karacayı. Yaşamak süsler eklemektir sonsuz gerçeğe Derin bir soluk almak gibi Pencereden dışarı bakmak gibi gökyüzüne, Bir kırlangıç uçmak gibi Kök salmak gibi toprağa; Ölümse, açılan bir eski zaman sandığı. Zaman diyorsun, bir çingene gibi karşıma çıkıyorsun o zaman, O zaman zaman kaçıyor; Kim tutabilir şimdiyi dünü eskiyi Ölümlerden ölüm beğeni Kırk katırı kırk satırı? Saçlarında güller, karanfiller, dünyanın en güzel kırları, Saçında gelincikler, sabah çiyi ve tarlakuşları Çizmeli kedi Yedi derya geçen şehzade En güzel sırma tel Sabahın yedisi ve ıssız göl Ve güneşin hiçbir şeyi Güvercinlerin çığlığı! Yüz çocuk ırmağa koşuyor Bin çocuk daha Ve yanıyor ayakları kumlarda Tozda ve küllerde ve saçında. Anılar eskidikçe, insan yaşlandıkça Kavağın gölgesi suya düştükçe Rüzgarın sesi ve sis, odaya dolar Ve dağlar uzakta çok uzakta Şimdi, şu sabah gibi güzel oldukça Kırıldıkça kırağı Uçuşunu görmek güvercinlerin gökte Beni bir çocukluk anısı gibi duygulandırıyor; Görmüyor güneşi akşam ezanı köyde. Yalnız sular mı uykuya varacak dağlar kayalar mı şimdi? İşte çam çıraları da bitti Haydi sen de var uykuya: Çöksün üstüne gecenin karanlığı! Ali Püsküllüoğlu |
Bookmarks |
Etiketler |
ali, ali püsküllüoğlu şiirleri, püsküllüoğlu, Şiirleri |
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
|
|