|
Türk Şairlerin Şiirleri Türk şairlerin şiirleri.Türk şairlerden güzel şiirler.Türk şaiirlerden şeçme şiirler... |
Türk Şairlerin Şiirleri kategorisinde açılmış olan Ahmet Oktay Şiirleri konusu , ...
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
15.08.10, 02:38 | #1 |
24.05.11, 23:29 | #2 |
Moderator
Üyelik tarihi: Sep 2009
Üye No: 218
Mesajlar: 989
Konular: 86
|
Beşir Fuad
Beşir Fuad
Enis Batur'a Gün doldu: Kendime bir aksisedayım Ürktüm hep hayalâttan. Aklım bana açıkla: Yırtılan zaman mı gülün yaprağı mı? Elinde buruşturuyordu validem. Kapatılmış ve leyli bakışlı mecnune. Ömrüm şimdiden "bir devr-i hüzün" ve kapkara matem: Dizdizeyim dalgın hayaletinle. Ufku sen misin seyreyleyen Darüşşifa'nın o tozlu penceresinden, ben mi? Vehimler ve cinnet korkusu bana mirasın. Ölü oğul da küçük, çıplak ayaklarıyla geziniyor sofada, çatının içindeki rüzgâr gibi. Ey hafıza! Kanıyor Ne varsa süzdüğün. Siyah zambak: Koridorlarında usulca açan o Cizvit mektebinin "Gecede yazmayı mutad edindim" daha o zamandan. Sırdır çünkü yazı: Candan doğar ve ayan ettikten sonra sır olur Nemsin benim öteki zamanlardaki çocuk? Bir hasım gibi mi büyüttüm seni kalbimde? Sözüm sana yine de: Kimi gerçek daha derin düşten. Düşler de geleceğe gönderir ve Yitik Söz dirilir okurun dilinde. Yaşamım! Doğrusun yanlış olduğun kadar. Bir diken gibisin içimde. Ah! Gülün yok. Doğ karanlığın devâsa rahminden de okurum hisset beni: "İntiharımı da fenne tatbik edeceğim: Şiryanlardan birinin geçtiği mahalde cildin altına klorit kokain şırınga edip buranın hissini iptal ettikten sonra orasını yarıp şiryanı keserek seyelân-ı dem tevlidiyle terk-i hayat edeceğim" Zevcem! Kim kimin uçurumu? Her ağuş, ne yapsak bir serzeniş aslında. Metresim! Kucaklaştık ama daha bir kez buluşmadık. Tecilin dolmasını bekledim ben. Suret-İ Varaka "Ameliyatımı icra ettim. Hiç bir ağrı duymadım. Kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım" Ki "kâğıt dahi kanla mülemma" Ahmet Oktay |
24.05.11, 23:29 | #3 |
Moderator
Üyelik tarihi: Sep 2009
Üye No: 218
Mesajlar: 989
Konular: 86
|
Envanter
Envanter
Çok az şey saklamışım yaşamımda; ne bir fotoğraf var ilk aşklardan ne bir mektup, dostlardan beş on tane; şunları yazmış Stockholm'den Demir Özlü 1983'te: "rahmetli Çiğiltepe'nin oğlunu gördüm geçenlerde Helsinki'de, sürüyorum geçmişin izlerini". Hangi izlerin peşinden gittim ben içimde bir mahşer beklentisi? Çok az şey biriktirmişim yaşamımda; hiçbir andaç yok babamdan, verdiği mineli çakmağı unutmuşum bir Amerikan Bar'da; ah umursamaz gençlik! Sımsıkı tutsaydım şimdi avucum ısınır mıydı acaba? Yığınla not var ama masamın gözlerinde: söyle 'Üç Kör' başlıklısı : -Homeros, Milton, Borges-. İçgörü üzerine bir şiir yazacaktım belki de. İşte bir başkası: 'Yolculuk' : -Odysseia, Moby Dick, Karanlığın Yüreği- Belli: Çıkış ve Varış ya da Başlangıç ve Son takılmış kafama. Demek ki yetişemiyor insan ne yapsa kendi tasarısına. Kitaplardaki kenar notlarında kalacak benim ardımda bıraktığım iz, anonim bir kimlik olacağım; bir sahaf dükkânında yıllar sonra satılmış kitaplarımı karıştıran okur bilemeyecek satırların altını benim çizdiğimi, geçmişe ve geleceğe karışa karışa. İthaf sayfalarını da yırtmalıyım yavaş yavaş; yığınla düş kırıklığı, yanılış; yüzünü görmediklerim var, yazdıklarını sevmediklerim. Küskün ölenler oldu bana, kimlere küskün öleceğim ben acaba? Ahmet Oktay |
24.05.11, 23:30 | #4 |
Moderator
Üyelik tarihi: Sep 2009
Üye No: 218
Mesajlar: 989
Konular: 86
|
Eski Bakır
Eski Bakır
Bir çığlığın içinde yakalıyorum seni Kaç kez İstanbulsu, Parıldayan, ışıtan, yakan bir alev gibi. Üstünde uzun, pis, yalnız sokakların yağmuru.. Odaların, merhabaların, gülücüklerin sıkıntısı Tramvayların, vapurların sıkıntısı Yitmiş aşkların, yitecek aşkların Aynı vazoların, aynı öğütlerin, aynı yasakların sıkıntısı. Yakalıyorum, öpüyorum, avutuyorum. Karanlık etini kemiriyor, Vaktimiz kısa, Düşlerimizi kolluyorlar durmadan Durmadan kovuşturuyorlar Mendilimi ıslatıp alnına koyduğum Suyundan içtiğimiz hayat çeşmeyi, Yalnız-geceler boyu uzanan kadını bakırlarda Durmadan horluyorlar Geyiğim, saklım benim Bakma arkana, ne olur, aldırma Onulmazlığımızdan büyük yapılar kurduk Horlandıkça aşkımız, derya. Vaktimiz kısa, Karıncalara, rüzgarlara, sulara dokunmak Uyanan toprakları bilmek gerekiyor. Ormanlar görmüş dolunayın tılsımını Ağlamayı unutmadan Dövüşmeyi bilmek Tırnaklarınla tutunmayı bilmek gerekiyor Sağılandığımızı, kollandığımızı bilmek gerekiyor Kapa tunç, kapılarını gece Soğuktan, kırgın, parasız milyon kişi. Geyiğim, saklım benim, Ölüm dayanmadan kapıya Sev, öp, yitir beni... Ahmet Oktay |
24.05.11, 23:30 | #5 |
Moderator
Üyelik tarihi: Sep 2009
Üye No: 218
Mesajlar: 989
Konular: 86
|
Gölgeleri Kullanmak
Gölgeleri Kullanmak
İşte bir ses geçiyor sıkıntıdan baksam pencerede yağmur da var, hani saçlarını ya da göğsünü çok ince bir hüzünle bezeyen. Oyuncaklar da var yalnızlıktan bir parkta ölümü güzel kılar, hani sarmaşıkça uzandığın yatakta durmadan aşıladığım sana. Hayır yaşamıyor suda o balık, bir yanıltı daha çiçek aldığım. Herkesin bebeği var odalarda ölüme ve daha sıkılmak için. Uzayan sakalım sabaha kadar uçup giden bir kuş koynundan, belki yanında bile olmadım. Eğildiğin sular da yalan salınıp duran gemilerle aldanma. Demiyorum hiç mi olmasın kokun, o yatak. Ben umutsuzluğun domino taşı şimdi açım, suskunum bak. Hele bir çağırsın kanın türküsü hele bir kıpırdasın kumsalda ağları ve renkli balıklarıyla halk, silâh tutarım dağlarda. Bu oda emanet, hadi uzan, şimdi ellerim de çok nazlı bir karanfille kanar. Sunduğum bu yalnız, çocuk ülke, bak, gece de göğsümde çok ağır, şaşkın değilim ama silahımı yitirdim. Gelsin leylâkların açma zamanı mümkün silâhımı halkımla bulmak. Hadi uzan özlemim kadar, bulutlar gidiyor, şimdi işim çoğaltıp gölgeleri kullanmak... Ahmet Oktay |
24.05.11, 23:30 | #6 |
Moderator
Üyelik tarihi: Sep 2009
Üye No: 218
Mesajlar: 989
Konular: 86
|
Kaç Kişiyiz Kendimizde
Kaç Kişiyiz Kendimizde
Pavese, Malcolm Lowry. İkizlerim. Gece de sonsuz değil, kötülük de. Ben de denedim. Lav fokurdarken, gidip geldim delilikleri. Bin vampir besledim şuramdaki inde. Sövdüm ve şehvetle öptüm her Meleği; ah! Bilemedim. Kaç kişiyiz kendimizde Karabasanlar yaşattım beni sevenlere, bir hataydım, besbelli. İçimdeki ölümden içimdeki ölümden içimdeki ölümden ürettim her şeyi... Ahmet Oktay |
24.05.11, 23:31 | #7 |
Moderator
Üyelik tarihi: Sep 2009
Üye No: 218
Mesajlar: 989
Konular: 86
|
Ulukışla'da Saat Beş
Ulukışla'da Saat Beş
Saat beş. Yoğurt vuruyor analar, akşam kaçak tütün gibi koyu, yumuşak, alev almış göçebe bir kurt sesi kalaysız bakraca, buzlayan ovaya yansıyan, yok tipiye gem vuran ve narayı hançer gibi kullanan atlılar, toprak suskun anaların güz bahçesi kesilmiş gözleri zehrini içine akıtıyor çıkrıklar. Saat beş. Zonkluyor belleğimde Aksaray yolunda gördüğüm gülgillerden bir bitki Şemdinli'de ırmak gibi akıp geçen yemyeşil sıbyan ölümleri, alınları dövmeli kadınların uçurumlardan daha yabanıl söylediği ağıt mıydı, ninni mi? Bir pişmanlık mıdır yaşananlar? Elini bir an suda unutup gitmesi, bakarken ardından ağbani hırkaların. İnsanınkine benzer kederi yalnız kalan tahta köPage Rankingülerin. Gün kaydını düşer çıplak çocuklarla bellek körelir düşürülmüş bir elmas gibi kurumuş bir dere yatağında. Yaralı tavşan ne bırakır ki ardında kan izinden başka? Isparta'da koku yapılır gülden Aksaray'da bıçak gibi yalnızlık Hakkari'de efsane. Balkıyan bulutu görür başak mavilik gülümseyiş gibi titrediğinde, ben erken ölümü gördüm Ulukışla'da saat beşte Yalınayak suya basıyordu bir çocuk... Ahmet Oktay |
Bookmarks |
Etiketler |
ahmet, oktay, Şiirleri |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Ahmet Uysal Şiirleri | Renklerin Dansı | Türk Şairlerin Şiirleri | 1 | 29.09.11 23:50 |
Ahmet Özer Şiirleri | Renklerin Dansı | Türk Şairlerin Şiirleri | 1 | 24.05.11 23:34 |
Ahmet Necdet Şiirleri | Renklerin Dansı | Türk Şairlerin Şiirleri | 6 | 05.02.11 22:46 |
Oktay Rıfat Horozcu Şiirleri | Renklerin Dansı | Türk Şairlerin Şiirleri | 0 | 20.08.10 22:42 |
Kul Ahmet Şiirleri | Renklerin Dansı | Türk Şairlerin Şiirleri | 0 | 18.08.10 01:32 |