Hüseyin Zekai Paşa Biyografisi
Hüseyin Zekai Paşa Biyografisi
Hüseyin Zekai Paşa
(1860- 1919)
Batılı anlamda Türk resim sanatının ilk kuşak sanatçıları olan Şeker Ahmet Paşa, Süleyman Seyyid ve Osman Hamdi Bey'in ardından Hoca Ali Rıza ve Halil Paşa gibi sanatçılarla birlikte Hüseyin Zekai Paşa'nın da aralarında bulunduğu bir sanatçı kuşağı üretim sürecine girer.
Bu kuşak içerisinde Hoca Ali Rıza ve Halil Paşa'nın sivrilen sanatçı kişilikleri, Hüseyin Zekai Paşa'nın kimi zaman ikinci planda kalmasına neden olmuştur. Bu yüzden Türk resminin ustaları bölümünde, bu yazıda, bu sanatçıyı tanımaya çalışmak, onun hem kendi kuşağı hem de batılı anlamda Türk sanatı içerisindeki yerini ortaya koymak yararlı olur düşüncesindeyim.
Hoca Ali Rıza ve Şeker Ahmet Paşa gibi Hüseyin Zekai Paşa da Üsküdar'da dünyaya gelmiştir. Kuleli Askeri Lisesi'nde, Şeker Ahmet Paşa ve Osman Nuri Paşa'nın öğrencisi olmuş ve onların yönlendirmesiyle resme olan yeteneği ortaya çıkmıştır. Harbiye'de okuduğu sırada, çocukluk arkadaşı Hoca Ali Rıza'yla dostluklarını pekiştirmiş olmaları dikkat çekicidir. İki gencin Harbiye'deki resim derslerine olan ilgileri, dost sohbetleri ile pekişmiş olmalıdır. Hüseyin Zekai'nin Harbiye'de öğrenciyken yaptığı donanma gecesini konu alan resmi, Abdülhamit'in beğenisini kazanmıştır. Padişahın takdirini kazanmak, genç ressamın şevkini kamçılamış olmalıdır. 1881'de bu okuldan mezun olan Hüseyin Zekai Paşa, II. Abdülhamit tarafından yaverler sınıfına alınmıştır. Bu sırada, Şeker Ahmet Paşa'nın yanında çalışma fırsatı bulmuştur. Bir ressam olarak çoktandır kendisine saygın bir yer edinmiş olan Şeker Ahmet Paşa'nın yönlendirmeleri de, kuşkusuz onun üzerinde etkili olmuştur.
Şeker Ahmet Paşa'nın ardından yabancı konukları ağırlama görevi kendisine verilmiş olan Hüseyin Zekai Paşa; hayatı boyunca Askeri İnşaat Komisyonu reisliği, Yıldız Sarayı'nda Mahmut Şevket Paşa denetimi altında düzenlenmekte olan 'Esleha Müzesi' (Askeri Müze) komisyonunda üyelik gibi görevlerde bulunmuştur. Ayrıca Alman imparatoru Wilhelm'in Suriye gezisine eski eserler uzmanı olarak katılmış ve 1913'de Mübeccel Hazineler adlı bir kitap yazmıştır: "Demek ki o, resim yapmayı bildiği kadar geçmişin sanatsal değerleri üzerinde de düşünen, bilgisini genişletmeye önem veren bir sanatçıydı.
Askeri okullarda aldığı resim eğitimi, Şeker Ahmet Paşa ve Hoca Ali Rıza gibi isimlerle yakın ilişkileri dışında, eski eserler üzerine çalışmaları ve bilgisi ve Askeri İnşaat Komisyonu reisliği gibi görevleri de onun sanatsal kimliğinin gelişimine etki etmiştir. Hüseyin Zekai Paşa, yurt dışına giderek burada eğitim alma fırsatı bulmamış olmasına karşın, resme olan yeteneğini sürekli öğrenme ve kendini aşma isteğiyle geliştirmiş ve çağdaş Türk resminde belli bir yere gelmeyi başarmış bir sanatçıdır.
1908 yılında I. Redif Liva Kumandanı iken emekliye ayrılan sanatçı, bu tarihten sonra resim çalışmalarına yoğunlaşma imkanı bulmuştur: "Üsküdar Doğancılar'daki evinde, eski yapıtlarla süslü atölyesinde sessiz çalışmayı seviyordu. Avrupa'da eğitim görmediği halde, sanat bilgi ve görgüsünü 'üstat eserlerinden, üstat nasihatlerinden aldığı terbiye ve ilham üzerine kurmuş' olduğuna P. Boyar kitabında değiniyor."[ÖZSEZGİN, Kaya; Türk Plastik Sanatçıları, s.185] Sami Yetik ise, onun Avrupa müzelerini gezmiş, görmüş meraklı bir tarih-i sanat mütehassısı gibi malumatlı olduğunu belirtmektedir.
Onun bu sürekli öğrenme isteği, resimlerinde de belirgin bir gelişmenin izlenmesine neden olur. Daha çok manzara ve mimari yapılar üzerine resimler yapan sanatçının üslupsal gelişimi dikkat çekicidir. Onun Yıldız Sarayı Bahçesi'nden adlı çalışması foroğraftan bakarak resim yapan Darüşşafakalı ressamların birkaç adım ilerisinde bir resim olarak değerlendirilebilir. Oysa Cami adlı resmi, artık ustalıklı bir mimari görünüm çalışması olarak karşımıza çıkar. Bu resimde, ışığın mimari bünyeyi tanımlamadaki rolü ve yapının çevresiyle bütünlüğü son derece başarılıdır.
Sanatçının 1905/6 yıllarına tarihlenen Ayasofya Camii Hünkar Mahfili adlı resmi ise, başarılı bir iç mekan tanımlamasıdır. Bu resim batılı anlamda Türk resim sanatının erken iç mekan sahnelerinden birisi olarak ayrıca dikkat çekicidir.
Hüseyin Zekai Paşa'nın resimlerindeki gelişim çizgisinin doruğu ise Erenköy'den adlı yağlıboyasıdır. Bu güzel resimde, manzara duyarlılığının izlenimci bir paletle ifade edildiğini görmekteyiz: "Hüseyin Zekai Paşa, 1910'larda, özellikle Galatasaray sergilerinin başlamasından sonra, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti üyesi ressamlarla ilişkilerin bir sonucu olarak izlenimci palete yönelmiş, kirletilmemiş arı, duru renk karşıtlıklarını bir ölçüde 'empâtement' diyebileceğimiz kalınlıkta ve fırça vuruşlarıyla tuvale aktarmaya başlamış görünür .
Erenköy'den resmi Pertev Boyar'a göre 1332 Galatasaray sergisinde satın alınmıştır. Bu resmin izlenimci üslubu, 1905 ya da 1906 tarihinde İstanbul'a gelmiş olan ünlü Fransız geç- izlenimci ressam Signac'ın, Hüseyin Zekai Paşa'nın evinde konuk olduğu düşünülürse farklı kaynaklara da dayandırılabilir.
Resimlerinde neredeyse figüre hiç yer vermemesi yadırganmamalıdır. Sanatçı, kuşağının pek çok diğer ressamı gibi manzara geleneğine bağlı kalmış, bu manzaraların içine ancak küçük boyutlu figürler yerleştirmekle yetinmiştir. Bununla birlikte Papağan ve Develer adlı resimlerinde, manzaranın içerisinde yer alan hayvan figürleri sanatçının ilgi çekici ve biraz da esprili çalışmalarına kaynak oluşturmaktadır.
1919 yılında, doğduğu ve yaşadığı yer olan Üsküdar'da ölen Hüseyin Zekai Paşa, çağdaş Türk resminin önemli isimlerinden birisidir.
__________________
Admin
|