Tualim.net  

Go Back   Tualim.net > Plastik Sanatlar > Fotoğrafçılık > Teknik Bilgiler/Dökümanlar
Kayıt ol Yardım Topluluk Ajanda

Çevresel Ses Nedir? Surround

Teknik Bilgiler/Dökümanlar kategorisinde açılmış olan Çevresel Ses Nedir? Surround konusu , ...



Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Çevresel Ses Nedir? Surround
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
1739

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 11.02.09, 11:53   #1
Kullanıcı Profili
YÖNETİCİ
 
Tualim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Tualim.NetTualim
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Feb 2009
Üye No: 2
Mesajlar: 1.665
Konular: 1221
Bulunduğu yer: İstanbul
Arrow Çevresel Ses Nedir? Surround

Kısa Tarihçe

Ticari anlamda başarılı ilk çevreleyen ses formatları 1950’li yılların başında sinema uygulamaları için geliştirildi. O dönemde, stereo ses -ki halk için yeni birşeydi- sinemaya ciddi bir tehdit oluşturduğu düşünülen TV’nin yükselişine karşı sinema endüstrisinin en büyük kozuydu ve yoğun kampanyalarla lanse ediliyordu. Ev uygulamalarına iki kanal olarak adapte edilen stereo’nun aksine sinema filmlerinde stereo ses işe dört kanalla başladı. Örneğin 35 mm CinemaScope film şeritlerinde 4 kanal, 70 mm Todd-AO film şeritlerinde 6 kanal stereo manyetik ses izi bulunuyordu. Bir başka ifade ile stereofonik ses sinema salonlarında 4 ya da 6 kanaldan oluşuyordu.

Çok kanallı stereo ses film endüstrisinde yaşanan sıkıntılar ve film şeritlerindeki manyetik izlerin pahalılığı nedeniyle 1960’lar boyunca ve 70’lerin başında bir düşüş yaşadı. Ancak buna rağmen efekt kanalları üzerindeki çalışamalar ve çeşitli denemeler devam etti. Film şeridindeki manyetik izlerden kaynaklanan dip gürültüsü azaltıldı. Bu, seslerin daha etkin kullanımına yaradı. Efekt kanalı salondaki seyirciyi daha fazla sarmalayacak biçimde sürekli ortam sesleri için kullanılmaya başlandı. Bu uygulama endüstride “çevreleyen ses” olarak tanımlandı ve efekt kanalı “surround channel/çevreleyen ses kanalı” olarak anılmaya başlandı. Buna bağlı olarak da sinema salonlarında yan ve arka duvarlara yerleştirilmiş hoparlörler ‘efekt hoparlörü’ ya da ‘surrounds’ olarak isimlendirildi.

Stereo Evimizde

Bell Laboratuarları’nın 1930’larda stereo ses üzerinde yaptığı önemli çalışmalar üç kanal temeline dayalıydı. 1950’lerin film stereo’sunda en az dört, hatta yer yer yedi kanal kullanılmaktaydı.

Ancak 1958’de evlere girdiğinde sadece iki kanaldı. Bu bir dinleyici tercihi ya da endüstri eğilimi değildi. Tek sebebi, o dönemin en yaygın (ve gelişmiş) kayıt ortamı olan plağın sadece iki kanal kaydına olanak tanımasıydı.

Evlerde iki kanal stereo müzik reprodüksiyonu mono ses ile kıyaslandığında bir devrim niteliği taşıyordu. Her ne kadar film yapımcıları gerçek bir ses alanı yaratabilmek için stereonun en az dört kanal üzerinden dinlenmesi gerektiğini ileri sürse de, iki kanal stereo müzik reprodüksiyonu için standart haline geldi. Kısa bir süre sonra iki kanal stereo FM radyo yayınları başladı ve böylece “stereo” tüketicinin belleğine “iki kanal” olarak yerleşti.

Oysa teknolojik ve terminolojik anlamda stereo, birden fazla kanalla iletilen sestir. Yani dört ya da altı kanal stereo da olabilir!
Stereo ses evlerde popüleritesini arttırdıkça, cihaz üreticileri pazarı daha da genişletmek için yeni yollar aramaya başladı. 1970’lerin başında piyasaya sunulan dört kanal quadraphonic sesin ardında yatan temel felsefe buydu. Bu format dinleme odasına iki ekstra hoparlör yerleştirmeyi gerektiriyordu. Ancak deyim yerindeyse quadraphonic ses “ölü doğdu” çünkü mevcut kayıt ortamları (plak ve makara bant) sadece iki kanal taşıyabiliyordu. Daha fazla kanala kayıt yapılabilmesi için özel ve zahmetli kodlama tekniklerinin kullanılması gerekliydi (faz farkları yaratarak kanalları birbiri üzerine bindirmek gibi).

Öte yandan quadraphonic ses pazara yayılamadı çünkü, ortada farklı kodlama/kod açma sistemleri kullanan ve birbiriyle uyumsuz çok fazla sistem bulunuyordu. Bu da tüketicinin kafasını karıştırdı. Tüm bunların üzerine, kayıt cephesinde prodüktör ve teknisyenlerin ekstra kanalları nasıl kullanacakları konusunda fikir birliğine varamayışları da eklenince bu teknoloji ses tarihinin koridorlarında bir anı olarak kaldı.

Bu arada quadraphonic ses hiçbir zaman sinemadaki çok kanallı stereo ile ilişkilendirilmedi. “Çevreleyen ses” kavramı hala sinema endüstrisine özgü bir terimdi. Yine, o dönemde evlere yönelik tek popüler görsel aracın, düşük kaliteli mono sese sahip olan TV olduğunu da hatırlatmak gerek.
Bir on yıl kadar daha, sinema, TV ve müzik endüstrisinin ses formatları birbirinden ayrı kalacak ve her biri kendi bağımsız yolu içinde ilerleyecekti.

DOLBY ve Sinemada Surround Ses

1970’lerin ortalarında, Dolby Laboratarları 35 mm sinema filmlerinde kullanılmak üzere yeni bir teknolojiyi duyurdu. “Dolby Stereo” adı verilen bu teknoloji sesin film şeridine manyetik olarak değil, ilk yılların mono sesinde olduğu gibi, optik ses izi olarak işlenmesine dayalıydı. Ancak sinema salonlarındaki gösterim cihazları mono ses için geliştirilmişti. Bu cihazlarla uyumluluk için yeni geliştirilen stereo kanalların da, film şeridi üzerinde mono ses izi kadar yer kaplaması gerekiyordu. İki kanal stereo da bir sorun yoktu ancak iki kanaldan fazlası aynı yere sığdırılmaya çalışılınca gürültü oldukça üst boyutlara çıkıyordu.

Öte yanda da iki kanal stereo, sinema için yeterli değildi. Oldukça büyük olan sinema salonlarında standart sağ-sol kanalların yanında diyalogları ayırt etmek için bir merkez kanalın kullanılması gerekliydi. Ve film endüstrisinde “stereo” ve “surround” terimleri neredeyse aynı anlama geliyordu. Yani stereo sesin çevreleyen ses efektleri için de bir kanal barındırması şarttı. Bu nedenle sol, merkez, sağ ve efektten oluşan dört kanallık ses bilgisini iki fiziksel ses izi üzerine kodlamak için bir yöntem bulunmalıydı. Bunun için çok kanallı stereonun ev uygulamalarında başarısız olan quadraphonic seste denenmiş kodlama tekniklerinden yararlanıldı ve çok kanallı stereo ses, film şeridi üzerindeki iki fiziksel iz üzerine optik olarak kodlandı.

“Dolby Stereo Optik” ses formatı dünya çapında birçok sinema salonunda kullanılmaya başlandı. Böylece TV karşısında gücünü kaybeden sinema 1980’lerden itibaren “çevreleyen ses” ile salonlarına seyirci çekerek parlak günlerine dönüş yaptı.


Video Devrimi

İlk video kaset kaydediciler 1970’lerin başında piyasaya sürülmüştü. Başlangıçta TV yayınlarını kaydedip “zamanı durduran” cihazlar olarak lanse edilmişlerdi ancak bir süre sonra çok daha popüler bir misyon kazandılar; “Sinema filmlerini evde izletmek”. Bu üretimi, dağıtımı ve pazarlamasıyla yepyeni bir endüstri anlamına geliyordu. 1950’li ve 60’lı yıllarda TV yayınlarının sinema endüstrisini tehdit etmesinin aksine, video devrimi tamamen tersi bir etki yarattı. Video kasetle tanışanlar daha çok sinemaya gitmeye başladı. Sinema salonlarını tıka basa dolduran filmlerin kasetleri de çok sattı, hatta vizyonda tutmayan filmler bile video piyasasında rağbet gördü. Kuşkusuz video devriminin tek tetikleyicisi video kaset ve cihazlar değildi. Öncelikle Amerika ardından da Avrupa’da giderek daha fazla ev, kablolu yayınlara bağlandı. Bu izleyici (ve film endüstisi) için çok daha fazla alternatif anlamına geliyordu.Bu yükselen ivmeyi, Avrupa pazarına pek yansımamış olsa da, lazer disk takip etti. TV üreticileri daha yüksek görüntü kalitesi vaadeden TV cihazları üretmeye başladılar. TV, sadece televizyon yayınlarını alan bir araç olmaktan çıkıp evdeki tüm görüntü kaynakları için bir tür “monitör” işlevini kazanmaya başladı.


Stereo, Video ile Buluşuyor

Evlerde video akımı kendi kulvarında ilerlerken tüketiciler, bir yandan müzik sistemlerindeki stereo sesin keyfini sürüyor, bir yandan da yukarıda anlattığımız ve film endüstrisinde hızla yayılan, Dolby Stereo formatının kullanıldığı sinema salonlarında çevreleyen sese aşina olmaya başlıyordu. İlk video kasetlerin düşük kaliteli mono sesi kısa sürede yerini stereo kasetlere ve cihazlara bıraktı. Buna ek olarak stereo TV yayınları başladı. Böylece uzun süredir aşina olunan ve evde müzik reprodüksiyonu için tasarlanmış iki kanal stereo ses formatı görüntü formatları ile birleşti.


Surround Ses Evimize Geliyor

1980’lerin başına gelindiğinde yüksek performanslı stereo müzik sistemleri artık birer standarttı. Kaset ses endüstrisindeki yerini almış, CD dijital devrimin başlangıcı olarak lanse edilmişti. Çok başka bir kulvarda da otomobil müzik sistemleri gelişiyor ve walkman’in açtığı yoldan taşınabilir cihaz pazarı doğuyordu. Bu ortam içinde, 1982 yılının sonuna doğru Dolby Stereo olarak kodlanmış sinema filmlerinin LD (lazer Disk) ve video kaset versiyonları Dolby’nin ev için geliştirdiği “Dolby Surround” ses formatı ile tanıtıldı. Bir başka ifade ile “Dolby Surround”, sinema salonlarında çevreleyen ses için geliştirilmiş Dolby Stereo’nun eve uyarlanmış versiyonuydu. Üç kanallı bu format daha sonra Dolby Surround Prologic (4 kanal) olarak geliştirildi.

On yıl öncesindeki quadraphonic sesin aksine Dolby Surround pazarda geniş bir yer edindi. Bunun bir kaç sebebi bulunuyordu: Format ve bununla ilgili sistemler tüketici elektroniği sektöründen önce sinema endüstrisinde denenmiş ve başarılı olmuştu. Bu, adaptasyonu kolaylaştırdı. İkinci olarak format “izleme keyfini arttırmak” gibi görüntü destekli özel bir amaç için geliştirilmişti. Son ve belki de en önemli unsur ise hem profesyonel hem de tüketici elektroniği için standartlar her iki sektörden de bağımsız tek bir merkez tarafından belirleniyordu, Dolby Laboratuarları. Böylece ses sinyali bu güne kadar geçirdiği evrimde çok önemli bir virajı dönmüş oldu. Bundan böyle geleneksel formatların tüm sınırları ortadan kalkacak ve bugüne kadar birbirinden bağımsız hatta izole gelişen, ev elektroniği, sinema, kayıtlı materyal (ses ve görüntü), bilgisayar, vb. gibi birçok endüstrinin yolları birleşecekti.




Dolby Digital Sinemada

1980’lerin sonuna gelindiğinde, film endüstrisinin giderek artan eğilimlerinin de etkisiyle, dijital ses teknolojisi 35 mm sinema filmiyle buluşturuldu. Ancak mevcut sistemler ve standartlarla uyumluluk için film şeridi üzerindeki analog ses izleri de korundu ve “Dolby Digital optik ses izi” film üzerine ayrıca kaydedildi.

Öte yandan bu formatta yer alan birbirinden bağımsız altı ses kanalının “5.1” kombinasyonu ile sunulması kararlaştırıldı. Bu kombinasyonun, sinema salonlarındaki film gösterimlerinde en tatminkar sonucu verdiği endüstrideki birçok grup tarafından kabul edilmiştir. Buradaki ilk beş kanal, sağ, merkez, sol, sol efekt ve sağ efekt kanallarını ifade ediyorken, nispeten daha düşük bir bant aralığında çalışan alçak frekans kanalını tanımlar.

Dolby Digital 1992’de sinema salonlarında kullanılmaya başlandı ve aynen analog sinema ses formatlarında olduğu gibi tüketici kullanımına yönelik formatlar için bir sıçrama tahatası oldu. 1995’te lazer disklerde, 1997’de DVD’lerde kullanılmaya başlandı. Bunu kablolu yayınlar, Djital TV yayınları ve sayısız multimedya uygulamaları izledi.




Dolby Digital Evde

İlk kullanımı profesyonel sektörde başlayıp tüketici pazarına “devşirilen” analog çevreleyen ses gibi dijital çevreleyen ses de, profesyonel sektördeki kullanımın eve adapte edilmiş biçimi. Son beş yıldır gündelik hayatımızın içinde olan Dolby Digital, (diğer adıyla AC-3) formatı aynen sinemada olduğu gibi birbirinden bağımsız altı kanal (5.1) üzerine temelleniyor.

Analog teknolojiye dayalı ve çevreleyen ses etkisi için tek bir kanal kullanan (arkada aynı sesi veren iki hoparlör) Dolby Surround Prologic formatının aksine Dolby Digital çevreleyen ses etkisi için birbirinden bağımsız ve iki efekt hoparlörü kullanır. Böylece genişletilmiş alan derinliği ve konumlama sayesinde çok daha gerçekçi bir çevreleyen ses etkisi yaratılır.
__________________
TUALİM
Tualim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
Çevresel, nedir, ses, surround


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Yezidilik'te Şeytan Nedir - Yezidilikte Şeytan Nedir Gökkuşağı Mitoloji / Mitoloji Tarihi / Mitolojik Kahramanlar ve Karakterler 0 22.11.12 02:33
Kur'an'da Şeytan Nedir - Kuranı Kerimde Şeytan Nedir - Kuranda Şeytan Gökkuşağı Mitoloji / Mitoloji Tarihi / Mitolojik Kahramanlar ve Karakterler 0 22.11.12 02:29
İncilde Şeytan Nedir - Yeni Antlaşma'da (İncil'de) Şeytan Nedir Gökkuşağı Mitoloji / Mitoloji Tarihi / Mitolojik Kahramanlar ve Karakterler 0 22.11.12 02:27
Mitolojide Tufan - Tufan Nedir - Yunan Mitolojisinde Tufan Nedir Gökkuşağı Mitoloji / Mitoloji Tarihi / Mitolojik Kahramanlar ve Karakterler 0 04.10.12 03:40


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 08:50.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0 RC 2
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.