Soyut Resim Nedir?
Çağın başında Wilhelm Worringer, sanat tarihine yeni bir araştırma mantığı getirirken, tüm sanat yaratmaları için iki kavram saptamak ister. Bu iki kavram, iki temel içtepiyi, iki psikolojik fenomeni karşılar. Bunlardan biri, bütün natüralist eğilimli sanat anlayışlarının dayandığı özdeşleyim (Einfühlung) içtepisi, öbürü de tüm anti-natüralist, soyut eğilimli sanat anlayışlarının dayandığı soyutlama (Abstraktion) içtepisidir.
Özdeşleyim kavramını, Theodor Lippsden alan Worringer, bununla; doğaya yönelik, doğa ile mutlu bir ilgi kurmak isteyen sanat üslûplarını açıklamak ister. Şöyle ki, özdeşleyim de insan, kendi varlığının dışında bulunan objelere yönelir, onların varlığında kendi duygularını ve tinsel etkinliğini, özgürlüğünü yaşar. Ancak, bunun olabilmesi için, önce insan ile insan süjesi ile doğa ve doğal nesneler arasında bir güven ve bir sempati ilgisinin doğmuş olması gerekir. Böyle bir güven ve sempati ilgisi, insanı doğaya ve nesnelere götürür. İnsan, karşılaştığı bu nesnelere kendi duygu ve tinsel etkinliğini yükler. Estetik haz, böyle bir süreç içinde doğan bir ürün olur. Çünkü, estetik haz, insanın duygularını yüklediği bir nesnede, kendi duygularını yaşamasından doğar.
Ancak, Th. Lippsden aldığı ve Lippsin de tüm sanat yaratmalarına uyguladığı bu özdeşleyim içtepinin Worringer tüm sanat yaratmalarına uygulanamayacağını, yalnız bir tür sanat yaratmalarına, natüralist sanat yaratmalarına uygulanabileceğini saptamak ister. Buna göre anti-natüralist sanat anlayışları özdeşleyim kavramı ile açıklanamaz. Bu anti-natüralist sanat anlayışları ise ''soyut'' kavramı altında toplanır. Şu halde, soyut sanat anlayışı özdeşleyim ile açıklanamadığına göre, soyut sanatı açıklayacak bir başka kavrama gereksinme vardır. Bu kavramı Worrin-ger soyutlama içtepisinde bulur.
Soyutlama içtepisi, özdeşleyimin natüralist sanat üslûplarını açıklamasına karşılık, soyut sanat üslûplarını açıklayacaktır. Böylece, Worringer, tüm sanat üslûplarını ve sanat tarihini açıklayabilecek iki temel içtepi ve iki temel kavram ele geçirmiş oluyor. Bu iki kavram iki psikolojik yetiyi ifade ettiğine göre, tüm sanat üslûpları ve üslûplardan oluşan tüm sanat tarihi, psikolojik bir temele oturtulmuş oluyor. Genellikle sanat fenomenini böyle psikolojik olarak açıklama ki bu, Worringere göre biricik mümkün açıklama biçimidir, çağdaş en sağlıklı araştırma yöntemidir. Hattâ, bu, Worringer için estetik'i modern bir bilim olarak belirleyen en önemli bir niteliktir. Worringer bunu şöyle belirtir:
Estetik objektivizmden estetik sübjektivizme en kesin adımı atmış olan, yani araştırmalarında artık estetik objenin biçiminden değil de, estetik objeye bakan süjenin davranışından hareket eden modern estetik» derken, modern estetikin bu ana niteliğini, sübjektivist-psikolojik niteliğini vurgulamak ister. Buna göre, iki içtepimiz var: özdeşleyim ve soyutlama içtepileri. Bir de bunların karşılıkları olan iki üslûp var: natüralizm ve soyut üslûp. Yukarda, natüralist üslûp ile özdeşleyim arasındaki ilgiye kısaca değinmiştik. Bu ilgi, insan süjesi ile doğa varlığı arasında kurulan mutlu bir ilgiye dayanıyordu. Şimdi, soyutlama içtepisi açısından insan ile doğa arasındaki ilginin nasıl bir ilgi olduğunu sorabiliriz.
Hemen söylememiz gerekir ki, bu ilgi, insanın dış dünya ve dış dünya olayları karşısında duyduğu bir iç huzursuzluğunu ve tinsel bir korkuyu dile getirir. İnsanın, bağlanışız, karmaşık ve sınırsız dünya olayları karşısında duyabileceği en belirgin duygu, iç-huzursuzluğu ve korku duyguları olacaktır. Ama, öte yandan, insan evrende güven ve huzur içinde, korkusuz yaşamak ister. İnsan bu huzur ve güven ihtiyacım nasıl gerçekleştirecektir? İnsan, bu huzur ve güveni sanatta, sanat biçimlerinde bulacaktır. Ancak, sanatta huzur ve güven bulma olanağı, artık özdeşleyimde olduğu gibi, «dış dünyanın nesnelerine kendini vermek, onlar aracıyla kendi kendinden haz duymak değildir; tersine her tir nesneyi keyfiliğinden ve görünüşteki tesadüfiliğinden kurtarma, onu » soyut biçimlere yaklaştırarak ölümsüz kılma dünyasıdır