04.10.12, 01:05
#1
Kullanıcı Profili
Moderator
Tualim.Net Gökkuşağı
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Oct 2009
Yaş: 42
Üye No: 375
Mesajlar: 1.927
Konular: 1568
Bulunduğu yer: Ankara
Çin Mitolojisinde Üçleme - Çin Mitolojisi Üçlemesi
Çin Mitolojisinde Üçleme - Çin Mitolojisi Üçlemesi
Birçok din ve mitolojide görülen üçleme olgusuna Çin mitolojisinde de rastlanır. Daoist geleneğe göre Üç Saf ve Berrak Olanlar, Üç Saf Olanlar, Üç Saflık gibi isimlerle anılan üç ilâhî figür her şeyin üstündeki, en önemli varlıklardır. Bunlar sırasıyla: yaratılışın kökeni Yu-ch'ing (Kanton lehçesi: Yoc-Tsing), ilâhîliğin ve zenginliğin kökeni Shang-ch'ing (Kanton lehçesi: Serng Tsing) ve Dao ve erdemlerin kökeni T'ai-ch'ing (Kanton lehçesi: Tai Tsing) olarak isimlendirilirler. Yaratılışın kökeni olan Yu-ch'ing'in ise başlangıçta saf enerjiden ortaya çıktığına, bu bir varlığın iki varlığa dönüştüğüne (neden olduğuna), iki varlığınsa üç varlığa dönüştüğüne (neden olduğuna) inanılır. Buradaki dönüşmek veya neden olmak Hıristiyan inancındaki üçlemedeki neden olmaya benzer bir şekildedir ve insanî üremeye benzer bir tür doğurma fiilinden farklıdır. Daoist yazınlarına göre, Dao ve erdemlerin kökeni olan T'ai-ch'ing zaman içinde çeşitli şekillerde vücut bularak insanlara doğruları öğretmeye çalışmıştır. Daoizmde, Daoizmin kurucusu olan Laozi'nin de T'ai-ch'ing'in enkarnasyonlarından yani vücut bulmuş hâllerinden birisi olduğuna inanılır.
Yeşim İmparator
Yeşim İmparator (Çince: Yu Huang veya Yu Di) Daoist geleneğe göre cennet başta olmak üzere varlığın mevcut olduğu tüm mekânların (cehennem dahil) mutlak hâkimidir. Budist gelenekteki karşılığı Śakra'dır. Çin mitolojisindeki Daoist panteonda özellikle önemli bir yere sahiptir. Mitlere göre başta Yu Huang, Daoist üçlemedeki yaratıcı tanrı Yu-ch'ing'in yardımcısıydı ve daha sonra onun tarafından halef olarak seçilmişti ve böylece Çin mitolojisi panteonunun baş tanrısı olmuştu. Yu Huang'ın kendisine hizmet eden birçok tanrı ve tanrıçası vardır; bunlar dünyevî işlerle ilgilenir, Yu Huang'a rapor verirlerdi. Şehirlerle ilişkilendirilmiş Cheng Huang ve Tu Di gibi tanrılar Yu Huang'a hizmet eden başlıca tanrılardandırlar. Mitlere göre Tai Dağının tanrısı Tai-yue da-di de onun hizmetkârlarındandı. Çin İmparatorunun da Yu Huang'ın bir alameti olduğuna inanılırdı ve inanışa göre hükümdar eğer uygunsuz birisiyse ve erdemsiz hareketlerde bulunursa kötü bir sonla cezalandırılmaktaydı. İlk kamerî ayın dokuzuncu günü doğum günü sayılan ve kutlanan Yeşim İmparator, Çin mitinde önemli bir yere sahiptir ve Çin zodyağındaki 12 hayvanın seçilmesine dair bir mitten insanlığın yaratılışına dair mitlere kadar birçok çeşitli mitte kendisine yer verilmiştir.
Yeşim İmparator betimlemesi.
Sekiz Ölümsüz
Çin mitolojisindeki Daoist geleneğin bir diğer önemli öğesini de Sekiz Ölümsüz olarak adlandırılan sekiz kişi ve onlarla ilgili mitlerdir. Anlatılara göre bu sekiz kişi aslında oldukça sıradan kişilerdir fakat Daoizmin temel fikriyatını mükemmel bir şekilde uygulamış, hayatın özüyle mükemmel bir şekilde birleşmişler ve bu sebeple de ölümsüzlüğe hak kazanmışlardır. Sekiz Ölümsüze dair ilk anlatıların tam olarak ne zaman çıktığı bilinmemektedir. Bununla birlikte genel kanı 14. yüzyıl civarında, yani diğer mitlere oranla oldukça geç ortaya çıktığına yöneliktir. Penglai Dağı Adasında yaşadıklarına inanılan Sekiz Ölümsüzün çoğunluğunun Tang veya Song Hanedanlığı zamanında doğduğu söylenmektedir.
Bahsi geçen Sekiz Ölümsüzün şu kişiler olduğuna inanılmıştır:
He Xiangu (veya Ölümsüz Kadın He),
Cao Guojiu (veya Asil Amca Cao),
Li Tieguai,
Lan Caihe,
Lü Dongbin,
Han Xiang (Han Xiang Zi veya Filozof Han Xiang),
Zhang Guo (Zhang Guo Lao veya Zhang Guo Ata), ve
Zhongli Quan.
Sekiz Ölümsüzün denizi geçişini gösteren bir betimleme.
Her ne kadar Sekiz Ölümsüz kişiden hangisinin ilk kez ölümsüzlüğe ulaştığı tartışmalı da olsa, genel kanı Li Tieguai'nin ölümsüzlüğe ilk ulaşanları olduğudur. Li Tieguai topaldı; bununla birlikte doğuştan mı yoksa sonradan mı topal olduğu tartışmalıdır. Yine de özellikle sonraki dönemlerde, genellikle sonradan topal olduğu görüşü yaygınlık kazanmıştır. Bu görüş bir mite dayanmaktadır: ruhu Daoizmin kurucusu Laozi'nin bir çağrısı üzerine bedenini geride bir öğrencisine emanet bırakır ve eğer yedi gün içerisinde dönmezse bedenini yakmasını zira o süre zarfında dönmezse tamamen ruha dönüşeceği, mükemmeliyeti yakalamış olacağını öğütler. Altıncı günde annesinin ölümcül bir şekilde hasta olduğu haberini alan öğrencisi, üstadının büyük ihtimalle zaten mükemmeliyete ulaşmış olduğunu düşünerek bedeni yakar; oysa durum bu değildir ve dönen Li vücudunun külleriyle karşılaşır. Bunun üzerine kendisine uygun bir vücut ararken yeni ölmüş topal bir dilencinin cesedini görür ve buraya yerleşir. Mitler Li Tieguai'nin topallığını işte bu anlatıyla açıklamaktadırlar. Mitlere göre sofu bir hayattan sonra bir gün Laozi, Li Tieguai'yi insan formunda ziyaret etmiş ve onu sınamıştır. Sınamalardan başarıyla çıkan Li Tieguai'ye ölümsüzlük verilir.
Okçu Yi
Daha sonraları Çin kültürü ve foklorunda önemli bir yere sahip olacak bir kahraman da okçu Hou Yi'dir. Mitlere göre eskiden 10 farklı güneş bulunurdu. Bunlar Doğu Cennetinin tanrısı Di Jun ve tanrıça Xi He'nin çocuklarıydılar. İçlerinde birer karga kuşu barındıran bu güneşlerden biri, sırası geldiğinde, kuşun yardımıyla havalanır ve dünyayı ısıtırdı. Böylece her gün 10 güneşten biri iş yapar, diğerleri dinlenirdi ve sırasıyla her güneş dünyayı ısıtırdı. Fakat kesin olmayan sebeplerle, İmparator Yao'nun zamanında bu güneşlerin hepsi birden göğe çıkarlar. Mitlere göre on güneşin birden aydınlatması ve ısıtması, arzdakileri perişan eder ve yoğun bir ısı ile kuraklık başlar. Bunun üzerine İmparator Yao tanrılara yakarır ve tanrı Di Jun sorunu halletmesi için bilinen en usta okçu olan ölümsüz okçu Yi'yi görevlendirir. Her ne kadar Yi başlarda sorunu barışçıl yollarla çözmek istese de, yeryüzünün gördüğü zarar karşısında hemen harekete geçmek ister ve gökyüzündeki güneşleri taşıyan kuşları, tek bir tanesi kalıncaya kadar, bir bir vurur. Böylece, efsaneye göre, artık sadece bir tane güneş vardır. Fakat mitler okçu Yi'nin serüveninin burada bitirmezler; tanrı Di Jun Yi'nin meseleyi barışçıl yollarla çözmek ve çocuklarını kendisine geri getirmek yerine onları öldürmesine çok kızar ve Yi'nin ölümsüzlüğünü alarak onu dünyaya mahkûm eder. Yeniden ölümsüz olma arzusuyla Batı'nın efsanevi ana kraliçesi Xi Wang Mu'ya gider. Xi Wang Mu'ya ölümsüzlük iksiri için bir saray inşa eder ve inşaatın sonunda kraliçeden ölümsüzlüğün iksirini barındıran bir hap alır. Mitlere göre yurduna tekrar döndüğünde Yi'nin yapması gereken bazı önemli ve acil işler çıkar; hapı evinde bir rafın üzerine koyan Yi bu işlerle ilgilenmek için hemen yolculuğa çıkar. Bir süre sonra hafif bir parıltıyla parlayan hapı fark eden Yi'nin eşi Heng E hapı alıp incelemeye başlar, tam o sırada kocasının ayak seslerini duyar ve paniğe kapılıp hapı yutar. Çok büyük bir parlamanın ardından ölümsüzlüğe erişen Heng E göğe doğru yükselir ve Ay'a ulaşır. Çin mitolojisinde daha sonraları Heng E'nin adı, Chang E olarak değiştirilir ve ona bir ay tanrıçası olarak tapınılmaya başlanır. Bu noktadan sonra hikâye farklı mitlerde farklı şekillerde ele alınır. Bazılarında Yi asla ölümsüzlüğü kazanamaz ve sonunda bir fani olarak ölür, bazılarında ise tanrılar onun yakarışları ve hüznü sebebiyle ona merhamet eder ve onu güneş tanrısı yaparlar. Böylece Heng E'nin, Ay ile temsil ettiği yin, Yinin, Güneş ile temsil ettiği yang sayesinde bir dengeye oturur. Güz Ortası Festivali günümüzde kaynağını bu efsaneden alan bir bayram olarak kutlanmaktadır. Chang E'nın ismi bu efsaneye ithafen 2008'de Çin Halk Cumhuriyeti'nin gözlem amacıyla ayın yörüngesine gönderdiği insansız uzay aracına verilmiştir.
Ay'a doğru hızla yükselen Heng E ve geride kalan eşi okçu Hou Yi.
Kaynak: wikipedia
__________________
G ö k k u ş a ğ ı