Barok Sanat
Barok Sanat
Sanat çağı ve tarzı. Portekizce düzensiz inci anlamına gelen «barroco» sözcüğünden.
Barok sözcüğü, birbirinden ayrı iki şeyi tanımlar: bir yandan, sanat tarihinde, Rönesans ile klasikçilik arasında kalan bir dönemi; öte yandan bütün çağlarda verilmiş bazı eserlerin tarzını. Her iki halde de, hareket, biçim özgürlüğü, süslemede aşırılıkla dolu bir sanat söz konusudur: belirli kuralların katılığına başkaldıran bir şenlik sanatı.
Başlangıçta bu sözcüğe alçaltıcı bir anlam verilmişti ama çok geçmeden anlaşıldı ki, aşırılıklarına karşılık, barok sanat çoğu zaman, insana kıvançlarını veya kaygılarını sanatçı anlatımın çeşitli biçimlerinde ve olanca parıltısıyla verme olanağını sağlamaktadır: her şeyden önce mimarlıkta ve heykelcilikte; ama resimde, müzikte, *edebiyatta da.
RÖNESANS'TAN KLASİKÇİLİĞE
Barok sanatın büyük dönemi, 1570 ile 1750 yılları arasıdır. Bu dönemde, bütün Avrupa, kiliseler ve anıtlarla donanmıştır. Bu yapılardaki fantezi, Rönesans yapılarının sadeliğiyle ve klasik beğenide ağır basacak olan katılık ve ölçüyle çelişkili düşmektedir.
Taşta yaratılan bu devrim, İtalya'da, Roma'da Protestan Reformu'nun yalınlığına tepki olarak patlak vermiş (bu yüzden «Karşıt Reform» diye adlandırılmıştır). Papalar, Katolik anlayışının yüceliğini görkemli biçimde belirtmek istiyorlardı. Bu bakımdan büyük sanatçıları bulma talihine eriştiler ve zevk sahibi olduklarını gösterdiler; bu sanatçılar, Michelangelo'nun ardından, Roma'yı baştan başa değiştiren mimarlar (Borromini, Maderno), ressamlar (Cortona'lı Pietro, Luca Giordano) ve heykeltıraşlardı (aynı zamanda büyük bir mimar olan Bernini).
Bu yeni tarz çok geçmeden İspanya'ya, Portekiz'e, Flandres'a, Avusturya'ya, Güney Almanya'ya ve Çekoslovakya'ya yayıldı. Fransa bu akımın biraz uzağında kaldıysa da barok sanat, buna karşılık, Atlas Okyanusu'nu aşıp cizvit misyonerlerin peşinden Latin Amerika'ya yerleşti.
TİYATRO VE GÖZ ALDATMA SANATI
Barok tarz her şeyden önce dekor üzerinde ısrarla durur. Roma'nın bazı alanları (sözgelimi Navona Alanı), sonsuz şenlikler için hazırlanmış büyük tiyatro sahneleri gibidir. Kiliselerin cepheleri, binanın önüne, salt süsleyici olarak yapıştırılır, roman sanatında veya gotik sanatta olduğu gibi, binayla bir bütün oluşturmaz.
Tiepolo gibi Venedik ressamları, Rubens ile Flaman ressamlar, Ribera ile İspanyollar, bu hareket ve ışık oyunları coşkusunu tablolarına veya fresklerine aktaracaklardır.
Louis XIV zamanında Fransa'ya egemen olan klasik sanat anlayışının zaferinden epey sonra bile, barok sanat, yaşantısını sürdürecek, giderek daha karmaşık nitelik kazanacak ve XVIII. yy.da, özellikle Almanya'da rokoko adıyla anılan tarza dönüşecektir: bu deniz kabuklarını andıran aşırı yüklü bezeme tarzı, ancak kiliselere ve saraylara, zaman zaman zarafet ve fantezi dolu bir çekicilik kazandırmıştır.
Barok Alman kilisesi Ottenbeuren'in içi (yapılışı 1736-1766). Süsleme çalışmalarının yoğunluğuna rağmen bina, mimarlık açısından açıklığını korumaktadır. Mermer taklidi malzemeyle yapılmış kaplama motifler bir yapıştırma dekor etkisi yapıyor: bu tarza «rokoko» adı verilir.
__________________
TUALİM
|