Yunan ve Roma’da Resim
Yunan ve Roma’da Resim
Bir kere her şeyden önce şunu belirtmeliyiz ki nasıl, bir Mezopotamya sanatını Mısır’dan ayrı düşünemiyorsak, Yunan sanatını da Roma sanatından ayrı düşünemeyiz. Yunan ve Roma sanatı, yönetimleri ve toplumları gereği, çok tanrılı bir kisveye sahiptir. Yani tanrı ve tanrıçaları vardır. Antik uygarlıklar olarak bilinen bu iki kültür süreci, başta mimarlık gelmek üzere, heykel, sonrasında da resim sanatıyla tanınabilmektedir.
En önemli mimarlık birimleri tapınaklar ve bunların kutsal mekanlarına yerleştirilen tanrı veya tanrıça heykelleri... Yanı sıra özellikle resim bağlamında Yunan’da görülenin, Vazo Resimleri olduğunu hemen söylemeliyiz. Siyah ve kırmızı rengin bolca kullanıldığı söz konusu bu resimlerde, çizgi ve ritim çok önemli bir yer tutar. Heykel sanatına hakim olan ölçü, denge, simetri, usta anatomik çabalar, detaylara gösterilen usta işçiliklerin hiç birisi sözünü etmeye çalıştığımız bu vazo resimlerine uygulanmamıştır. Lakin, Ege kültürlerini Yunan uygarlığından pek ayırmamak gerektiğinden; özellikle Ege Uygarlıkları Dünyası’nda Girit kültürü ve bu kültürün fresko teknikli resim sanatı bir hayli ilginçtir. Bu freskolara saraylarda rastlanıyor. Hatta bu freskoların da Anadolu’ya bağlandığı bilinmektedir. Çünkü Anadolu’da en eski freskolar, neolitik dönemde Çatalhöyük’te karşımıza çıkmaktadır. M.Ö 1700-1600’lerde Girit freskolarının bazıları minyatür gibi küçük, bazıları ise; normal büyüklüktedir. Girit sanatındaki natüralizm ilk kez burada görülmektedir. Çok enteresandır, M.Ö 1600’lerdeki freskolarda, din törenleriyle ilgili olarak; koşan sıçrayan gençler, kızgın bir boğanın boynuzlarından tutmak suretiyle kendilerini havaya fırlatan, bir takla attıktan sonra yere inen kadın ve erkek atletler dikkati çeker. Salt doğal manzaralarda vardır. Girit’e özgü bitki ve hayvan formları şeklinde karşımıza çıkan bu resimlerin yanı sıra hayvan mücadelelerine dayalı sahnelerde bulunmaktadır. Fresko ressamları yalnız şiddetli hareketleri değil, en hafif titreşimleri bile tanımlamasını bilmekte ve herşeyden önce doğaya karşı büyük bir sevgi duymaktaydılar. İşte,Girit uygarlığına ilişkin resimsel sözler tamamen Yunan ve sonrasındaki Roma’yı da bağlamaktadır. Arkaik Yunan kültürü içinde gündelik yaşamda kullanılan vazolar, resim sanatı açısından önemli belgelerdir. Vazo ressamları, figürlü ya da geometrik motiflerin yanında, insan resimleri de yapmaktadırlar. Tek insan figürü değil, grup insan figürleriyle kompozisyonlar yapmaktadırlar. Hatta mitolojik temalara da yönelmişlerdir. M.Ö 700-600’lere ait olan bu vazolar, çeşitli Yunan şehirlerindeki atölyelerde üretilmektedirler. Yunan dünyasının klasik döneminde, özellikle M.Ö 500’de Vazo resimleri bir hayli önem kazanmıştır. Bu vazolar bütün İlkçağ dünyasına yayılmış, üzerlerindeki şekillerin zarifliği ve çeşitliliği, inceliği, kompozisyonlarının zenginlik ve uyumuyla dikkatleri çok çekmektedir. Vazo ressamları bazı zamanlarda pano ve duvar ressamlarının da etkisinde kalmıştır. Böylece resim sanatındaki teknikler arası iletişimin örneklerinden de biri ortaya çıkmış oluyor. Perspektif ile gölge-ışık faktörlerine de önem veren M.Ö 5.yüzyıldaki Vazo ressamları, altına imzalarını da atmaktadırlar. Bu vazolardaki renklere vişne kırmızısı, beyaz ve altın yaldız katılarak söz konusu yüzyıl için renkte bir polikronik tavır yakalanmaya çalışılmıştır.
Yunan uygarlığının, M.Ö 4. yüzyıldaki resim sanatı hakkında pek geniş bilgi edinilmemesine rağmen, dekoratif boyutlu büyük panoların yerine küçük ölçüde tabloların yer aldığını söyleyebiliriz. Ateşte yumuşatılmış balmumu özlü boyaların, tahta ya da mermer yüzeyler üzerine uygulandığını görüyoruz. Attika-Tebai ve Sikyon isimli bu yüzyıl resmi için iki ekol bile bulunmaktadır. Lakin bu iki ekolün de akislerini Roma duvar resimlerinde bulmak mümkündür. Yunan hellenistik resim sanatına gelince; bu dönmedeki büyük tablolardan hiç biri günümüze gelmediğinden, gerçek bir fikir üretmek zordur. Lakin İskender zamanının en ünlü ressamı Apelles’tir. Sanatçı, kralın portrelerini yapmakta büyük bir başarı göstermiştir. Başka ressamlarda dönemin büyük savaşlarını tablolar halinde resmetmişlerdir. Bu yönde Pompei’de bulunmuş “İskender Mozayiği” önemli bir örnektir. İssos veya Gavgamela Savaşı’nda, İskender ile Dareios’un karşılaştığını gösteren bu mozaik resim Hellennistik dönemin en büyük şaheseridir. Ayrıca Bergama Kral Sarayları’nda bulunan hayvan ve kuş formlarının yanı sıra natürmort sahneleri de önemlidir. Pompei evlerinin duvarlarını süsleyen mitolojik resimler de Hellenistik izleri taşır.
Hellenizmi kendine miras olarak alan Roma uygarlığının resim sanatına gelince; tamamıyla Yunan resim sanatını tekrarlar. Sıva üzerine yapılan duvar resimleri günümüze kadar gelebilmiştir. Pompei’deki yanardağ kalıntıları kaldırıldığı zaman, duvarları bütünüyle resimle kaplı konutlar ortaya çıkmıştır. Bu sahneler, çoğun din ve mitolojiyle ilgilidir. Perspektif yoktur. Buna rağmen figür oranları doğal hallerinde verilmiştir. Yine renkler çeşitli değildir. Bir esas renk vardır, diğer renkleşmeler de bu rengin valörleşmesiyle elde edilmiştir. Çizginin ön planda olmasına, hacimlerin, özellikle kumaş kıvrımlarının verilmesine dikkat edildiği halde, desenler çok basittir. Daima bir konuya yönelen Roma resim sanatı, natürmort türü resimlere de yer vermiştir. Roma resim sanatının, özellikle Bizans resim sanatıyla kuvvetli ilişkisi olduğunu burada hatırlatmak da gerekiyor. Roma resim sanatında, hem fresko hem de mozaik kullanılmıştır. Roma mozayikleri, daha çok döşeme mozayiği şeklindedir. Roma resim sanatının en güzel örnekleri Pompei’de bulunmuştur. M.Ö II ile M.S I. yüzyıl arasında görülen Pompei resimleri dört üslupta kendini belli eder.
1. Renkli boyalarla, duvarlar mermer kaplanmışçasına taklit edilmiştir.
2. Derinliği olan mimari formların kullanılmıştır. Mitolojik sahneler, kahramanlık hikayeleri, binanın da mimarisine uyan mimari fon içinde bulunmaktadır.
3. Mimari bezeme daha da artmış, adeta bir üslup halini almıştır.
4. Tablo ile mimari arasında ayrılık gözetilmemiş, fantaziyi de aşan, gerçek dışı bir süsleme hakim olmuştur.
Bir başka ilginç Roma şehri de Mezopotamya’da bulunan Dura Europos’tur. Buradaki resimler Hristiyanlıkla ilgili değil, başka dinlerle ilgilidir. Eski Babil inançlarıyla ilgili resimler de vardır. Doğu kıyafetlerine sahip bir grup insan figürü cepheden resmedilmiş olarak gösterilmiştir. İki boyutlu bir düzen hakimdir. Bu düzen, Roma resim sanatına ters bir düzendir.
Hellenizm ile Mısır’da bir resim akımı meydana getirilmiştir. Bunun ismi Fayum resimleridir. Bunlar M.S II.yüzyıla aittirler. Ölü resimleridir. Tabutun üzerine, ölenin resminin yapılıp konulması geleneğinin bu resimler üzerinde oldukça fazla etkisi vardır. Bu resim sanatında yaratılan portrecilik karakteri ileri bir düzeydedir.
alıntı
__________________
T U A L İ M