Tualim.net  

Go Back   Tualim.net > Sanat Tarihi > Ege Uygarlıkları, Helen ve Yunan Sanatı
Kayıt ol Yardım Topluluk Ajanda

Ege Uygarlıkları, Helen ve Yunan Sanatı M.Ö. 3000-1100 yılları arasında hüküm süren Ege uygarlıkları, M.Ö 1000-500 Helen ve M.Ö 5-4. yy Yunan uygarlıkları sanatları...

Herakles’in On İki Görevi

Ege Uygarlıkları, Helen ve Yunan Sanatı kategorisinde açılmış olan Herakles’in On İki Görevi konusu , ...



Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Herakles’in On İki Görevi
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
9286

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 04.07.10, 03:26   #1
Kullanıcı Profili
S.Moderators
 
Renklerin Dansı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Tualim.NetRenklerin Dansı
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: May 2009
Üye No: 27
Mesajlar: 3.656
Konular: 2075
Standart Herakles’in On İki Görevi

Herakles’in On İki Görevi

Herakles’in Yunan mitolojisindeki en ele avuca sığmaz kahraman olduğunu belirtelim. Herakles’in kahramanlıklarını gösteren eserler dünyanın farklı yerlerinde karşımıza çıkmaktadır. Bu yerlerden biri ve en önemlisi şüphesiz Anadolu’dur.
Herakles’in meşhur on iki görevi, İç Anadolu bölgesinde Konya Beyşehir yolu 60. km. deki Yunuslar Köyü civarında Tiberiopolis şehri yerinde bulunan Roma çağına ait ( MS 250-260) sidemara tipindeki beyaz mermerden yapılmış kapaklı lahit üzerinde de barok üslupta yüksek kabartma şeklinde tasvir edilmiştir. Lahit 1958 yılından beri Konya Arkeoloji müzesinde bulunmaktadır.




Resim 1: Herakles Lahit’i, Konya Arkeoloji Müzesi, Roma Çağı (Ms:250-260)

Lahdin 4 cephesini süsleyen yüksek kabartma figür ve sütunlar yer almaktadır. Sütun kaideleri 3-4 kıvrım şeklinde basitçe belirtilmiştir. Sütunlar yivli olup yan yana olanların yivleri aksi istikamettedir. Geniş yüzeylerde altışar dar yüzeylerde dörder sütun vardır. Fakat amazonlu sahneyi tasvir eden cephede mevzu icabı aradaki iki sütunun yalnız başlıkları görünmektedir. Lahdin sütunları korint başlığı taşımaktadır. Boysal (1958)’a göre bilinen sidemara tekniğindeki başlıklardan farklıdır. Lahitteki korint başlıkları üzerinde baştabandan dış bükey konturla kendisini tecrit eden bir kısım vardır ki bu kısım ikinci bir başlık şeklinde gözükür.

Lahdin geniş yüzeyinde 3 adet aedicula ve bunlar arasında ikide aralık olmak üzere figürlerin yer aldığı 5 niş bulunur. Ortadaki üçgen kenarlardaki oval biçimli çatı ile kenarlardakiler ise kemerle kapatılmıştır. Bu üç nişin üst kısımlarında midye kabuğu tezyinatı yer alır.


Lahit’in kapak kısmı diş sırası şeklindeki süsü ile kendini sandukadan ayırır. Kapağın üst kısmında kare şeklindeki süsler yer alır bu süslerin arasına fiyonklar görülür. Kapağın köşe kısmında az kabartılmış birer baş tasvir edilmiştir. Kapağın ön cephesinde kare şeklindeki süslerin üst kısmında kabartma şeklinde çeşitli hayvanlar bulunur ve köşeye doğru birer eros bulunur. Kapağın üst kısmında sadece gövdelerinin alt kısımları kalmış olan yatır vaziyette iki heykel vardır. Bunlardan bir tanesi elinde kitap tutmaktadır.

Lahit’in gövdesi dikdörtgen prizma şeklindedir. Kaide olukludur ve öncede belirtildiği üzere üzerinde ve üç cephesinde Herakles’in 12 işi tasvir edilmiştir.

Nemea Aslanının Öldürülüşü: Eurystheus’un Herakles’e verdiği ilk emir Nemea aslanının postunu getirmesiydi. Herakles bu hayvanın taş ya da tunçla yaralanmayacağını biliyordu. Bu nedenle onu öldürmek için başka bir yol bulmalıydı. Aslanla karşılaştığında oklarının da, büyük tahta sapanının da bir işe yaramadığını gördü. Aslan, Herakles’in saldırısı karşısında iki çıkışı olan bir mağaraya girdi. Herakles çıkışın birini büyük bir kaya ile kapatarak ötekinden içeri girdi. Sonunda bir kolunu aslanın boynuna atana kadar güreşti, boynunu kıstırarak öldürünceye kadar sıktı. Mağaradan üzerinde zaferinin korkutucu andacı olan aslanın postuyla çıktı (Rosenberg, 2000).

Korkunç hayvanın başı onun tolgası, postu da pelerini olmuştur (Peterich, 1959). Tryns’e bu kılıkla geldiğinde Eurystheus korkudan çıldıracak gibi olmuş ve şehir kapısının dışında kalmasını istemiştir. Herakles’le hizmetçilerinin birisi aracılığıyla görüşmüştür.

Lerna Ejderinin Öldürülmesi: Herakles’in ikinci işi, Lerna bölgesinde yaşayan Hydra isimli ejderi yok etmektir.

Hydra, Herakles'i sınamak üzere Hera tarafından özel olarak yetiştirilmiştir. Söylendiğine göre Hera, onu Amymone ırmağının kaynağındaki bataklık bölgesinin civardaki büyük bir çınarın altında besledi, yetiştirdi. Hydranın dokuz başı vardı, uyurken nefesi bile öldürücüydü. Herakles, Eurystheus'a bilgi vermeden, kardeşi İphikles ve yeğeni İolaos ile birlikte gidip bu canavarı Lerna bataklıklığında aradı. Sonunda canavarı, su kaynaklarıyla dolu bu geniş bataklık arazide, altında yuvasının bulunduğu bir tepenin üzerinde buldular. Canavar gelenleri görünce inine kaçarak saklanmaya çalıştı. Bunu gören Herakles onu hemen öldürebilmek için alevli oklar kullandı. İninden dışarıya çıkmaya zorlanan canavar, tıslayarak korkusuzca kendisine yaklaşan Herakles'in ayaklarına dokuz kafasıyla sırayla hamleler yapıyor, onu yere düşürmeye çalışıyordu. Herakles, alevli okların canavarın üstünden sekerek bir işe yaramadığını görünce, daha önce Hermes'in hediye ettiği kavisli bir kılıçla (harpe) kafaları tek tek kesmeye başladı. Kesilen kafaların yerine iki kafa birden çıktığını görünce, kestikten sonra İaolos'la birlikte ateşle eti dağlamayı düşündüler . Hera, büyüttüğü canavarın sonunu zorlaştırmak amacıyla Hydra’ya yardım için dev bir yengeç gönderdi. Yengeç kahramanın topuğunu ısırınca Herakles kızdı ve yengeci ezerek öldürdü. Bu yengeç, Herakles'in acı çekmesine sebep olduğu için Hera tarafından göklere çıkarılarak takımyıldızı yapıldı. Herakles, yengeci öldürdükten sonra tekrar Hydra’ya döndü ve kafaları kesmeye devam etti. Sonunda kafalar kesile kesile en ortadaki kafa hariç hepsi bitti. İphikles, yenileri çıkmasın diye kesik yerleri dağladı. Son kalan ortadaki kafa ölümsüzdü. Herakles buna rağmen kafayı kılıcıyla kesmeyi başardı. Kafa kesildiği halde, ölümsüz olduğundan canlıydı. Herakles, kafayı önce toprağa gömdü, sonra da üzerine de kocaman bir kaya yerleştirdi. Hydra'nın kesik yerlerinden akan kanlar orada irili ufaklı birikintiler oluşturmuştu. İphikles ile birlikte bu zehirli kanla oklarının ucunu zehirli hale getirmeyi düşündüler. Herakles, oklarının ucunu bu birikintileri oluşturmuş Hydra’nın zehirli kanına batırarak onları zehirli hale soktu. Bu oklar daha sonra pek çok yerde onun işine yarayacaktı (Philoktetes bu oklarla Paris'i öldürecek ve Truva'nın alınmasını sağlayacaktır). Herakles, Mykenai'ye döndüğünde Eurystheus, bu görevi başarısız sayar. Çünkü İphikles ve İaolos ona yardım etmiştir. Bu yüzden onu yeni bir işle sınamak istemiştir. Ama bundan böyle ikiz kardeşiyle yeğeni onunla birlikte gitmeyecektir. Bu işle Herakles’in on olan görev sayısı da on bir’e yükselmiştir (http://www.bluepoint.gen.tr, 2009).


Erymanthoslu Yaban Domuzunun Yakalanması: Herakles’e Ermanthe dağında bulunan bir yaban domuzunun yakalanması görevi verilir. Arcadie’nin güzel tarlalarını harap eden bu hayvanı yakalamak için Herakles her zaman olduğu gibi topuzunu ve oklarını yanına alarak yola çıkar. Ormanların her köşesini, mağaraları arar ve nihayet onu bulur. Yaban domuzu vahşi, hızlı ve kısa bacakları vardır. Bu domuz ölü değil canlı yakalanacaktır. Herakles domuzun peşinden bir sene boyunca koşar, karlı dağların tepelerine kadar süren bir kovalamadan sonra domuz kara saplanır ve kalır. Bitkin ve mecalsiz düşen hayvanı Herakles yakalayarak Eurystheus’a götürür. Bu vahşi yaratığı gören Eurystheus korkarak onu sağlam ve büyük bir teknenin altına kapattırır (Tollu, 1964).
Artemis'in Kutsal Geyiğinin Yakalanması: Kyreneia Geyiği’de denilen altın boynuzlu, bakır ayaklı bu geyik Artemis’e kutsalmış. Dolayısı ile onu öldürmekte yasakmış. Herakles hayvanı diri olarak yakalayabilmek için tam bir yıl izlemiş. Sonunda onu bir nehirden geçerken hafifçe yaralamış ve tutmuştur . (Cömert, 2006).

Herakles geyiği götürürken Artemis’le karşılaşmıştır. Artemis geyiği yaraladığı için Herakles’e kızmıştır. Ancak Herakles açık yüreklilikle, geyiği Eurystheus’un emriyle yakaladığını kendisinin onun emrinde olduğunu suçlanması gereken birisi varsa Eurystheus olduğunu söylemiştir. Bunun üzerine Artemis durumu anlayışla karşılamıştır.

Stymphalos Kuşlarının Öldürülmesi: Arkadhia'da Stymphalos gölü kıyılarındaki ormanlarda yaşayan kuşlar, vaktiyle bir kurt istilasıyla kuzeydeki ülkelerinden kaçarak buraya sığınmışlardır. Burada Ares'in gözetiminde büyük miktarda üreyerek orman ve çevresi için büyük bir afet haline gelmişlerdi. Tarlalardaki ürünlere musallat olmuşlar, insanlara bile saldırmışlardır. Eurystheus, bu sebeple Herakles’e Stymphalianlar denen, gagaları ve pençeleri tunç, tüylerini ok gibi atabilen, insan etiyle beslen bu çok yırtıcı kuşların ortadan kaldırılmasını emreder. Bütün güçlük, kuşları sığındıkları sık ormanlık bölgeden çıkarabilmektir. Bunu sağlamak için Herakles, Athena'ya danışır. Demircilerin tanrısı Hephaistos, vaktiyle bronzdan yapılma, keskin bir ses çıkaran, Krotala ismindeki bu zilleri Athena'ya vermiştir. Athena bunları Herakles'e verir. Herakles bu zilleri çalarak kuşları korkutur. Sık ormandan dışarı uçarak kaçan kuşları oklarıyla birer birer haklar . Eurystheus, Herakles dönünce görevi saymamazlık yapamaz. Çünkü, kahramanın Athena'dan yardım aldığını bilmiyordur. Kovulan kuşlar ise Karadeniz'deki Ares'in adasına gelirler ve oraya yerleşirler. Yıllar sonra argonautlar altın pöstekiyi almak için Kolkhis'e giderken bu adaya uğrarlar ve kuşlar, onlara da saldırırlar.

Hippolyte'nin Kemerinin getirilmesi: Eurystheus Herakles’e, kızı Admete’nin istediği, amazon kraliçesi Hippolyte’nin kemerini getirmesini emreder. Altın zincirlerle süslü bu kemer Ares tarafından Amozonların kraliçesi Hipolite’ye kavmi üzerindeki iktidarını simgelemesi adına verilmiştir.

Amazonlar oldukça savaşçı ve de saldırgan bir kabiledir. Ayrıca kadınlardan oluşmaktadır.

Herakles Amozonlar’a vardığı zaman durumu Hippolyte’ye açıklamıştır. Kraliçe durumu anlayışla karşılayarak altın kemeri vermeyi kabul etmiştir. Hera bu durum karşısında sinirlenerek Amozon kılığına girmiş ve Herakles’in kraliçelerini öldüreceğini yayarak Amozonlar’ın ayaklanmasını sağlamıştır. Savaşçı kadınların Herakles’e saldırmaları üzerine Herakles aldatıldığını sanarak kraliçeyi öldürmüş ve Tryns’e yanında altın kemer olduğu halde geri dönmüştür.(Rosenberg, 2000).

Kral Augeias’ın Ahırının Temizlenmesi: Eurystheus Herakles’in onuruyla oynamak ister. Bu nedenle ondan Kral Augeias’ın otuz yıldır temizlenmeyen ahırlarını temizlemesini ister. Bu görev Herakles’i çok üzer ve durumu küçük bir hileyle düzeltmek ister. Augeias’a giderek ahırlarını bir günde temizleyebileceğini kendisi ile anlaşmak istediğini söyler. Kral eğer ahırlarını bir günde temizlerse kendisine krallığının yarısını vereceğini vaat eder. Herakles’in ahırları kürekle temizleyeceğini ve bunu asla yeterli zamanda başarabileceğine inanmaz.

Herakles ise mutludur. Çünkü ahırları bir amaç için temizlemektedir. Yanına şahit olarak kralın oğlunu da alır. İlk iş olarak ahırların duvarlarına delik açarak bu deliklerin istikametinde Alpheios ve Peneioas nehirlerinden derin çukurlar kazar. Nehir’in yatağına büyük kayalar atarak nehrin akışını bu kanallara yöneltir. Böylece sular ahırların içine girerek tüm pisliği dışarı çıkartır.
Fakat Kral sözünde durmaz. Herakles’e karşı saldırır. Kahramanın kardeşi İpikles’i de öldürür. Ancak daha sonra Herakles uygun zamanı kollayarak kral’a saldırır ve hem kral hem de oğullarını öldürür (Türkan, 1976).
Eurystheus Herakles’in Augeias’ın ahırlarını bir anlaşma karşılığında temizlediğini öğrenmiştir. Bu nedenle Lerna Ejderinin yok edilmesi görevinde olduğu gibi bu görevi de saymaz ve Herakles’in görevi on ikiye yükselmiş olur.

Girit Boğasının Öldürülmesi: Girit Boğasının kökeni hakkında iki efsane vardır. Bazılarına göre Zeus, Europe'yi çok beğenmiş ve Tyroya da Sidon kumsalında ona yaklaşabilmek için beyaz bir boğa kılığına girmiştir. Bu şekliyle kızın ayaklarının dibine yatınca, kız önce korkar sonra cesaretlenip hayvanı okşar ve sırtına biner.Boğa ayağa kalkıp denize koşmaya başlayınca Europe, çığlıklar atarak boynuzlara tutunmaktan başka bir şey yapamaz. Zeus yüzerek Europe'yi Girit'e getirir. Zeus orada Gortyna'da bir çınarın gölgesinde kızla birleşir. Zeus, bu aşkın anısına o ağacın yapraklarının hiç dökülmemesi ayrıcalığını tanır. Europe, Zeus'a 3 oğul verir (Sarpedon, Radamanthys ve Minos). Zeus da Europe'ye 3 armağan sunar (Europe'yi koruması için Hephaistos'a özel yaptırdığı Girit'teki dev robot Talos, avını hiçbir zaman kaçırmayan köpek Lailaps ve hedefinden hiç şaşmayan bir mızrak). Zeus daha sonra şekline girdiği boğayı takımyıldızları düzenleyerek burç yapar.

Bazılarına göre Herakles'in getirdiği boğa, Pasiphae'nin aşık olduğu hayvandır. Efsaneye göre Zeus'un oğlu Minos, Girit tahtı üzerindeki hakkını kanıtlayan bir işaret istemektedir. Bunun için Minos, Poseidon'a bir adak adayarak denizden bir boğa çıkarmasını istemiştir. Hatta Poseidon denizden ne gönderirse göndersin onu kurban edeceğini de söylemiştir. Amacı gönderilen canlıyı Poseidon'a keserek kurban etmektir. Poseidon, Minos'un bu ricasını yerine getirmiştir ve Minos'u sınamak üzere çok gösterişli dev bir boğa yollamıştır. Ancak Minos, boğanın güzelliğine kapılarak onu kurban etmekten vazgeçmiş ve sürülerine katmayı tercih etmiştir. Minos, Poseidon'a başka bir boğa kurban edince, sözünde durmayan Minos'a ceza olsun diye, Poseidon bu kocaman boğayı delirtmiştir. İlave olarak Poseidon, Minos'un karısı Pasiphae'yi deli boğaya aşık etmiştir (Helios'un, Aphodite ile Ares arasında olan gizli aşkını Hephaistos'a ihbar ederek, bu ikisinin yataktayken Olympos tanrılarının tamamı tarafından basılıp, Aphodite'nin rezil olması sonucu kadından intikam için bu sapık aşkın kadına verildiği de söylenir). Minos'un eşi Pasiphae, boğa ile çiftleşmek için dayanılmaz bir ihtiras duymuş ve bu sıkıntısını hünerli Daidolos'a söylemiştir.Daidolos onun için tahtadan bir düve (doğurmamış genç inek) maketi yapmıştır. Bu maket o kadar gerçekçi olmuştur ki boğanın ilgisini çekmiştir. Pasiphae maketin içine girmiş ve çiftleşme böylece gerçekleşebilmiştir. Pasiphae, bu birleşmeden hamile kalmış ve yarı insan yarı boğa bir varlık olan meşhur Minotauros boğası meydana gelmiştir. İleride sanatçı Daidalos bu canavarı binlerce dehlizden oluşan karışık bir yapı olan Girit'teki labirente (Labyrinthos) koyacak, büyük kahraman Theseus da bu iri boğayı aynı labirentte öldürülecektir. Poseidon'un delirttiği ve Minotauros'un babası olan boğa ise,Pasiphae'yle çiftleşmesinden sonra, Girit adasının altını üstüne getirmeye devam eder. Eurystheus, Girit'i mahveden bu azgın boğayı canlı olarak tutup getirmesi görevini Herakles'e vermiştir.

Herakles Girit'e gidip Minos'tan yardım ve izin ister. Minos yardıma yanaşmaz ama tek başına yakalamasına ses çıkarmaz. Herakles çıldırmış durumdaki boğayı bir yerde sıkıştırıp elleriyle yakalar ve onunla birlikte Mykenai'ye döner . Hayvanı Eurystheus'a verir. Eurystheus, bu hayvanı Herakles'ten nefret eden Hera'ya adamak ister. Hera, adına sunulan bu kurbanı kabul etmez. Hera'nın kendisine sunulacak olan bu boğayı reddetmesinin sebebi, boğayı yakalayanın Herakles'in işi olmasıdır. Herakles'in boğayı yakalayarak elde ettiği ün ve zaferin kendi adıyla anılmasını istememiştir. Bunun üzerine Eurystheus ne yapacağını bilemez ve deli boğayı serbest bıraktırır. Boğa serbest kalınca kudurmuş gibi kaçar, Argolis'i katedip Korinthos'tan geçer ve Attike'ye ulaşır. Burada meşhur Marathon ovasına yerleşir ve etrafa büyük zarar vermeye, insanları öldürmeye, kargaşaya sebep olmaya başlar. Herakles'i kendine örnek alan Theseus, boğayı bir sefer tertipleyerek, Daidalos'un yaptığı labirentte yakalar ve zincire vurur. Onu Delphinios'a (Delphi’deki Apollon Tapınağı)’na götürerek tapınakta Apollon'a kurban olarak sunar. Sonradan yunanlı sanatçılar onun tapınakta bu boğayı kestiği an ile ilgili görsel çok güzel çalışmalar yapmışlardır (www. Bluepoint.gen.tr., 2009).
Diomedes'in Kısraklarının Yakalanması: Ares’in oğlu Diomedes Trakya’da vahşi bir kavmin hükümdarıdır. Ağzından ateş ve alev saçan, insan etiyle beslenen atları vardır. Memleketine yaklaşan yabancıları bu atlara yem olarak vermektedir. Herakles Eurystheus’un emri ile birkaç arkadaşını da alarak Trakya’ya gider. Kısrakları yakalayarak, Diomedes’i de önlerine atarak yedirir (Resim-13) (Tollu, 1964).
Atlar kendilerini insan eti yemek üzere eğiten adamın etini yiyince Herakles’in denetimine girdiler. Herakles onları önüne katarak Eurystheus’un sarayına getirdi. Eurystheus’da onları serbest bıraktı. Atlar Olympos Dağı’na tırmandılar ve orada vahşi hayvanlar tarafından yok edildiler (Rosenberg, 2000).

Geryoneus'un Sığırlarının Getirilmesi: Eurystheus, Herakles’ten Geryoneus’un sığırlarını yakalayarak getirmesini istedi.

Okeanos ırmağı’nın bir adasında yaşayan Geryoneus, belden yukarı üç insan gövdesi taşıyan bir devdir. Bir çobanla Orthos adında iki başlı bir köpeğin beklediği, kızıl tüylü hayvanlardan oluşan sürüleri vardır. Herakles, Geryoneus’a varabilmek için Cebelitarık boğazını geçer. Oraya, sonradan Herakles Sütunları adı verilen iki sütun diker. Güneşin kızgın ışınlarından rahatsız olduğu için, Helios’u oklarıyla tehdit eder, fakat Helios’u dinleyerek bu işten vazgeçer. Helios’ta buna karşılık Herakles’e altın bir kadeh verir. Okeanos Irmağını geçmekte güçlük çeken kahraman, bu kadehle (Sandal), Geryoneus’un kaldığı adaya varır. Çoban ve köpeği sopayla öldürür. Sürüleri kurtarmak için koşan Geryoneus, Herakles’in oklarına hedef olur ve oracıkta ölür. Sürülerle birlikte dönüş yolculuğuna başlayan Herakles, altın kadehi Helios’a geri verir. İtalya’dan geçerken sığırlardan birisi Messina Boğazını yüzerek geçip Sicilya’ya kaçar. Kral Eryks, hayvanı kendi sürüsüne katarak saklar. Herakles hayvanın izini bulur ve kraldan zorla alır . Bu esnada kral ölür. Herakles yine İtalya’da Tiber Nehri’nin kıyısında çayırlık bir yerde dinlenirken, Casus adında, ağzından ateş saçan üç başlı bir dev, sürülerden bir bölüğünü aşırıp, Aventinus Tepesi’nde, kaldığı mağaraya götürür. İzi belli olmasın diye de hayvanları geri geri yürütür. Herakles uyanınca işin farkına varır. Ya hayvanların birinin böğürmesini duyması, ya da Casus’un kız kardeşinin onu ele vermesi üzerine hırsız devi mağara da kıstırarak öldürür (Cömert, 2006).

Altın Elmaların Toplanması: Zeus ile Hera evlendikleri zaman Gaia (Yer) onlara altından elmalar veren bir ağaç hediye etmiştir. Bu ağacın meyvelerinden yiyen ölümsüz olmaktadır. Hera bu elmaları o kadar beğenir ki, yemeye kıyamadığı meyveleri veren ağacı Kuzey Afrika'daki Atlas dağlarının bir yamacındaki bahçesine diker. Dünya'yı omuzlarında taşıyan dev Atlas, bu bahçeye yakın bir yerde bulunmaktadır. Ağacın bekçiliğini de Typhon ve Ekhidna'dan doğma yüz kollu ve kafalı bir ejder olan Ladon'un gözetimine bırakır.

Eurystheus, Herakles'e verdiği tüm görevlerin başarılmasından sinir olmuştur. Ona kimsenin cüret edemeyeceği bir görev vermeyi düşünür ve Hesperidlerin bahçesindeki altın elmaları ister. Herakles’in ise Hera'ya ait olan bahçedeki bu ağacın nerede olduğu konusunda hiçbir fikri yoktur. Bu amaçla Makedonya üzerinden Kuzey'e doğru yola çıkar. Yolda başından birçok macera geçer.

Herakles yoluna devam ederken İllyria'ya, Eridnos kıyılarına kadar gider. Burada Themis ile Zeus'un kızları olan ve bir mağarada yaşayan nymphalara (perilere) rastlar. Nympha'lara amacını söyler ve onları sorgular. Nympha'lar aradığı yer hakkında bilgiyi ona ancak deniz tanrısı Nereus'un cevap verebileceğini söylerler. İçlerinde Akhilleus'un annesi Thetis'in de bulunduğu 50 deniz perisinin babası olan Nereus'un uyuduğu bir sırada nymphalar Herakles'i ona götürürler. Nympha'lar ihtiyar Nereus'un şekilden şekile girme özelliğinden bahsettiklerinden Herakles, Nereus'u sıkıca bağlar ve onu sorgular. Nereus, sorulara cevap vermemek için şekilden şekile girse de bağlı durumda olduğundan kaçamaz ve sonunda konuşmak zorunda kalır. Herakles, Nereus'u serbest bırakma karşılığında bahçenin yerini öğrenir. Altın meyve veren ağacın bulunduğu bahçe, meğerse Geryoneus'un sığırları için gittiği Kuzey Afrika'daki Atlas Dağları'nın bir yamacındadır (www. Bluepoint.gen.tr., 2009).

Eridanos kıyılarından hareketle Libya'ya (Kuzey Afrika) varır. Mısır’ı boydan boya geçer. Herakles yoluna devam ederek Nil'e rastlar. Nil vadisinden yukarıya çıkarken Tithonos'un oğlu Emathion'la karşılaşır. Emathion, Eos (Şafak) ile Tithonos'un oğlu olup Memnon'un kardeşlerinden birisidiri. Emathion, Herakles'e saldırınca kahraman onu öldürür ve krallığını da Memnon'a verir. Kuzey Afrika'daki Dış Deniz'e ulaşır. Güneş'in Kupasını kullanarak Kafkas dağının karşı eteklerine ulaşır. Kafkas dağına çıkarak, Zeus tarafından dağa çivilenmiş ve yine Zeus’un kartalı tarafından ciğerleri parçalanan Prometheus'la karşılaşır ve kartalı oku ile öldürerek Prometheus’u kurtarır. Prometheus’da karşılık olarak Herakles’e altın elmaları nasıl alabileceğinin sırrını verir. Buna göre altın elmaları sadece Gök kubbeyi sırtında taşıyan Atlas toplayabilmektedir (Rosenberg, 2000).

Herakles gidip Atlas'ı bulur. O’na Hesperidlerin bahçesinden 3 elma toplayıp getirmesini, bu süre boyunca semayı taşıyabileceğini söyler. Atlas öneriyi kabul eder ve yükünü Herakles'e devrederek bahçeye girer. Atlas, ağacı bekleyen Hera'nın ejderi Ladon'u uyutur ve elmaları getirir. Ancak Heraklesin sırtından yükünü geri almaya yanaşmaz. Elmaları da Eurystheus’a kendisinin götüreceğini söyler. Herakles, düştüğü durumdan kurtulmak için hızlıca düşünür ve bir hile yapmaya karar verir. Atlas'a ‘omuzum acıyor, araya bir yastık koymam gerek, yükü taşımaya devam edeceğim fakat sen şimdi bu yükü geçici olarak al, ben bir yastık bulup geleyim’ der. Atlas, hiçbir şeyden kuşkulanmadan elmaları yere bırakır ve yükü tekrar omuzlarına alır. Herakles ise elmaları Nemea arslanı’nın postuna sarar ve koşarak kaçar. Herakles altın elmaları getirip Eurystheus'a verir .Eurystheus ise bu altın elmaları ne yapacağını bilemediğinden onları Herakles'e geri verir. Herakles’de altın elmaları Athena'ya sunar.


Kerberos (Çok Başlı Köpek)'un Getirilmesi: On ikinci ve son görev olarak Eurystheus Herakles’e, Yer altı Dünyası’na gidip, Hades’in korkunç krallığının girişini koruyan üç başlı canavar köpek Kerberos’u getirmesini emreder. Bu görevinde Herakles’e, ölülerin gölgelerini (ruh) Yer altı Dünyası’na götüren, yol bulucu Hermes eşlik eder.

Alevli nehirleri ve çamur sellerini geçen Herakles nihayetinde ölüler ülkesinin efendisi Tanrı Hades’in huzuruna çıkar ve durumu izah eder. Cehennem tanrısı Hades Herakles’in isteğini kabul etmekle beraber, bu korkunç hayvana karşı silah kullanmadan, onu elde etmesi şartını koşar. Üç başlı olan bu köpeğin alevli gövdesinin kuyruğu bir yılandır. Sert ve gürültülü sesi ona yaklaşanları titretmektedir. Herakles silahsız olarak, zırh yerine aslan postuna bürünmüş olduğu halde köpeğe yaklaşır ve üç başın ayrıldığı noktadan boynunu sıkıca yakalar. Köpek onunla gelmek zorunda kalır. Herekles bu azgın köpeği bağlayarak cehennemden çıkarır ve efendisi Eurystheus’a götürür .Ancak köpekten son derece korkan kral derhal emir vererek Kerberos’u tekrar cehennemin karanlığına yollar (Tollu, 1964).

Herakles’in Eurystheus’un emri altında gerçekleştirdiği on iki iş, on iki çetin macera böylece son bulur.

Lahdin 4 cephesini süsleyen yüksek kabartma figür ve sütunlar yer almaktadır. Sütun kaideleri 3-4 kıvrım şeklinde basitçe belirtilmiştir. Sütunlar yivli olup yan yana olanların yivleri aksi istikamettedir. Geniş yüzeylerde altışar dar yüzeylerde dörder sütun vardır. Fakat amazonlu sahneyi tasvir eden cephede mevzu icabı aradaki iki sütunun yalnız başlıkları görünmektedir. Lahdin sütunları korint başlığı taşımaktadır. Boysal (1958)’a göre bilinen sidemara tekniğindeki başlıklardan farklıdır. Lahitteki korint başlıkları üzerinde baştabandan dış bükey konturla kendisini tecrit eden bir kısım vardır ki bu kısım ikinci bir başlık şeklinde gözükür.

Lahdin geniş yüzeyinde 3 adet aedicula ve bunlar arasında ikide aralık olmak üzere figürlerin yer aldığı 5 niş bulunur. Ortadaki üçgen kenarlardaki oval biçimli çatı ile kenarlardakiler ise kemerle kapatılmıştır. Bu üç nişin üst kısımlarında midye kabuğu tezyinatı yer alır.




Lahit’in kapak kısmı diş sırası şeklindeki süsü ile kendini sandukadan ayırır. Kapağın üst kısmında kare şeklindeki süsler yer alır bu süslerin arasına fiyonklar görülür. Kapağın köşe kısmında az kabartılmış birer baş tasvir edilmiştir. Kapağın ön cephesinde kare şeklindeki süslerin üst kısmında kabartma şeklinde çeşitli hayvanlar bulunur ve köşeye doğru birer eros bulunur. Kapağın üst kısmında sadece gövdelerinin alt kısımları kalmış olan yatır vaziyette iki heykel vardır. Bunlardan bir tanesi elinde kitap tutmaktadır.

Lahit’in gövdesi dikdörtgen prizma şeklindedir. Kaide olukludur ve öncede belirtildiği üzere üzerinde ve üç cephesinde Herakles’in 12 işi tasvir edilmiştir.

Nemea Aslanının Öldürülüşü: Eurystheus’un Herakles’e verdiği ilk emir Nemea aslanının postunu getirmesiydi. Herakles bu hayvanın taş ya da tunçla yaralanmayacağını biliyordu. Bu nedenle onu öldürmek için başka bir yol bulmalıydı. Aslanla karşılaştığında oklarının da, büyük tahta sapanının da bir işe yaramadığını gördü. Aslan, Herakles’in saldırısı karşısında iki çıkışı olan bir mağaraya girdi. Herakles çıkışın birini büyük bir kaya ile kapatarak ötekinden içeri girdi. Sonunda bir kolunu aslanın boynuna atana kadar güreşti, boynunu kıstırarak öldürünceye kadar sıktı . Mağaradan üzerinde zaferinin korkutucu andacı olan aslanın postuyla çıktı (Rosenberg, 2000).

Korkunç hayvanın başı onun tolgası, postu da pelerini olmuştur (Peterich, 1959). Tryns’e bu kılıkla geldiğinde Eurystheus korkudan çıldıracak gibi olmuş ve şehir kapısının dışında kalmasını istemiştir. Herakles’le hizmetçilerinin birisi aracılığıyla görüşmüştür.


Lerna Ejderinin Öldürülmesi: Herakles’in ikinci işi, Lerna bölgesinde yaşayan Hydra isimli ejderi yok etmektir.

Hydra, Herakles'i sınamak üzere Hera tarafından özel olarak yetiştirilmiştir. Söylendiğine göre Hera, onu Amymone ırmağının kaynağındaki bataklık bölgesinin civardaki büyük bir çınarın altında besledi, yetiştirdi. Hydranın dokuz başı vardı, uyurken nefesi bile öldürücüydü. Herakles, Eurystheus'a bilgi vermeden, kardeşi İphikles ve yeğeni İolaos ile birlikte gidip bu canavarı Lerna bataklıklığında aradı. Sonunda canavarı, su kaynaklarıyla dolu bu geniş bataklık arazide, altında yuvasının bulunduğu bir tepenin üzerinde buldular. Canavar gelenleri görünce inine kaçarak saklanmaya çalıştı. Bunu gören Herakles onu hemen öldürebilmek için alevli oklar kullandı. İninden dışarıya çıkmaya zorlanan canavar, tıslayarak korkusuzca kendisine yaklaşan Herakles'in ayaklarına dokuz kafasıyla sırayla hamleler yapıyor, onu yere düşürmeye çalışıyordu. Herakles, alevli okların canavarın üstünden sekerek bir işe yaramadığını görünce, daha önce Hermes'in hediye ettiği kavisli bir kılıçla (harpe) kafaları tek tek kesmeye başladı. Kesilen kafaların yerine iki kafa birden çıktığını görünce, kestikten sonra İaolos'la birlikte ateşle eti dağlamayı düşündüler.Hera, büyüttüğü canavarın sonunu zorlaştırmak amacıyla Hydra’ya yardım için dev bir yengeç gönderdi. Yengeç kahramanın topuğunu ısırınca Herakles kızdı ve yengeci ezerek öldürdü. Bu yengeç, Herakles'in acı çekmesine sebep olduğu için Hera tarafından göklere çıkarılarak takımyıldızı yapıldı. Herakles, yengeci öldürdükten sonra tekrar Hydra’ya döndü ve kafaları kesmeye devam etti. Sonunda kafalar kesile kesile en ortadaki kafa hariç hepsi bitti. İphikles, yenileri çıkmasın diye kesik yerleri dağladı. Son kalan ortadaki kafa ölümsüzdü. Herakles buna rağmen kafayı kılıcıyla kesmeyi başardı. Kafa kesildiği halde, ölümsüz olduğundan canlıydı. Herakles, kafayı önce toprağa gömdü, sonra da üzerine de kocaman bir kaya yerleştirdi. Hydra'nın kesik yerlerinden akan kanlar orada irili ufaklı birikintiler oluşturmuştu. İphikles ile birlikte bu zehirli kanla oklarının ucunu zehirli hale getirmeyi düşündüler. Herakles, oklarının ucunu bu birikintileri oluşturmuş Hydra’nın zehirli kanına batırarak onları zehirli hale soktu. Bu oklar daha sonra pek çok yerde onun işine yarayacaktı (Philoktetes bu oklarla Paris'i öldürecek ve Truva'nın alınmasını sağlayacaktır). Herakles, Mykenai'ye döndüğünde Eurystheus, bu görevi başarısız sayar. Çünkü İphikles ve İaolos ona yardım etmiştir. Bu yüzden onu yeni bir işle sınamak istemiştir. Ama bundan böyle ikiz kardeşiyle yeğeni onunla birlikte gitmeyecektir. Bu işle Herakles’in on olan görev sayısı da on bir’e yükselmiştir (http://www.bluepoint.gen.tr, 2009).

Erymanthoslu Yaban Domuzunun Yakalanması: Herakles’e Ermanthe dağında bulunan bir yaban domuzunun yakalanması görevi verilir. Arcadie’nin güzel tarlalarını harap eden bu hayvanı yakalamak için Herakles her zaman olduğu gibi topuzunu ve oklarını yanına alarak yola çıkar. Ormanların her köşesini, mağaraları arar ve nihayet onu bulur. Yaban domuzu vahşi, hızlı ve kısa bacakları vardır. Bu domuz ölü değil canlı yakalanacaktır. Herakles domuzun peşinden bir sene boyunca koşar, karlı dağların tepelerine kadar süren bir kovalamadan sonra domuz kara saplanır ve kalır. Bitkin ve mecalsiz düşen hayvanı Herakles yakalayarak Eurystheus’a götürür . Bu vahşi yaratığı gören Eurystheus korkarak onu sağlam ve büyük bir teknenin altına kapattırır (Tollu, 1964).
Artemis'in Kutsal Geyiğinin Yakalanması: Kyreneia Geyiği’de denilen altın boynuzlu, bakır ayaklı bu geyik Artemis’e kutsalmış. Dolayısı ile onu öldürmekte yasakmış. Herakles hayvanı diri olarak yakalayabilmek için tam bir yıl izlemiş. Sonunda onu bir nehirden geçerken hafifçe yaralamış ve tutmuştur

Herakles geyiği götürürken Artemis’le karşılaşmıştır. Artemis geyiği yaraladığı için Herakles’e kızmıştır. Ancak Herakles açık yüreklilikle, geyiği Eurystheus’un emriyle yakaladığını kendisinin onun emrinde olduğunu suçlanması gereken birisi varsa Eurystheus olduğunu söylemiştir. Bunun üzerine Artemis durumu anlayışla karşılamıştır.

Stymphalos Kuşlarının Öldürülmesi: Arkadhia'da Stymphalos gölü kıyılarındaki ormanlarda yaşayan kuşlar, vaktiyle bir kurt istilasıyla kuzeydeki ülkelerinden kaçarak buraya sığınmışlardır. Burada Ares'in gözetiminde büyük miktarda üreyerek orman ve çevresi için büyük bir afet haline gelmişlerdi. Tarlalardaki ürünlere musallat olmuşlar, insanlara bile saldırmışlardır. Eurystheus, bu sebeple Herakles’e Stymphalianlar denen, gagaları ve pençeleri tunç, tüylerini ok gibi atabilen, insan etiyle beslen bu çok yırtıcı kuşların ortadan kaldırılmasını emreder. Bütün güçlük, kuşları sığındıkları sık ormanlık bölgeden çıkarabilmektir. Bunu sağlamak için Herakles, Athena'ya danışır. Demircilerin tanrısı Hephaistos, vaktiyle bronzdan yapılma, keskin bir ses çıkaran, Krotala ismindeki bu zilleri Athena'ya vermiştir. Athena bunları Herakles'e verir. Herakles bu zilleri çalarak kuşları korkutur. Sık ormandan dışarı uçarak kaçan kuşları oklarıyla birer birer haklar .Eurystheus, Herakles dönünce görevi saymamazlık yapamaz. Çünkü, kahramanın Athena'dan yardım aldığını bilmiyordur. Kovulan kuşlar ise Karadeniz'deki Ares'in adasına gelirler ve oraya yerleşirler. Yıllar sonra argonautlar altın pöstekiyi almak için Kolkhis'e giderken bu adaya uğrarlar ve kuşlar, onlara da saldırırlar.
Hippolyte'nin Kemerinin getirilmesi: Eurystheus Herakles’e, kızı Admete’nin istediği, amazon kraliçesi Hippolyte’nin kemerini getirmesini emreder. Altın zincirlerle süslü bu kemer Ares tarafından Amozonların kraliçesi Hipolite’ye kavmi üzerindeki iktidarını simgelemesi adına verilmiştir.

Amazonlar oldukça savaşçı ve de saldırgan bir kabiledir. Ayrıca kadınlardan oluşmaktadır.

Herakles Amozonlar’a vardığı zaman durumu Hippolyte’ye açıklamıştır. Kraliçe durumu anlayışla karşılayarak altın kemeri vermeyi kabul etmiştir. Hera bu durum karşısında sinirlenerek Amozon kılığına girmiş ve Herakles’in kraliçelerini öldüreceğini yayarak Amozonlar’ın ayaklanmasını sağlamıştır. Savaşçı kadınların Herakles’e saldırmaları üzerine Herakles aldatıldığını sanarak kraliçeyi öldürmüş ve Tryns’e yanında altın kemer olduğu halde geri dönmüştür . (Rosenberg, 2000).

Kral Augeias’ın Ahırının Temizlenmesi: Eurystheus Herakles’in onuruyla oynamak ister. Bu nedenle ondan Kral Augeias’ın otuz yıldır temizlenmeyen ahırlarını temizlemesini ister. Bu görev Herakles’i çok üzer ve durumu küçük bir hileyle düzeltmek ister. Augeias’a giderek ahırlarını bir günde temizleyebileceğini kendisi ile anlaşmak istediğini söyler. Kral eğer ahırlarını bir günde temizlerse kendisine krallığının yarısını vereceğini vaat eder. Herakles’in ahırları kürekle temizleyeceğini ve bunu asla yeterli zamanda başarabileceğine inanmaz.

Herakles ise mutludur. Çünkü ahırları bir amaç için temizlemektedir. Yanına şahit olarak kralın oğlunu da alır. İlk iş olarak ahırların duvarlarına delik açarak bu deliklerin istikametinde Alpheios ve Peneioas nehirlerinden derin çukurlar kazar. Nehir’in yatağına büyük kayalar atarak nehrin akışını bu kanallara yöneltir. Böylece sular ahırların içine girerek tüm pisliği dışarı çıkartır.
Fakat Kral sözünde durmaz. Herakles’e karşı saldırır. Kahramanın kardeşi İpikles’i de öldürür. Ancak daha sonra Herakles uygun zamanı kollayarak kral’a saldırır ve hem kral hem de oğullarını öldürür (Türkan, 1976).

Eurystheus Herakles’in Augeias’ın ahırlarını bir anlaşma karşılığında temizlediğini öğrenmiştir. Bu nedenle Lerna Ejderinin yok edilmesi görevinde olduğu gibi bu görevi de saymaz ve Herakles’in görevi on ikiye yükselmiş olur.

Girit Boğasının Öldürülmesi: Girit Boğasının kökeni hakkında iki efsane vardır. Bazılarına göre Zeus, Europe'yi çok beğenmiş ve Tyroya da Sidon kumsalında ona yaklaşabilmek için beyaz bir boğa kılığına girmiştir. Bu şekliyle kızın ayaklarının dibine yatınca, kız önce korkar sonra cesaretlenip hayvanı okşar ve sırtına biner.Boğa ayağa kalkıp denize koşmaya başlayınca Europe, çığlıklar atarak boynuzlara tutunmaktan başka bir şey yapamaz. Zeus yüzerek Europe'yi Girit'e getirir. Zeus orada Gortyna'da bir çınarın gölgesinde kızla birleşir. Zeus, bu aşkın anısına o ağacın yapraklarının hiç dökülmemesi ayrıcalığını tanır. Europe, Zeus'a 3 oğul verir (Sarpedon, Radamanthys ve Minos). Zeus da Europe'ye 3 armağan sunar (Europe'yi koruması için Hephaistos'a özel yaptırdığı Girit'teki dev robot Talos, avını hiçbir zaman kaçırmayan köpek Lailaps ve hedefinden hiç şaşmayan bir mızrak). Zeus daha sonra şekline girdiği boğayı takımyıldızları düzenleyerek burç yapar.

Bazılarına göre Herakles'in getirdiği boğa, Pasiphae'nin aşık olduğu hayvandır. Efsaneye göre Zeus'un oğlu Minos, Girit tahtı üzerindeki hakkını kanıtlayan bir işaret istemektedir. Bunun için Minos, Poseidon'a bir adak adayarak denizden bir boğa çıkarmasını istemiştir. Hatta Poseidon denizden ne gönderirse göndersin onu kurban edeceğini de söylemiştir. Amacı gönderilen canlıyı Poseidon'a keserek kurban etmektir. Poseidon, Minos'un bu ricasını yerine getirmiştir ve Minos'u sınamak üzere çok gösterişli dev bir boğa yollamıştır. Ancak Minos, boğanın güzelliğine kapılarak onu kurban etmekten vazgeçmiş ve sürülerine katmayı tercih etmiştir. Minos, Poseidon'a başka bir boğa kurban edince, sözünde durmayan Minos'a ceza olsun diye, Poseidon bu kocaman boğayı delirtmiştir. İlave olarak Poseidon, Minos'un karısı Pasiphae'yi deli boğaya aşık etmiştir (Helios'un, Aphodite ile Ares arasında olan gizli aşkını Hephaistos'a ihbar ederek, bu ikisinin yataktayken Olympos tanrılarının tamamı tarafından basılıp, Aphodite'nin rezil olması sonucu kadından intikam için bu sapık aşkın kadına verildiği de söylenir). Minos'un eşi Pasiphae, boğa ile çiftleşmek için dayanılmaz bir ihtiras duymuş ve bu sıkıntısını hünerli Daidolos'a söylemiştir.Daidolos onun için tahtadan bir düve (doğurmamış genç inek) maketi yapmıştır. Bu maket o kadar gerçekçi olmuştur ki boğanın ilgisini çekmiştir. Pasiphae maketin içine girmiş ve çiftleşme böylece gerçekleşebilmiştir. Pasiphae, bu birleşmeden hamile kalmış ve yarı insan yarı boğa bir varlık olan meşhur Minotauros boğası meydana gelmiştir. İleride sanatçı Daidalos bu canavarı binlerce dehlizden oluşan karışık bir yapı olan Girit'teki labirente (Labyrinthos) koyacak, büyük kahraman Theseus da bu iri boğayı aynı labirentte öldürülecektir. Poseidon'un delirttiği ve Minotauros'un babası olan boğa ise,Pasiphae'yle çiftleşmesinden sonra, Girit adasının altını üstüne getirmeye devam eder. Eurystheus, Girit'i mahveden bu azgın boğayı canlı olarak tutup getirmesi görevini Herakles'e vermiştir.

Herakles Girit'e gidip Minos'tan yardım ve izin ister. Minos yardıma yanaşmaz ama tek başına yakalamasına ses çıkarmaz. Herakles çıldırmış durumdaki boğayı bir yerde sıkıştırıp elleriyle yakalar ve onunla birlikte Mykenai'ye döner .Hayvanı Eurystheus'a verir. Eurystheus, bu hayvanı Herakles'ten nefret eden Hera'ya adamak ister. Hera, adına sunulan bu kurbanı kabul etmez. Hera'nın kendisine sunulacak olan bu boğayı reddetmesinin sebebi, boğayı yakalayanın Herakles'in işi olmasıdır. Herakles'in boğayı yakalayarak elde ettiği ün ve zaferin kendi adıyla anılmasını istememiştir. Bunun üzerine Eurystheus ne yapacağını bilemez ve deli boğayı serbest bıraktırır. Boğa serbest kalınca kudurmuş gibi kaçar, Argolis'i katedip Korinthos'tan geçer ve Attike'ye ulaşır. Burada meşhur Marathon ovasına yerleşir ve etrafa büyük zarar vermeye, insanları öldürmeye, kargaşaya sebep olmaya başlar. Herakles'i kendine örnek alan Theseus, boğayı bir sefer tertipleyerek, Daidalos'un yaptığı labirentte yakalar ve zincire vurur. Onu Delphinios'a (Delphi’deki Apollon Tapınağı)’na götürerek tapınakta Apollon'a kurban olarak sunar. Sonradan yunanlı sanatçılar onun tapınakta bu boğayı kestiği an ile ilgili görsel çok güzel çalışmalar yapmışlardır (www. Bluepoint.gen.tr., 2009).

Diomedes'in Kısraklarının Yakalanması: Ares’in oğlu Diomedes Trakya’da vahşi bir kavmin hükümdarıdır. Ağzından ateş ve alev saçan, insan etiyle beslenen atları vardır. Memleketine yaklaşan yabancıları bu atlara yem olarak vermektedir. Herakles Eurystheus’un emri ile birkaç arkadaşını da alarak Trakya’ya gider. Kısrakları yakalayarak, Diomedes’i de önlerine atarak yedirir . (Tollu, 1964).


Atlar kendilerini insan eti yemek üzere eğiten adamın etini yiyince Herakles’in denetimine girdiler. Herakles onları önüne katarak Eurystheus’un sarayına getirdi. Eurystheus’da onları serbest bıraktı. Atlar Olympos Dağı’na tırmandılar ve orada vahşi hayvanlar tarafından yok edildiler (Rosenberg, 2000).


Geryoneus'un Sığırlarının Getirilmesi: Eurystheus, Herakles’ten Geryoneus’un sığırlarını yakalayarak getirmesini istedi.

Okeanos ırmağı’nın bir adasında yaşayan Geryoneus, belden yukarı üç insan gövdesi taşıyan bir devdir. Bir çobanla Orthos adında iki başlı bir köpeğin beklediği, kızıl tüylü hayvanlardan oluşan sürüleri vardır. Herakles, Geryoneus’a varabilmek için Cebelitarık boğazını geçer. Oraya, sonradan Herakles Sütunları adı verilen iki sütun diker. Güneşin kızgın ışınlarından rahatsız olduğu için, Helios’u oklarıyla tehdit eder, fakat Helios’u dinleyerek bu işten vazgeçer. Helios’ta buna karşılık Herakles’e altın bir kadeh verir. Okeanos Irmağını geçmekte güçlük çeken kahraman, bu kadehle (Sandal), Geryoneus’un kaldığı adaya varır. Çoban ve köpeği sopayla öldürür. Sürüleri kurtarmak için koşan Geryoneus, Herakles’in oklarına hedef olur ve oracıkta ölür. Sürülerle birlikte dönüş yolculuğuna başlayan Herakles, altın kadehi Helios’a geri verir. İtalya’dan geçerken sığırlardan birisi Messina Boğazını yüzerek geçip Sicilya’ya kaçar. Kral Eryks, hayvanı kendi sürüsüne katarak saklar. Herakles hayvanın izini bulur ve kraldan zorla alır. Bu esnada kral ölür. Herakles yine İtalya’da Tiber Nehri’nin kıyısında çayırlık bir yerde dinlenirken, Casus adında, ağzından ateş saçan üç başlı bir dev, sürülerden bir bölüğünü aşırıp, Aventinus Tepesi’nde, kaldığı mağaraya götürür. İzi belli olmasın diye de hayvanları geri geri yürütür. Herakles uyanınca işin farkına varır. Ya hayvanların birinin böğürmesini duyması, ya da Casus’un kız kardeşinin onu ele vermesi üzerine hırsız devi mağara da kıstırarak öldürür (Cömert, 2006).



Altın Elmaların Toplanması: Zeus ile Hera evlendikleri zaman Gaia (Yer) onlara altından elmalar veren bir ağaç hediye etmiştir. Bu ağacın meyvelerinden yiyen ölümsüz olmaktadır. Hera bu elmaları o kadar beğenir ki, yemeye kıyamadığı meyveleri veren ağacı Kuzey Afrika'daki Atlas dağlarının bir yamacındaki bahçesine diker. Dünya'yı omuzlarında taşıyan dev Atlas, bu bahçeye yakın bir yerde bulunmaktadır. Ağacın bekçiliğini de Typhon ve Ekhidna'dan doğma yüz kollu ve kafalı bir ejder olan Ladon'un gözetimine bırakır.

Eurystheus, Herakles'e verdiği tüm görevlerin başarılmasından sinir olmuştur. Ona kimsenin cüret edemeyeceği bir görev vermeyi düşünür ve Hesperidlerin bahçesindeki altın elmaları ister. Herakles’in ise Hera'ya ait olan bahçedeki bu ağacın nerede olduğu konusunda hiçbir fikri yoktur. Bu amaçla Makedonya üzerinden Kuzey'e doğru yola çıkar. Yolda başından birçok macera geçer.

Herakles yoluna devam ederken İllyria'ya, Eridnos kıyılarına kadar gider. Burada Themis ile Zeus'un kızları olan ve bir mağarada yaşayan nymphalara (perilere) rastlar. Nympha'lara amacını söyler ve onları sorgular. Nympha'lar aradığı yer hakkında bilgiyi ona ancak deniz tanrısı Nereus'un cevap verebileceğini söylerler. İçlerinde Akhilleus'un annesi Thetis'in de bulunduğu 50 deniz perisinin babası olan Nereus'un uyuduğu bir sırada nymphalar Herakles'i ona götürürler. Nympha'lar ihtiyar Nereus'un şekilden şekile girme özelliğinden bahsettiklerinden Herakles, Nereus'u sıkıca bağlar ve onu sorgular. Nereus, sorulara cevap vermemek için şekilden şekile girse de bağlı durumda olduğundan kaçamaz ve sonunda konuşmak zorunda kalır. Herakles, Nereus'u serbest bırakma karşılığında bahçenin yerini öğrenir. Altın meyve veren ağacın bulunduğu bahçe, meğerse Geryoneus'un sığırları için gittiği Kuzey Afrika'daki Atlas Dağları'nın bir yamacındadır (www. Bluepoint.gen.tr., 2009).

Eridanos kıyılarından hareketle Libya'ya (Kuzey Afrika) varır. Mısır’ı boydan boya geçer. Herakles yoluna devam ederek Nil'e rastlar. Nil vadisinden yukarıya çıkarken Tithonos'un oğlu Emathion'la karşılaşır. Emathion, Eos (Şafak) ile Tithonos'un oğlu olup Memnon'un kardeşlerinden birisidiri. Emathion, Herakles'e saldırınca kahraman onu öldürür ve krallığını da Memnon'a verir. Kuzey Afrika'daki Dış Deniz'e ulaşır. Güneş'in Kupasını kullanarak Kafkas dağının karşı eteklerine ulaşır. Kafkas dağına çıkarak, Zeus tarafından dağa çivilenmiş ve yine Zeus’un kartalı tarafından ciğerleri parçalanan Prometheus'la karşılaşır ve kartalı oku ile öldürerek Prometheus’u kurtarır. Prometheus’da karşılık olarak Herakles’e altın elmaları nasıl alabileceğinin sırrını verir. Buna göre altın elmaları sadece Gök kubbeyi sırtında taşıyan Atlas toplayabilmektedir (Rosenberg, 2000).

Herakles gidip Atlas'ı bulur. O’na Hesperidlerin bahçesinden 3 elma toplayıp getirmesini, bu süre boyunca semayı taşıyabileceğini söyler. Atlas öneriyi kabul eder ve yükünü Herakles'e devrederek bahçeye girer. Atlas, ağacı bekleyen Hera'nın ejderi Ladon'u uyutur ve elmaları getirir. Ancak Heraklesin sırtından yükünü geri almaya yanaşmaz. Elmaları da Eurystheus’a kendisinin götüreceğini söyler. Herakles, düştüğü durumdan kurtulmak için hızlıca düşünür ve bir hile yapmaya karar verir. Atlas'a ‘omuzum acıyor, araya bir yastık koymam gerek, yükü taşımaya devam edeceğim fakat sen şimdi bu yükü geçici olarak al, ben bir yastık bulup geleyim’ der. Atlas, hiçbir şeyden kuşkulanmadan elmaları yere bırakır ve yükü tekrar omuzlarına alır. Herakles ise elmaları Nemea arslanı’nın postuna sarar ve koşarak kaçar. Herakles altın elmaları getirip Eurystheus'a verir.Eurystheus ise bu altın elmaları ne yapacağını bilemediğinden onları Herakles'e geri verir. Herakles’de altın elmaları Athena'ya sunar.

Kerberos (Çok Başlı Köpek)'un Getirilmesi: On ikinci ve son görev olarak Eurystheus Herakles’e, Yer altı Dünyası’na gidip, Hades’in korkunç krallığının girişini koruyan üç başlı canavar köpek Kerberos’u getirmesini emreder. Bu görevinde Herakles’e, ölülerin gölgelerini (ruh) Yer altı Dünyası’na götüren, yol bulucu Hermes eşlik eder.

Alevli nehirleri ve çamur sellerini geçen Herakles nihayetinde ölüler ülkesinin efendisi Tanrı Hades’in huzuruna çıkar ve durumu izah eder. Cehennem tanrısı Hades Herakles’in isteğini kabul etmekle beraber, bu korkunç hayvana karşı silah kullanmadan, onu elde etmesi şartını koşar. Üç başlı olan bu köpeğin alevli gövdesinin kuyruğu bir yılandır. Sert ve gürültülü sesi ona yaklaşanları titretmektedir. Herakles silahsız olarak, zırh yerine aslan postuna bürünmüş olduğu halde köpeğe yaklaşır ve üç başın ayrıldığı noktadan boynunu sıkıca yakalar. Köpek onunla gelmek zorunda kalır. Herekles bu azgın köpeği bağlayarak cehennemden çıkarır ve efendisi Eurystheus’a götürür .Ancak köpekten son derece korkan kral derhal emir vererek Kerberos’u tekrar cehennemin karanlığına yollar (Tollu, 1964).

Herakles’in Eurystheus’un emri altında gerçekleştirdiği on iki iş, on iki çetin macera böylece son bulur.
__________________
TUALİM.NET
Renklerin Dansı isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
görevi, herakles’in 12 görevi, herakles’in on iki görevi, herakles’in, heraklesin 12 görevi, heraklesin on iki görevi, İki


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Yunan Mitolojisinde Herakles - Herakles Kimdir - Yunan Mitolojisi Herakles Kimdir Gökkuşağı Mitoloji / Mitoloji Tarihi / Mitolojik Kahramanlar ve Karakterler 1 01.11.17 00:09
Heraklesin 12 Görevi Nedir - Herakles'in Oniki Görevi Nedir - Herakles 12 Görevi Gökkuşağı Mitoloji / Mitoloji Tarihi / Mitolojik Kahramanlar ve Karakterler 1 01.11.17 00:08
Herkül'ün Onuncu Görevi - Herkülün 10. Görevi Nedir Gökkuşağı Mitoloji / Mitoloji Tarihi / Mitolojik Kahramanlar ve Karakterler 0 31.10.12 14:56
Herakles'in Onbirinci Görevi - Heraklesin 11. Görevi Nedir Gökkuşağı Mitoloji / Mitoloji Tarihi / Mitolojik Kahramanlar ve Karakterler 0 31.10.12 02:45
Herakles'in Onikinci Görevi - Heraklesin 12. Görevi Nedir Gökkuşağı Mitoloji / Mitoloji Tarihi / Mitolojik Kahramanlar ve Karakterler 0 30.10.12 22:47


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 04:39.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0 RC 2
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.