Tualim.net
>
Plastik Sanatlar
>
Geleneksel El Sanatları
>
Çinicilik ve Mozaik Sanatı
Türk Çini Sanatının Tarihçesi
Nickiniz
Beni hatırla
Şifreniz
Kayıt ol
Yardım
Topluluk
Ajanda
Sosyal Linkler
Üye Listesi
Seçilene git...
Türk Çini Sanatının Tarihçesi
Çinicilik ve Mozaik Sanatı
kategorisinde açılmış olan
Türk Çini Sanatının Tarihçesi
konusu , ...
Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Türk Çini Sanatının Tarihçesi
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
Görüntülenme Sayısı
2778
LinkBack
Seçenekler
Stil
24.03.09, 15:01
#
1
Kullanıcı Profili
Tualim
YÖNETİCİ
Tualim.Net
Tualim
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Feb 2009
Üye No: 2
Mesajlar: 1.665
Konular: 1221
Bulunduğu yer: İstanbul
Türk Çini Sanatının Tarihçesi
TÜRK ÇiNi SANATININ KISA TARiHÇESi
İlk müslüman Türk Devletini kuran Karahanlılar dönemine ait yapılarda görülmeye başlayan çini süsleme geleneği, Türk Çini Sanatının bin yılı aşkın bir geçmişe sahip olduğunu göstermektedir.
Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları tarafından çini süslemeleri devam ettirilmiş, Selçuklular, egemenlikleri altına aldıkları yerlerde inşa ettikleri pek çok cami, medrese, kervansaray, saray, türbe ve benzeri eserleri çinilerle bezemişlerdir.
Anadolu Selçuklu Devletinin dağılmasından sonra, çini geleneğini sürdürme çabası, Anadolu’da kurulan Beyliklere düşmüş ve nihayet Osmanlı Devletinin kuruluşuyla yeni bir dönem başlamıştır. Beylikler devrine ait önemli eserler İstanbul‘da Çinili Köşk Müzesinde ve Berlin Devlet Müzesinde bulunmaktadır.
“ilk Osmanlı Dönemi” olarak adlandırılan döneme ait çiniler, İznik Yeşil Cami minaresinde(1390), Bursa Yeşil Cami ve Türbesinde (1421), Bursa Muradiye Camiinde (1426), Edirne Muradiye Camiinde (1433), İstanbul Mahmut Paşa Türbesinde (1463), Çinili Köşk’te (1472), ve Edirne’de Şah Melek Paşa Camilerinde görülmektedir. Bunlar genellikle mozaik veya sırlı boya tekniği ile üretilmiş çinilerdir. Bu dönemlerde, lacivert, mavi, türkuvaz, siyah, sarı gibi renkler ve rumi, kufi yazı, geometrik şekiller ve bitkisel kökenli stilize edilmiş motifler kullanılmıştır.
Takip eden dönem, bir geçiş dönemi olarak adlandırılabilir. Fatih Devrinin Nakkaşbaşısı Baba Nakkas, kullanma seramiklerinin gelişiminde büyük rol oynamıştır. Yavuz Sultan Selim zamanında sınırları genişleyen devletiin diğer bölgelerinden İstanbul’a getirilen sanatçılar da bu sanata önemli katkılar sağlamıştır. İstanbul’da Yavuz Sultan Selim Camii ve Türbesi (1522), Şehzadeler Türbesi (1525), Haseki Medresesi (1539), Şehzade Mehmet Türbesi (1543), Topkapı’da Kara Ahmet Paşa Camii (1551), gibi mimari eserlerde kullanılan çiniler bu dönemin eserleridir. Sırlı boya tekniği ile üretilmiş olan bu çinilerde; Rumiler, bulutlar, hatai tarzında bitkisel kökenli motifler, fıstık yeşili, sarı, mavi, türkuvaz, lacivert ve kiremidi renkler kullanılmıştır. Sarı renk, üzerine altın varak yapıştırılmak üzere astar olarak düşünülmüştür.
Bu dönemde gerek kalite ve gerekse desen üretiminde değişme ve gelişmeler olmuştur. Türkler, mozaik ve kuru kenarlar tekniklerini terk etmiş, sır altı boya ve sır tekniğini geliştirmiştir. Bunun yanı sıra saray nakışhanesinde yeni motifler geliştirilmeye ve üretilmeye başlanmıştır. Önce İran’lı bir ressam olan ve Sahkulu diye anılan Veli Can, Saray Başnakkaşlığına getirilmiş ve Saz Yolu desenler üretmeye başlamıştır. İri yapraklarla beraber zümrüdü anka kuşlarını, güvercin ve papağanları, geyik ve tavşanları, horozları vs. hayvani motifleri çinilerde kullanmaya başlamıştır. Onu takiben öğrencisi ve saray nakkaşbaşı olan Karamemi de, selvi ve bahar ağaçlarını, asmaları, lale, gül, sümbül, Manisa lalesi, susen çiçeği, kantaron çiçeği, zambak, zerrin çiçeği, karanfil çiçeği ve bunların goncalarını süslemede pek az miktarda sadeleştirerek kullanmaya başlamış ve yeniden kullanılmaya başlanan, kırmızı, yaprak yeşili, mavi, lacivert, türkuvaz ve ağaç gövdelerindeki kahverenkleriyle İznik çinilerinde bir bahar devri yaşanmıştır.
“Klasik Devir” denilen bu dönem, Silivrikapı’daki İbrahim Paşa Camiinin (1551) yapımı ile başlar. Bu gelişmenin bir diğer önemli nedeni de Mimar Sinan dönemi olması ve onun yaptığı pek çok yapıda çiniye büyük bir önem vermesidir. Nitekim, o dönemin eserlerini sıralamak bu önemin derecesini de gösterir. Süleymaniye (1560), Sultanahmet’de Sokullu Mehmet Paşa (1571), Kasımpaşa’da Piyale Paşa (1573), Eminönü‘de Rüstempaşa (1560) Camileri, Topkapı Sarayında Altınyol panoları, III.Murat Kasrı, II. Selim ve III. Murat Türbeleri , Tophane’de Kılıçali Paşa (1580), Üsküdar’da Toptaşında Eski Valide (1583), Fatih, Çarşamba ve Karagümrük dolaylarındaki Mehmet Ağa, Ramazan Efendi, Edirne Selimiye Camileri ve İstanbul’da Topkapı‘daki Takkeci İbrahim Ağa ve Kanuni’nin eşi Hürrem Sultan’ın türbeleri dönemin en seçme çinileriyle süslenmiş anıtsal yapılardır.
İnşaat faaliyetlerinin azalması, zamanın enflasyonu olarak tarif edilen akçenin değerinin düşürülmesi, İznik’de çıkan bir yangının üretim alanlarında yaptığı tahribat gibi nedenlerle, çininin kalitesinde ve desenlerde bazı zayıflamalar olmuş, teknik kalite düşüklükleriyle beraber renklerdeki solmalar ve zaman içinde başta kırmızı renk olmak üzere bazı renklerin kaybolmalarına rağmen üretim devam etmiştir. Sultan Ahmet Camii (1616), Topkapı Sarayında Bağdat ve Revan Köşkleri, Üsküdar’da Çinili Cami, Eminönü’de Hatice Turhan Sultan Türbesi (1682), yine Eminönü’de Yeni Cami (1663) bu dönemde yapılmış ve çinilerle bezenmiş başlıca yapıtlardır.
İznik’de bir taraftan duvar çiniciliği devam ederken, diğer taraftan da kullanma seramiği (evani türü) üretimi devam etmiştir. O dönemde İznik’de üretilmiş kullanma seramikleri açısından Türkiye’deki müzeler çok yetersiz kalmaktadır. Pek çok batı ülkesinde, hatta Amerika müzelerinde çok zengin Türk evani koleksiyonları bulunmaktadır.
İznik üretim merkezi faaliyetini 17.yy. sonlarına doğru tamamen durdurmuş ve çinicilik Kütahya’ya kaymıştır. Lale Devri diye anılan dönemde, İznik çini sanatı yeniden canlandırılmaya çalışılsa da çabalar uzun ömürlü olamamıştır. Bu dönemde üretilmiş duvar çinileri arasında Silivrikapı, Kocamustafapaşa ekseni üzerindeki, Hekimoğlu Ali Paşa, Üsküdar’da Kaptan Paşa, Kandilli’de I.Mahmut Camiileri, Balat’ta Ferruh Kethüda Camileri, Ayasofya’da III. Ahmet Çeşmesi ve Eyüp Sultan’da bir çeşme yer almaktadır.
II. Abdülhamit zamanında Almanya’dan getirilen makineler, malzeme ve ustalarla Yıldız Sarayı’nda kurulan fabrikada, porselen üretimi yanısıra tamir ihtiyaçları sağlanmaya çalışılmış, İkinci Meşrutiyetin ilanı ve padişahın tahttan indirilmesi ve savaş felaketleri nedeniyle çini üretimi tamamen durmuştur.
Bugün, arkasında bilgi ve belge bırakmadan tamamen yok olan İznik Çini Sanatı geleneksel yöntemlerle aslına uygun olarak Anikya Iznik Çini tarafından yeniden üretilmektedir.
Anikya özel tasarımlarıyla, tarihte duvar çinisi ve evani olarak kullanılan İznik çinilerine yeni kullanım alanları yaratarak Türk Çini Sanatına üçüncü bir boyut kazandırmakta ve İznik Çinilerini çağdaş yaşama yeniden kazandırmaktadır.
ÇİNİ SANATI ÖRNEKLERİ
__________________
T
U
A
L
İ
M
Bookmarks
Google
Etiketler
Çini
,
sanatının
,
tarihçesi
,
türk
«
önceki Konu
|
sonraki Konu
»
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor.
(0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
Seçenekler
Yazdırılabilir şekli göster
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Stil
Normal
Hybrid-Şeklinde gösterime geç
Ağaç şeklinde gösterime geç
Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz
Yok
Cevap Yazma Yetkiniz
Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz
Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz
Yok
BB code
is
Açık
Smileler
Açık
[IMG]
Kodları
Açık
HTML-Kodu
Kapalı
Trackbacks
are
Açık
Pingbacks
are
Açık
Refbacks
are
Açık
Forum Rules
Benzer Konular
Konu
Konuyu Başlatan
Forum
Cevaplar
Son Mesaj
Zeugma'nın Kronolojik Tarihçesi - Zeugmanın Kronolojik Tarihçesi Nedir
Gökkuşağı
Mitoloji / Mitoloji Tarihi / Mitolojik Kahramanlar ve Karakterler
0
24.11.12
04:03
Hat Sanatının Sedef Metale İşlenmesi
Tualim
Hat ve Tezhip Sanatı
0
09.09.10
03:35
Karikatür Sanatının Doğası Üzerine
TUAL
Karikatür
0
29.08.10
00:27
Türk Minyatür Sanatının Tarihi Gelişimi
Tualim
Minyatür Sanatı
0
26.03.09
12:55
Hat Sanatının Tekniği
Tualim
Hat ve Tezhip Sanatı
0
24.03.09
14:57
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman:
06:44
.
Bize Yazin
-
Tualim.Net
-
Arşiv
-
Yukarı git
Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0 RC 2
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
LinkBack
LinkBack URL
About LinkBacks
Bookmark & Share
Digg this Thread!
Add Thread to del.icio.us
Bookmark in Technorati
Tweet this thread
Share on Facebook
Spurl this Thread!