Hayati Misman'in özgünbaskilari
HAYATİ MİSMAN'IN ÖZGÜNBASKILARI
Her sanatçı kendi doğasına en uygun düşen teknik ve gereçlerin olanaklarıyla kendini en rahat biçimde dışavurabilir. Yaratıcı güçlerini harekete geçirebilecek ve kendi iç dünyasına uygun yöntem ve teknikleri bulamayanların özgün bir dil geliştirmeleri de zordur. Bu nedenle teknik sorunun sanatsal biçimin belirlenmesinde önemli bir etken olduğu da savunulmaktadır. Ülkemizdeki özgünbaskı sanatçıları arasında metal gravürün tüm olanaklarını ustaca kullanarak gravür baskının inceliklerini özümleyenlerin arasında sayılması gerekenlerden biri de kuşkusuz Hayati Misman'dır. Bu daldaki başarısını gerek ülkemizde gerekse yurtdışında aldığı ödüllerle süsleyen sanatçı kendini yeterince kanıtlamıştır. Hayati Misman'ın gravürlerine bakarken, onun önceki dönemine ait kompozisyonlarında yer alan kadın, kuş gibi figürlerine takılarak, geçmişteki yaşantılarıyla ilgili olarak bilinç altına itelenmiş motiflerin dramatik öyküsüne ilişkin fal açmak istemiyorum. Kuşkusuz her sanatçı psişik yaşanmışlıkların ya da yaşanamamışlıkların etkisindedir ve bu etkinin yapıtlarına yansıması da doğaldır. Kadın figürlerinin Hayati'nin resimlerinde ana motif ya da tema olarak vurgulanması buruk bir ana imajının onun bilinç altında yer etmişliğinin göstergesi olarak değerlendirilse de bu figürler biçimsellikten öteye bir anlam taşımamaktadırlar. Bunlar daha çok bir iç yaşantının dışavurumu destekleyen ekspresif ögelerin yardımına başvurma olarak görülebilir. Pür plastik ögeleri kavramakta güçlük çeken ve zaten öyküsel olana yatkın izleyici, allegorik çağrışımlar yapan kadın, güvercin gibi biçimlere sarılarak resme bir giriş olanağı bulmakta ve sonuçta kolayca yapıtı öyküleştirme ucuzluğuna düşmektedir. Böylece yapıtların öyküsüne takılan izleyici sanatın temel ögeleri olan plastik değerleri gözden kaçırmaktadır. Bu resimlerde aranması gereken figüre dayalı nesnel gerçek değil, plastik olanın arayışına yönelik özdür. Amaç ileti (mesaj) değil, içsel gerilime en uygun estetik düzenin konumunu yakalamaktır. Her sanatçı başlangıçta gerek nesnel olmak adına gerekse doğasal olanın estetik çekiciliğine kendini kaptırarak bilinçli ya da bilinçsiz bir biçimde izleyicisiyle uzlaşma yolunu seçebilmektedir. Ancak sanatçı izleyicisi tarafından kabul gördükçe, yavaş yavaş kazandığı özgüvenden güç alarak korkusuzca pür plastik değerlere önem vermeye başlar. Hayati'nin anıtsal boyuttaki boyuttaki resimlerinde öncesi anlatımcılığın yerine pür plastik değerlerin yerleştiğini görebiliyoruz. Önceleri durağan bir dengede birleşen komposizyonlarla yetinen sanatçı son resimlerinde dinamik biçim ilişkilerine dayanan çoşku dolu bir gerilim yaşatmaktadır izleyiciye. Koyu-açık zıtlıklar ve yalınlaşmış biçimlerle oynama eğilimi onu artık tümüyle pür plastik değerlerin ilgilendirdiğinin bir kanıtı olarak kabul edilmelidir. Biçimlerle korkusuzca oynama rahatlığına ulaşmış bir sanatçının plastik ilişkilerdeki kendilindenliği yakalayabilmiş olması varılan düzeyin önemli bir göstergesidir. Bu da etkilerden kopmuş, kafa tutan özgür bir tavrın getirdiği sonuçtur. Uzlaşma yerine gerilim yaratmayı yeğleyen Hayati'nin son yapıtlarındaki anıtsal etkiye ulaşmış olması anlık bir değişimin değil uzun süreli ve yorucu bir emeğin sonucunda elde ettiği iyice özümlenmiş bir birikimğin ürünüdür.
Teknik özellikleri gereği bir çok işlem, yoğun bir dikkat ve özen gerektirengravür baskıda sanatçının heyecanını yitirmesi tehlikesi de sözkonusu olabilmektedir. Bu da, çalışmanın tazeliğini, yaratıcı çoşkunun izlerini yitirerek "el işi" karakterine bürünmesi sonucunu doğurabilir. Hayati'nin baskılarının belki en önemli özelliklerinden biri de anlık çoşkuların ürünleriymiş gibi taptaze bir etkiye sahişp olmalarıdır. Uzun süren teknik işlemlere karşın diri gravür baskılar kotarabilmek, sanatsal bilinçle birlikte işin zanaat yanının da kusursuz olarak üstesinden gelebilmekle açıklanabilir ancak. Süreç olarak titiz bir işlem ve yavaş bir tempo gerektiren bu teknikle kuruluğa düşmeden büyük boyutta işler çıkarabilmek ancak usta sanatçıların harcıdır.
Gravür tekniği doğası gereği raslantısal tadlara da olanak verebilmektedir. Ancak raslantı sonucu elde edilen etkiler yetersiz öğelerle bir arada bulununca hiçbir anlam taşımazlar. Plastik sanatların her dalında olduğu gibi özgünbaskıda da tekniğe bağımlı raslantılar sanatçının denetiminde plastik anlam kazanabilirler. Metal gravür tekniğinin inceliklerini iyice sindirmiş olan Hayati'nin çalışmalarında herşeyin kendi denetimi altında yerini bulduğu tartışma götürmez. Gerektiğinde raslantısal olarak ortaya çıkan değerleri de en etkili biçimde kullanabilmektedir. Zaten sanatçı raslantılara rastlamasını bilen kişi değil midir?
__________________
TUALİM
|