![]() |
Gittin
GİTTİN
Buradan bir nice acıyla, özlemle gittin, Sonra yalvardın yakardın amma Eline düşmüştün bir kere kaderin, Ne fayda sevgili, ne fayda. Her yanda çareler aradın kendine, Olmadık şeyler yaptın her yanda. Bulamadın bir çare, sonunda gittin, Ne fayda sevgili, ne fayda. Kucağın güllerle doluydu senin, Ayın öndördü bir yüzün vardı . Kopup halkasından dostlar meclisinin, O aşağılık, o bayağı yere sen, O karıncaların, yılanların yanına Ne oldu, nasıl oldu da gittin? Nerde hani o cânım sözlerin şimdi? Nerde hani o sırları çözen akıl? Nerde hani gül bahçesine giden ayak? Elimizi tutan el nerde hani? Hoştun, güzeldin, eşin yoktu senin, İnsanları hemen elde ederdin. Ama kalktın çıktın bir uzun yolculuğa, İnsanları yiyen toprağa gittin. Ağlaya inleye sen gittin ama, Gökler de arkandan durmadı ağladı. Parça parça etti yüzünü ay. Gönlüm arkandan kan bağladı. Şimdi ne edeyim, kime sorayım seni? İyi insanlar arasında mısın orda? Yani dostlar meclisinde mi? Yoksa bir kenarda boynun bükük mü kaldın? Öyle bir yere gittin ki bu sefer, İzinin tozu bile belli değil. Ne kadar da kanlıymış gittiğin yol! Mevlana Celaleddin Rumi |
Gölge kesil
GÖLGE KESİL
İşte meyhane güzeli geldi, Bizi alacak, eve götürecek. İşte geldi baharlar içinde, Geldi yüzümüz gülsün diye, İçimiz açılsın, ışısın diye, Olalım diye genç ve taze. İşte dağarcığını açtı İşte belini sıktı. İşte yayını kurdu. İşte okunu yastı. İşte yolumuzu vuracak. İşte bizi yemek, yutmak için, Bin dereden su getirecek, Bir nice düzenler kuracak. Ama durma gene yürü sen, Gölge kesil onun içinde boyuna. Önünde ardında koş yuvarlan. Sonunda taze bir fidan gibi Kökümüzden söküp çıkaracaksa da bizi aldırma. Mermer bir yürek varsa sende dostum, dayan! Gene geldi işte gene geldi. İşte o uzun ömür geldi. Sultanların şahı geldi. Gizli hazine geldi. Cihanın canı geldi. İşte güneş koç burcuna geldi, Gülen yüzümüzü görmek için Yaradılış ağacının üstünde. Mevlana Celaleddin Rumi |
Güneşe kulum ben
GÜNEŞE KULUM BEN
Mademki ben güneşe kulum, Güneşten söz açmalıyım size. Mademki gece değilim ben, Mademki karanlığa tapmıyorum, Düşten dem vurmak nafile. Mademki tıpkı güneşe benziyorum, Elimi eteğimi çekmeliyim üzerinden Ferah, mâmur olan yerin. Mademki tıpkı güneşe benziyorum, Doğmalıyım ortasında harabelerin. Gerçi bugün bir kuru elmayım, Ama değerim ağacımdan çok. Gerçi sarhoşum, yıkılmışım ama Doğru lâf etmedeyim, Erkekçe konuşmadayım. Benim gönlümün kokusu Yöresindeki topraktan gelir. Ben o topraktan utanırım da Nedense bir tek söz söyleyemem Suya dair. Güzel yüzünden kaldır perdeni, Böyle konuşmayı yakıştırma bana. Taş gibi kaskatıysa senin kalbin, Bak benim kalbim yanmış, ateş haline gelmiş. Bir iyilik eder, şişeyi alırsan eline, Bir de bakacaksın ki kadehle şarap bende dile gelmiş. Mevlana Celaleddin Rumi |
Halimiz tamam
HALİMİZ TAMAM
Tekmil medreseler, minareler bir gün yıkılmayacaksa, İman küfür olmayacaksa bir gün, Küfür bir gün imanın yerine geçmeyecekse, İşte o zaman halimiz tamam. Bir daha ne kalenderliğin yolu yordamı bulunur, Ne dünyamıza layık bir adam. Mevlana Celaleddin Rumi |
Hangisiyim ben
HANGİSİYİM BEN
Şu insanlardan hangisi ben'im? Hele sen şu kavgayı, gürültüyü dinle, Ağzıma, sözüme kulak asma. Hem sen beni elden çıktı bil. Yoluma kadeh madeh koyayım da deme. Önüme ne çıkarsa tuzla buz ederim. Hem ben tıpatıp sana benzerim. Ağlarsan ağlarım, Gülersen gülerim. Asıl sen vardın ortada, Ben senin elinde bir ayna. Sen yeşillikte bir ağaç, Ben senin gölgen. Ben senin gôlgen olduktan sonra Hemen gider kendime bir dost ararım Kurmak için yanında çadırımı, Ararım bir taze gül fidanı. Sonra sâkinin kapısına varır, Vurur testimi kırarım. Sonra oturur bardak bardak içerim Ciğerimden akan kanı Mevlana Celaleddin Rumi |
Hapisteler ama
HAPİSTELER AMA
Yürü, can gözünü aç, Şu âşıklara bir bak hele: Nasıl sarmaşdolaş, gönül gibi bir şey olmuşlar, Nasıl gelmişler can gibi Elsiz, ayaksız hale. Bahçeden daha güler yüzlü onlar, Gülden daha güler yüzlü. Bilgiden daha doğru, Akıldan daha hünerli, Serviden daha hür. Ölmezlik suyundan daha arı, duru. Hep zerreler gibi hovardalar. Güneş onlara kaftan. Balçığa ayak basmışlar, Baş komuşlar gönül dizine. Kanların üzerinden geçmişler, Kan denizlerin dalgaları arasından. Etekleri gene tertemiz; Bir şey bulaşmadan eteklerine. Diken içindeler, Ama gül gibiler. Hapisteler, Ama şarap gibiler. Balçık içindeler, Ama gönül gibiler. Gece içindeler, Ama sabah gibiler. Sen onların şarabını bir iç de gör: Naıl birdenbire ferah olur, aydınlanır yüreğin, Birdenbire nasıl unutulur her şey, Nasıl birdenbire gözlerinin içi güler. Mevlana Celaleddin Rumi |
Hatırla ama
HATIRLA AMA
Bir tatlı ömür gibi gitmeye niyetlendin, Ayrılık atına eyer vurdun inadına. Ama bizi unutma, hatırla ama. Sana temiz dostlar, iyi dostlar, bağdaş dostlar Yeryüzünde de var. gökyüzünde de var. Eski dostla ettiğin yemini, hatırla ama. Sen her gece ay değirmisini Başına yastık edince yollarda, Dizimde yattığın geceleri hatırla ama. Sen ey, hüsrev'i kendine kul, Şirin gibi bir nice güzeli esir eden, Aşkının ateşiyle tıpkı Ferhat gibi benim Ayrılık dağını delmede olduğumu, hatırla ama. Bir deniz kesilen gözlerimin kıyısında Bir aşk ovasını görmüştün hani; Sarfan dallarıyla, ağustos gülleriyle sarmaşdolaş. Bunu unutma, hatırla ama. Ey Tebrizli Şems, Dinim aşktır benim, senin yüzünü gördüm göreli, Benim dinim senin yüzünde övünür, ey sevgili. Bunu unutma, hatırla ama. Mevlana Celaleddin Rumi |
Hep o
HEP O
Aşk geldi, kan gibi Damarlarıma derime doldu. Beni benden aldı, Varlığımı sevgiliye doldurdu. Kısaca; Bana benden kalan bir ad; Ancak ötesi hep o... Mevlana Celaleddin Rumi |
Hergün bir yerden göçmek
HERGÜN BİR YERDEN GÖÇMEK
Her gün bir yerden göçmek Ne iyi Her gün bir yere Konmak ne güzel Bulanmadan, donmadan Akmak ne hoş Dünle beraber Gitti cancağızım Ne kadar söz varsa Düne ait Şimdi yeni şeyler Söylemek lazım Mevlana Celaleddin Rumi |
Isyan etmişim
İSYAN ETMİŞİM
Aya öfkelenmişim ben, İşte böyle kapkaranlık bir gece olmuşum. Padişaha kızmışım, Çırılçıplak bir yoksul olmuşum. Güzeller sıltanı gel demiş, Evine çağırmış beni. Ben bir yolunu bulmuşum, Yola baş kaldırmışım. Sevgilim baş çeker, naz ederse, Damlara atar, kararsız korsa beni, Bir kez olsun ah demem, inad için. Ah'a da kızmışım ben. Bir bakarsın altınla aldatırlar beni o. Bir bakarsın şanla şerefle aldatırlar beni. Oysa altın falan istemiş değilim ondan, Şanla şerefe hele çoktan boş vermişim. Ben bir demirim, Mıknatıstan kaçıyorum. Bir saman çöpüyüm ben, Mıknatıslara yan çizmişim. Ben öyle bir zerreyim ki, bütün âleme isyan etmişim. Havaya, toprağa isyan etmişim, Ateşe, suya isyan etmişim. Altı yöne isyan etmişim. Beş duyuya isyan etmişim. Hava, toprak, ateş, su da neymiş ki, Altı yön de neymiş, Beş duyu da ne. Benim için hiç bir şey umurumda değil. Mevlana Celaleddin Rumi |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 05:19. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0 RC 2
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.