![]() |
Özletiyor Seni Bu Yağmurlar
Özletiyor Seni Bu Yağmurlar
Burada yağmur yağıyor Aralıksız yağıyor günlerdir Ama sen yine de şemsiyeni Almadan gel ilk otobüsle Buğulanan camlara usulca Yüzünü çiziyorum ki yüzün Bir yağmur damlası olup Düşüyor yapraklarına gülün Güller de bozamıyor bu uzun Karanlık sessizliğini kentin Anılarını yitiriyor sokaklar Bezirgânlaşıyor bulvar ışıkları Tarih de kekemeleşiyor bazan Ki o zaman aşktır tek bilici Aşksa yürümek gibi bir şey Duyabilmek kuşların gelişini Anısı bizsek eğer bu kentin Unuttuğu türküler bizsek Acıyı rehin bırakıp bir güle Anımsatmalıyız bunları bir bir Sonra yürümeliyiz seninle Sokaklara caddelere çıkmalıyız Belki bir aşktır bu kentin Belleğini geri getirecek olan Burada yağmur yağıyor ama sen Şemsiyeni almadan gel yine de Özletiyor bu çılgın sağanak seni Sırılsıklam özletiyor biliyor musun? Kaynak: Çocuksun Sen Ahmet Telli |
Pasaport Kahvesi
Pasaport Kahvesi
Kıyıda, taşın üstünde oturmuş denize bakıyor Kimse konuşmuyor onunla ne rüzgâr ne de izmir Gün bitiyor ve lacivert sözcükler çekiliyor susuşların ipek ağıyla Az ötede pasaport kahvesi - Gel, bir bardak çay içelim diyor bütün gün beklenen Bulut suya değiyor su zamana ve yalnız çakıltaşları değil aşınmakta olan Batık bir gemi gibi uzaklaşırken ordan yakamozlar kalıyor geride balkıyan acılar gibi Eskiyen neydi günboyu yaşanan neydi hangi bıçağı biledi deniz Işıklar sönüyor kıyıda ve burkulan bir yürekle çekip gidiyor bu kentten... Ahmet Telli |
Resim ve Resim Tarihi
Resim ve Resim Tarihi
Birisi kitap okuyor otobüste İlk durakta vuracaklar onu Dizlerinin üstüne çöken Bir zürafa gibi kalakalacak o Ve bu kent çapraz ateşler altında yazarken kendi tarihini zürafaların nesli nasıl tükendi Diye bir sayfa açacak Birisi kitap okuyor otobüste ilk durakta vuracaklar onu... Ahmet Telli |
Saklı Kalan
Saklı Kalan
günlüğü eksik tutulan güz usulca çekilmiş de kıyıya bütün gürültülerden uzakta eğiriyor suların köpüğünü belli ki duymuyor dağların uğuldayan yalnızlığını bekleyişin ve acıların uğultusudur yalnızlıklar kimi kez kuşatabilir büsbütün doğayı, aşkı ve yaşamı ama kayalıkların karanlıklarına hiç sığar mı bir dağın yalnızlığı bir çiçek bile doldurabilir uçurumların derin oyuklarını oysa o bir çatlaktan fışkırıp bir yangın gibi büyüyendir belli ki duymaktadır kalbinde aşkın saklı yalnızlığını anımsanan ne varsa şimdi biraz acıya dönüktür yüzü ve solgun bir gülümseyiş gibi sararken sessizliği taşır bekleyişin gizinde aşkın saklı yalnızlığını günlüğü eksik tutulan güz eğirirken suların köpüğünü ey alıngan susuşundan, üzünç gibi öfkesinden kan sızan kalbini suların göğsüne bastır duyacaksın kalbimizin atışlarını... Ahmet Telli |
Savrulan Külleri Ömrümüzün
Savrulan Külleri Ömrümüzün
Bir kızın kocaman gözlerinde gördüm bulutların dağlara sessizce çöküşünü Çocuksu susuşları gördüm, kırılan sevinci Ve kalbimi puslu yamaçlardaki pusulara saldım çobanlar çoktan inmişlerdi ovaya bense yapayalnız bir ağaçtım doruklarda Harelenen sularda bir yanık kokusu ve uzun boyunlu bir kızın gülümseyişi Işık zamana bağlı zamansa onun kocaman gözleridir artık Anladım tarih de yazılmaz bir aşkın sayfalarına düşmüyorsa gün Yalnızdım, yapraklarım dökülmüştü bir bir deryalara savrulup çöllere düşmüştü Bir duman tütüyor yine hangi kent yandı hangi sokakta vuruldu sevgilim Bir demet menekşe bir avuç toprak burkulan bir yürek miyim hep Sesimde bir yanma bir kekrelik uzayıp giden bir çöl yalnızlığı Gazeteleri okumuyorum başım dönüyor sulanmamış çiçekler gibi kuruyor her şey her şey bir yolculuğun hüznünü taşıyor gidip de gelmemek üzere bütün yüzler Puslu yamaçlarda bir çakal gölgesi bir dağ suskunluğu yürüyor kentlere yenilen biz miyiz yoksa aşklar mı bir kızın kocaman gözlerinde görüyorum savrulan küllerini ömrümüzün Bu kenti ayrılıklar yıkacak birgün biliyorum Ölümden şikâyeti yok ölüp gidenlerin ama bir kızın kocaman gözlerinde yangınlar çıkıyor Acılar dehşetli kinlendiriyor beni Kabarıp duruyor içimde, kabarıp duran bir okyanus yurdumu arıyorum batık bir tekne değilim yurdumu arıyorum kızgın küller ortasında... Kaynak: Belki Yine Gelirim Ahmet Telli |
Savrulup Dururken Hayat
Savrulup Dururken Hayat
Kekremsi bir hayat dilimindeyiz Bakır tadında geçiyor günler Tutmuş yolları bir sürü harami Geleni geçeni sigaya çekmekte Şüphesiz onlar ölüm getiricilerdir Ve sevincin düşmanı olarak bilinirler Yoktur gözlerinde sevgilerin ışıltısı Aşk yoktur, duman bürümüştür büsbütün Onlar yalnızca ölümü bağışlayabilir Yalnız kederi, kahrı ve zulümleri Ve tarih onlarla bizim kavgamızın Sürüp duran hadisatından ibarettir. Ne yazılmışsa bize ve onlara dair Işıklı sularındadır bilincimizin Hükmünü yerine getirse de acılar Biz yine neşeli türküler söylemekteyiz Savurulup duran bir zaman diliminde Sarsarak ve sarsılarak geçiyor günler Ama kalbimiz çatlayacak kadar duyarlı Hayatı savunabilecek kadar güçlüdür... Ahmet Telli |
Sen Türkü Söyle ve Gülümse
Sen Türkü Söyle ve Gülümse
sen türkü söyle ve gülümse küçüğüm, çünkü sesinin ırmağıyla yeşerecek hasretin bozkırları... Ahmet Telli |
Sesinin Kuşları Susunca
Sesinin Kuşları Susunca
Öyle yorgun düşmüşüm ki acının mavzerini taşımaktan bulanık sular basıyor birden bütün mevzilerimi sonra çöle kesiyor içim Bu alaturka şarkılarda fena kanırtıyor bazen anıların ve acıların kabuğunu gagalıyor kanatırcasına yarayı susamış bir kerkenez Sesimin pınarı kuruyor susunca sesinin kuşları Uzayıp giden bir bozkır kesiliyor dudaklarım kavruluyor yalım yalım Sesini ver bana dilinle su verir gibi yaralı bir hayvana sesinin bütün gözelerini çevir dudaklarımın bozkırına yoksa dilim dilim edecek acılar beni Acının her gözeneğinden hüznün ilmiklerini geçirip dokudum şirin kilimini şimdi nakışlamak istiyorum yalnızlığın dört duvarına sesini... Ahmet Telli |
Sessizliğin Çanları
Sessizliğin Çanları
I Bir çığlığın sessizliğidir derin suların dinginliği ki çınlar yüreğin kararan kayalarında Derin suların dinginliği çatlatır yüreğinde korkunun tohumunu çünkü sessizlik en büyük ustadır düşü gerçeğe dönüştürüverir apansız Isırır bir hançerin yılan dili gibi çatallaşan çeliği Sonra yalnızca öyküler kalır ve sen onu yaşarsın çaresiz II Dirhem dirhem tartılmaz ki dostluk yaşanmaz ki vermesini bilmeden damla damla biriken bir şeyler boş bir tapınakta birden çalar gibi olur çanlar Ve yaşamın hesabını veremezsin bir türlü kendine Sonra boğuntular sessiz haykırışlar karanlık sokaklara çeker seni Çanlar beyninde asılı duran madeni bir gökkubbedir artık kulaklarına balmumu da akıtsan delecek beynini bu çığlığımsı sessizlik ve bu katran gibi yalnızlık... Ahmet Telli |
Sevdalar Duman Olmayacak
Sevdalar Duman Olmayacak
Acının bağrından mavi bir çelik gibi fışkıran öfke dünyayı değiştirecektir mutlaka Yani hayat kendini yeniden yaratacaktır ona sahip çıkan ellerde ve bu yüzden öfke sevda gibidir kimilerinde Yüreğinin pas tutmakta olan kıvrımları sarılsın bir an öfkenin gökgürültüsüyle beyninin her hücresi bir gerilla gibi kuşansın pusatlarını ve sokağa çıksın ve bir hançer gibi saplansın ****lukların, ihanetlerin bağrına Bak o zaman nasıl bitecek yanlışlar ve cehennemleşen yalnızlığın Sevdalar duman olmayacak o zaman Hüznün isyan olmuştur çünkü Hüznün isyan olmalıdır... Ahmet Telli |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 23:53. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0 RC 2
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.