![]() |
Islık
Islık
Yabanıl ot kokuları getiriyor bir rüzgar kıpırdatıp suları Belki sonbahar vurgun yapamayacak yol vermeyecek sular Ve neşeli bir ıslık tutturmuş şimdi doğa nice acıya karşılık Aşkı savunmada doğa... Ahmet Telli |
İmlâsız
İmlâsız
Hep denedin. Hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. S. Beckett Ayağı kayan bir çocuk Kadar şaşkınım, bilemedim Düz yolda yürümenin imlâsını Kanayan dizlerime bakıp da Ağlamayı öğrenemediğim gibi Sevgilisi değildim kadınlarımın Bir papağan tüneğiydim belki Ama birkaç sözcük öğrendiysem Kadınlardan öğrendim, yine de Bilemedim sevgilim diyebilmeyi Büyülendim ama büyüyemedim Aklım ermedi aynalara ve suya Yüzümü gösterip kalbimi neden Sakladıklarını öğrenemedim Şaşkınım, cahilim ben bu dünyada... Kaynak: Çocuksun Sen Ahmet Telli |
İsmail'in Kitabını Okurken
İsmail'in Kitabını Okurken
İsmail’in kitabını okuyorum üç gecedir ateşler içindeki dünyada bir neferin ölüme at koşturan rüzgârını duyuyorum Managua yanıyor, her yanım ateşler içinde yanıyor bir çocuk sevgiyle okşanmaktan ve temkinli olmak yakışmazdı sana zaten augusto ve sen ey idris ismail’in ölümü küçümseyen dostu "yediğin kurşundan bir gümbürtü kaldı ki bana!.." Roma’da navona alanında bırakıp ismail’i telzaatar’a dönüyorum gecikmiş bir martı gibi Yurdum diyebileceğim her yer kan-revan içinde, görüyorum ve boğazlanmış bir ceylan gibi serilivermiş denizler ortasına Önce ismail orda, ne zaman gelmiştir "gümbür gümbür ve sonuna kadar, taa-sonuna sonuna kadar sevdaya, sonuna kadar kavgaya çatlayacak kadar sabırsızlıkla..." İsmail1in kitabını okuyorum üç gecedir ve alnımı seher rüzgârına dayayıp sesleniyorum "-Ey usta nerde benim payım içtiğin baldırandan!." Kaynak: Belki Yine Gelirim Ahmet Telli |
Kahvede
Kahvede
Hep öyküler dinledim buruk, acımsı, kekremsi Dinlerken yaşadım diyemem öldüm Ama ölmemiş o bin öykünün serüvencisi Sunuyor kendini canlı bir bildiri gibi kaçarak tırpanından ölümün oturmuş karşımdaki sandelyede demli çaylar istiyor garsondan Bol içki, bir o kadar küfür ve boşvermişlik bütün hayata Ucuza kapatılmış hatta bedavaya gelmişken hayat dinler mi girdisini çıktısını o bin serüvenden sonra Çok öyküler dinledim cigara dumanıyla yüklü duvarların taş baskısı resimlerle süslü köy kahvelerinde buruk, acımsı, kekremsi Dinledim yaşadım diyemem öldüm... Ahmet Telli |
Kainat-ı Evren
Kainat-ı Evren
evren yalnızlıktan da küçükmüş düşlermiş asıl sonsuz olan. evren umutlardan da küçükmüş mutsuzluk daha büyükmüş meğer. evren sekizinci renge sarınan metaforlarmış meğer. evren hiçlikten de küçükmüş meğer yaşamı ve ölümü ezberleyecek kadarmış evren küçük bir okyanusmuş meğer kıyısında yelkenliler batan... Ahmet Telli |
Kalbim Katlanma Bu Dünyaya
Kalbim Katlanma Bu Dünyaya
Anılar biriktikçe sisleniyor aşklarda Yitiriliyor serüven duygusu ki o zaman Şeytanımı koluma takıp gitmeliyim Yeni bir cehennem kurmalıyım kendime Hep kendini yineliyorken sesler, kokular Gittikçe birbirine benziyorken dünle bugün Ölümsüz olmak kadar ürkünç birşey Bu dünyaya alışmak duygusu Sonsuza kadar sonsuzluğa asılı kalmak Tanrılara ödül, insanoğluna cezaysa Kalbim, bağışlanmayacak birşey yap Katlanma kendine ve bu dünyaya Kalbim, ödünç say sana ayrılan ne varsa Geri vermiştin dinini Dilini de unut artık Aztektin yahut Kürt, hüznünse Kızılderili Geri ver ne kalmışsa sende, umutların dahil Hiçlik, o sezdiren keder Buydu senin payın Duyumsa sülfürün yarışını Seni vur, seni bekleme, seni tarihsiz kıl Bir kartala parçalat seni kayalara zincirleyerek Kurbanla kurban eden bilinmiyor tarihe bakarsan Bir efsaneydi yaşamak, sen de bilmiyorsun bunu Medyomdu kimya, bir senfoninin diliydi belki Yeni cehennemler kurmuştuk bilinebilir şeylerden Sözünü tut artık, seni tarihsiz kıl Ve katlanma bu dünyaya ey kalbim... Ahmet Telli |
Kalbim Unut Bu Şiiri
Kalbim Unut Bu Şiiri
Uğuldayan ve hep uğuldayan bir orman kadar üşüyorum şimdi yanlış rüzgârlar esiyor dallarımda yanlış ve zehirli çiçekler açıyor Kanımda kocaman gözleriyle bir çığlık Su ve ses kadar beklediğim ne kaldı geride, bilmiyorum uzanıp uyumak istiyorum gölgeme ve sarınmak o kocaman gözlerin uğuldayan rüzgârlarına Bir acıyı yaşarım ve zehrinden çiçekler üretirim kömür karası uçurum kadar bir yalnızlık yaratırım kendime, atlarım Anısı yoktur küçük rüzgârların Yapraklarım yok artık kuşlarım yok büsbütün viran oldu dağlarım ezberimdeki türküler de savrulup gitti ömrümün karşılığı kalmadı sesimde sesimde yalnız ormanların gümbürtüsü Yanlış, daha baştan yanlış bir şiirdi bu, biliyorum ve belki ömrümüzün yakın geçmişi bu kadar doğruydu ancak, kimbilir Kalbim unut bu şiiri... Kaynak: Belki Yine Gelirim Ahmet Telli |
Kaos
Kaos
Ay inceldi ve orman bir tortu gibi çöktü dibe Buğusu yoktu toprağın büsbütün balçıktı yeryüzü Irmaklar sağırdı ve dağlar birer aptaldı o hantal gövdeleriyle Gittikçe büyüyordu rüzgarın beynimdeki ur Öfkemizden şimşeği yarattık İnsanı yarattık (hayır, balçıktan değil) O gün bugün arayıp dururuz onu hangi cehenneme gitti, bilmeyiz... Ahmet Telli |
Karda İzler
Karda İzler
Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün Bir uçurum kenarında vursunlar beni ki dünya Uğuldayıp duran bir uçurum değil miydi zaten Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün Siliyor adımı bir dal kırarak çam ormanından Adımı yazıyorum kar üstüne ve ıslığını çığlık Gibi incelterek yetişiyor ardımdaki tipi bana Geçmişim kar sessizliğiyle özetleniyor artık Bir kahkahayla çekip giderim karlı ovalardan Bir uçurum kenarında vursunlar beni, vursunlar Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün Yolculuklar ve ayrılıklarla anlatılabilir ancak Derim ki kar ve hüzün bir aşkın seyir defteridir Kar yağıyorken milyon kere hüzün yağıyordur Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün Ömrüm parmak uçlarımda eriyen bir kar tanesi yakışmıyor onlara... Ahmet Telli |
Karşılık
Karşılık
Ömrümün karşılığı olsun diyor bir değeri, bir üstünlüğü olsun Çılgın bir aşkın tarihi yolculukların günlüğü olsun ama kavgalarda geçsin ömür Deli ırmak gibi akmalı adına yaşamak dediğimiz sarsıntılar kalmalı anılar diye ve ölüm bir gökgürültüsü gibi gelmeli gelecekse Bir bedeli olmalı her aşkın Her öpüşün ayrı bir yanı bir sarsıntı kalmadı tende ve kaçak sevişmelerin ürpertisi bir sağanak gibi patlamalı Yangınlar kuşatmışsa bizi gözlerimiz bağlı ve tırnaklarımız sökülüyorsa elektrik şoklarıyla yasak bir kavgada olunmalı yoksa ne değeri kalır ölümün Aşk dediğin hırçın bir deniz gibi çarpar yüreğin bordasına ve yasak bir kitabı okumanın sevincine benzer biraz ki onun her sayfasında bulunur ömrün karşılığı... Ahmet Telli |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 23:53. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0 RC 2
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.