ÇOCUKLARIN BİR DEPREM FELAKETİYLE BAŞA ÇIKMALARINA NASIL YARDIM EDEBİLİRSİNİZ ?
Bir deprem felaketinin ardından, bazı çocuklarda aşağıdaki belirtiler ortaya çıkabilir:
Depremin tekrarlanacağından, yada depremi hatırlatacak bazı işaretlerden (oturduğu koltuğun, yatağın sallanması, uyku sırasındaki gürültü v.b.) aşırı korkma,
Çok kolay ve sık biçimde sinirlenme, ağlama ve sızlama,
Saldırganlık, yaramazlık yapma, kendini bir işe verememe,
Okulda ve evde daha önce hiç yapmadığı davranışları yapma,
Daha fazla hareketli olma, yerinde duramama, dikkatini belli bir konuya yoğunlaştırmada güçlük çekme,
Felakete ilişkin sürekli korkular yaşama (örneğin, anne ve babadan artık tamamen ayrılmak zorunda kalacağından korkma)
Yalnız başına yatmaktan korkma, anne-babası yada bir başka büyükle yatmak isteme, uykuda kabuslar görme ve çığlık atma, yatak ıslatma,
Yalnız kalmaktan, yanındakilerin uzaklaşmasından korkma, anne ve babanın peşinde dolanma, okula yada kreşe gitmekten korkma, tuvalette yalnız bırakılmaktan korkma,
Daha küçük yaşlarda davrandıkları gibi davranma, parmak emme, altını ıslatma, biberondan beslenmeyi isteme, sürekli kucakta tutulmayı isteme,
Doktor tarafından sebebi bulunamayan mide bulantısı, karın ağrıları, kusma, baş ağrısı, baş dönmesi, beslenme ve uyku düzensizlikleri gibi şikayetleri gösterme,
Sessizleşip içine kapanma, yaşadıkları üzerinde konuşmaktan kaçınma,
Sürekli bu konu üzerinde konuşmayı isteme (özellikle daha büyük çocuklar) yada oyunlarında ve masallarında deprem felaketine ilişkin konuları işleme,
Bu deprem felaketinin, kendisinin daha önceden yapmış olduğu bir “kabahat” yüzünden olduğunu düşünüp, suçluluk duyma,
Bazı çocuklarda, yaşadıkları sıkıntıya ilişkin olarak dıştan fark edilecek herhangi bir belirti gözlenmeyebilir. Bazılarında ise bu sıkıntılarının ilk işaretleri, haftaları yada aylar sonra ortaya çıkabilir.
Çocuklarına bu konuda yardım etmek için, anne-babaları yada yakınlarındaki büyükleri neler yapabilirler ?
Çocukları, olaylarla ilgili olarak bilgilendirmenin büyük yararı vardır; onlara duygusal açıdan destek vermek, aile ve akrabaların felaket sonrası yaraları sarma çalışmalarında rol almalarını sağlamak, aile ve akrabaların bir arada oldukları duygusunu yaşamalarına da katkıda bulunur. Bu zorlukları birlikte aşabilmek, deprem felaketinden çok sonraları bile sürebilecek ve aile bireylerini güçlendirecek bir “birlik beraberlik” duygusu yaşatacaktır.
Çocuklarınızı rahatlatmak ve onlara güven vermek için zaman ayırın. Bir felaketle başa çıkmaya çalışırken, yetişkin bir insanın dikkati kolayca başka konulara kayabilir. Deprem sırasında yada sonrasındaki acil durumlar içindeyken çocuğunuzu rahatlatmak için vakit ayıramayacağınızı düşünebilirsiniz. Ama bir dakikalık bile olsa, içten, şefkat dolu bir sarılma, sürekli onun yanında olduğunuza dair güven verici, sıcak bir iki söz, çocuklarınızın kendilerini güvende hissedebilmeleri için yeterli olacaktır.
Durumla ilgili olarak bir şey saklamadan, onun anlayabileceği düzeyde basit sözcüklerle, dürüst olarak bilgi verin. Ailenize neler olduğunu çocuklarınıza açıklayın. Onların anlayacağı basit sözcükler kullanın. Dürüst olun. Örneğin okul öncesi bir çocuk için, “Ayşe deprem oldu ve evimiz yıkıldı. Bir süre onun içinde oturmayacağız. Teyzenlere gideceğiz” gibi bir açıklama yeterli olabilir. Yaşadığınız bu ciddi durumu, olduğundan daha hafif bir şekilde aktarmaya çalışmayın. Ancak varolanı da abartmayın, çocuğu doğrudan ilgilendirecek, hayatını doğrudan etkileyecek konular üzerinde bilgilendirin.
Çocuğun başına gelen felaketi anlamasına yardımcı olun. Çocuklar anlamadıkları şeylerden korkarlar. Çocuğa depremin ne olduğunu, nasıl olduğunu, nasıl çok ender olarak ortaya çıkan, ama doğanın ayrılmaz bir parçası olduğunu anlatın. Çocuklar, bu felaketin kendi yaptıkları herhangi bir “kabahat”la ilişkili olmadığını, kendi suçlarının olmadığını mutlaka anlamlı, söz konusu bu felaketin kendilerine verilen bir “ceza” olmadığını çok iyi öğrenmelidir.
Çocuğa ailesinin, aile sisteminin (akrabalar, yakınlar) yada yakın çevrenin korunması içinde olduğu konusunda güvence verin. Onlara şu tür cümlelerle yaklaşabilirsiniz. “Evet canım, deprem tehlikeli bir şey. Başımızdan çok üzücü olaylar geçti. Ama bizler şimdi güvencedeyiz. Bu konu ile ilgili kişiler bize mutlaka yardım edeceklerdir.”
Olanaklar ölçüsünde, gündelik alışkanlıklarınızı sürdürmeye çalışın. Kendi olanaklarınız içinde, eğer yapabiliyorsanız, deprem öncesindeki alışkanlıklarınızı sürdürmeye, yada yeni koşullar altında gerçekleştirdiğiniz faaliyetlerinizi, olabildiğince eskilerine benzetmeye çalışarak yapmaya çalışın (yemek saatleri, çocuğunuzu yatırdığınızda masal anlatmak, öğle yemeği sonrası uykuları, v.b.). Daha büyük çocukların, kendi oyun türleri, oyun zamanları, mümkün olduğunca değiştirilmeden sürdürülmeye çalışılmalıdır. Deprem gibi bir kriz, yaşanılan yeri değiştirme durumunda kalmaya ve alışılmış gündelik faaliyetlerde kesintilere yol açtığından, kendi başına ciddi stres yaratabilir. Bu tür sarsıcı zamanlarda az da olsa bazı alışkanlıkları sürdürmeye çalışmanın, çocuklara belirli bir düzeyde kontrol duygusu yaşatabilmede katkısı olacaktır.
Bu olaylardan sonra, kendinizin de neler hissettiğini çocuklarınızla paylaşın; başınıza gelenlere nasıl olumlu bir şekilde yaklaşmaya çalıştığınızı anlatın. Örneğin şöyle bir şey söyleyebilirsiniz: “Evden ayrılmak zorunda kaldığımız için bende çok üzgünüm, ağlamamın nedeni bu. Gel bana bir sarıl. Çok iyi gelecek” Çocukların da arada sırada bir şeyler yapmasına izin verin ve onun kendisini aile sisteminin bir parçası olarak hissetmesinin, “bir arada olma” duygusunu yaşaması açısından büyük yararı vardır.
Çocuklarınızın duygularını ve yaşadığı sıkıntıyı anladığınızı ve hepsini kabul ettiğinizi belirten sözcükler kullanın. Örneğin şuna benzer bir şeyler söyleyebilirsiniz:
"Ahmetçiğim, ağlamanın hiçbir sakıncası yok. Kendini rahat bırak. Halanlarda rahat edeceğiz.” Çocuğunuza, “sakin ol; korkma; üzülme” gibi sözlerle neler hissetmesi gerektiğini söyleyin. Sadece hissettiklerini dinlemeye hazır olduğunuzu, yaşadığı duyguların hepsinin çok normal olduğunu söyleyin.
Çocuğunuzun yaşına uygun olarak, gündelik yaşantınız içinde yapıcı bir şeyler yapabilmesini sağlayacak işler verin. Çocuğunuzu, ailenin yaşadığı felaketten sonraki “yaraları sarma” faaliyetleri içine sokarsanız, onun kontrol duygusu yaşamasını ve katkıda bulunabildiğini düşünmesini sağlarsınız. Eğer yapabiliyorsa, sofrayı hazırlamasına, ekmekleri yerleştirmesine, su taşınmasına, v.b. işlere yardımcı olmasına izi verin. Onları güvenli bir şekilde meşgul etmeye çalışın. Aileye bu şekilde yardım edişinden duyduğunuz memnuniyeti belirtin. Bununla beraber, bu sorumlulukların onu, ihtiyacı olan “arkadaş oyunları”ndan çok fazla uzak tutmasına da engel olun.
Cesaret, sabır, kararlılık, yardımlaşma, problemleri çözmeye çalışma ve başa çıkma konusunda çabalama gibi davranışlarınızla, çocuklarınıza örnek olmaya çalışın. Çocuklarınızın dikkatini, benzer felaketi yaşamış diğer ailelere ve onlara yardımcı olmaya çalışan diğer insanlara çekmeye çalışın. “Ellerinden geleni yapıyorlar Ayşeciğim. Bak dün bütün gece karşı evdekileri kurtarmaya çalıştılar. Komşularımızda aynı şekilde uğraşıyorlar.Bu işi atlatmak için hep birlikte çalışmalıyız.” Şeklinde bir şeyler söyleyebilirsiniz. Yaşadıklarınızla başa çıkmak için neler yaptığınızı ona söyleyin. “Kendimi kötü hissettiğimde birlikte yaşadığımız güzel günleri düşünüyorum ve kendime zamanla her şeyin yeniden düzeleceğini hatırlatıyorum. Benim işime yarıyor. Bir denemek ister misin ? Belki seninde işine yarar.”
Kendinizi rahatlatmak ve sakinleştirmek için kendinize zaman ayırın. Kriz ortamından uzaklaşmak için kendinize çok kısa bir ara verin. Örneğin birkaç dakika yürüyün. Zihninizi sakinleştirmeye çalışın. Eğer siz sağlam olursanız ailenize daha çok yardım edebilirsiniz.