Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07.02.09, 18:22   #1
Kullanıcı Profili
Admin
Administrator
 
Admin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Tualim.NetAdmin
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Feb 2009
Üye No: 4
Mesajlar: 422
Konular: 414
Arrow Henri Matisse Biyografisi

Henri Matisse Biyografisi


HENRI MATISSE


Stil - Fauvismus


(31 Aralık, 1869 – 3 Kasım, 1954) 20 yüzyılın en önemli ressamlarından biridir. Renkleri büyük bir ustalıkla kullanışıyla Picasso ve Kandinsky ile birlikte, modern sanatın en büyük sanatçılarından biri kabul edilir.
Matisse 1869 yılının son gününde kuzey Fransa’da dünyaya gelmiştir. 1887- 1888’de Paris’de bir süre hukuk eğitimi alan Matisse, ertesi yıl Saint Quentin’de bir avukatın yanında asistanlık yapmaya başlamıştır. Aynı zamanda, sabah erken saatlerde Ecole Quentin de la Tour’da çizim kurslarına devam eder.


Ancak 1890 yılında geçirdiği apandisit ameliyatının ardından büyük ölçüde yatakta geçen bir dönem yaşamıştır ve Matisse için bu süreçte resim uğraşı giderek bir tutku haline dönüşmüştür
Böylece, 1891 yılında hukuk alanındaki kariyerine son vererek tamamıyla resme yönelmiş ve Paris’e giderek Academie Julian’da William Bourgereau’nun sınıfına kaydolmuştur. Aynı zamanda kısa bir süre sonra, Ecole des Arts Decoratifs’e yazılmış, 1895 yılında sınavı kazanarak resmen Moureau’nun öğrencisi olmuştur.
Matisse bu dönemde, kendisi gibi ressam olan komşusu Emile Wery ile birlikte Fransa’nın Brötanya bölgesini ziyaret etmiştir. Daha önce Gauguin gibi öncü sanatçılara esin kaynağı olan Brötanya’dan dönüşünde Matisse, saf prizmatik renklere ilgi duymaya başlamıştır. 1897 yılında, Musee du Luxembourg’da izlenimcileri keşfetmesi de onun sanat hayatı açısından önemli bir dönüm noktasıdır.
1898 yılında, kendisine dört yıl önce bir kız çocuğu vermiş olan Amelie Parayre ile evlenen Matisse, Pissarro’nun tavsiyesi üzerine balayında Turner’ın resimlerini görmek üzere Londra’ya gitmiştir. Paris’e döndükten sonra ilkbahar ve yaz aylarını geçirmek üzere Korsika’ya gitmiş ve burada Akdeniz ışığı, renklerine yeni bir parlaklık kazandırmıştır. Akdeniz’in yüzyıllardır sanatçılara esin kaynağı olan tılsımlı ışığı, Matisse için de sanatına yön veren önemli bir kaynak olmuştur.
1900- 1904 yılları arasındaki dönemde, Cezanne’ın Mattisse üzerinde kesin bir etkisi vardır. Matisse, bu sırada sergilere de katılmaktadır; 1903’de Salon d’Autumn’a (Sonbahar Salonu) resim verdikten sonra 1904 yılında Vollard’ın galerisinde ilk kişisel sergisini gerçekleştirmiştir. Cezanne, Van Gogh, Picasso ve daha birçok modern sanatın öncüsü sayılan sanatçıya henüz tanınmadan sahip çıkan Vollard’ın galerisinde sergi açmak, en azından kısıtlı fakat öncü bir sanat ortamının ilgisini uyandırmış olmalıdır.
Matisse 1905 yılı yazını Derain ve bir süre Vlamick’le birlikte Akdeniz kıyısında bir balıkçı kasabası olan Collioure’da geçirmiştir. Akdeniz, hayatı boyunca Matisse için sanatına güç veren bir çekim merkezi olmuştur. Derain, Vlaminck ve Marquet ile birlikte, 1905 Paris Sonbahar Salonu’na katılmıştır. Bu sanatçı grubunun birbirine paralellik gösteren çalışmaları, şiddetli bir halk tepkisinin oluşmasına kaynaklık etmiştir ve eleştirmen Louis Vauxcelles bir yazısında onları sınırsız renk kullanmaları nedeniyle Fauves (Vahşiler) olarak isimlendirmiştir. Fovistler, resimlerinde rengi temel unsur olarak kullanıyor ve saf rengin ifade gücünden yararlanmayı amaçlıyorlardı. Eleştirilerin hedefinde Matisse ve özellikle de onun Şapkalı Kadın adlı resmi yer almıştır. Halkın ve tutucu sanat çevrelerinin tepkisini çeken bu resim, dönemin avant- garde sanatına ilgi duyan Stein’lar (Michael) tarafından satın alınmıştır.
Matisse’in en sabırlı modeli olan karısı Bayan Matisse, onun bir diğer erken tarihli baş yapıtına da konu olmuştur ve 1905 yılında tamamlanan Bayan Matisse:Yeşil Çizgi saf, yalın renkli düzlemlerle kurgulanmış kompozisyonuyla, sanatçının üslup eğilimini ortaya koymaktadır. Bu resimden kısa bir süre sonra Yaşama Sevinci adlı büyük boyutlu yağlıboya çalışmayı gerçekleştirmiştir. Belirgin dış çizgilerle sınırlanmış nesne ve figürler, saf renklerle tanımlanmıştır. Matisse’in sanatının ana izleği, resimleri aracılığıyla yaşama sevincini yansıtmaktır ve bu doğrultuda renk, ışık ve resmin konusundan yararlanmayı amaçlamaktadır. Yaşama Sevinci, 1906 yılında Salon des Indepentants’da sergilenmiş ve yine tepkileri üzerine çekmiştir. Signac bile onun yanlış yönde ilerlediği görüşündedir. Buna karşılık, resmi modern zamanların baş yapıtı olarak nitelendiren Leo Stein satın almıştır.
1906 yılında Matisse tekrar Akdeniz’in çağrısına cevap vermiş ve Cezayir’e giderek Biskra Vahası’nı ziyaret etmiştir. Buradan resimlerinde faydalanacağı seramikler, kıyafetler ve diğer yöresel nesnelerle dönmüştür. İslam ve doğu sanatı onun üzerinde belirgin bir etkiye sahip olmuştur.
Matisse sadece seramiklere değil, doğu halılarına da ilgi duymuştur. Doğu halılarındaki dekoratif unsurlar, saf renkler, soyut biçimler ve düzeyler önem taşımaktaydı. Matisse’in resimlerindeki iki boyutluluk ve dekoratif unsurların artan önemi Gauguin’in 19. yüzyıl sonunda ortaya koyduğu tavrın bir devamı niteliğine sahiptir. 1908 yılında yaptığı Kırmızı Uyum onun doğu sanatına ve dekoratif unsurlara verdiği önemin bir sonucudur. Resimde masa örtüsü ve duvarın kırmızı renkte olması ve mavi kıvrımlı motiflerin hem masada hem de duvar yüzeyinde tekrar etmesi, resim yüzeyinin iki boyutluluğunu vurgulamaktadır. Sanatçı 1907-1909 yılları arasında ders verdiği bir resim okulu da açmış fakat daha sonra sanat çalışmalarına yoğunlaşabilmek amacıyla burasını kapatmıştır. 1909 yılında, Moskovalı bir iş adamı olan ve Matisse’in resimlerini toplayan Shchukin ona resim sipariş etmiştir. Matisse’in Rus koleksiyoner için yaptığı Dans ve Müzik adlı büyük boyutlu çalışmalar; saf renk kullanımı, belirgin dış çizgilerle sınırlanmış figürleri ve yaşama sevincini yansıtan temalarıyla Matisse’in baş yapıtları arasında yer almışlardır.
Dans’ta elele tutuşmuş daire şeklinde dans eden figür grubu ilginç bir şekilde Ambroggio Lorenzetti’nin Siena’da Palazzo Pubblico’nun duvarlarında yer alan iyi yönetim freskindeki dans eden figürleri anımsatmaktadır. Matisse, 1907 yılında bu şehri ziyaret ettiğinde Lorenzetti’nin büyük boyutlu freskini görmüş ve dans eden figürleri dikkatle incelemiş olmalıdır. Müzik ise herbiri izleyiciye dönük düz mavi-yeşil bir fon üzerindeki beş adet kırmızı figürden oluşmuş oldukça sade bir kompozisyondur. Figürlerin dizilişleri belirgin bir biçimde notaların dizilişlerini andırmaktadır. Her iki resim de 1910 Sonbahar Salonu’nda sergilenmiştir.
1908 yılında Berlin’e giderek burada Alman dışavurumcuların çalışmalarını görme olanağını bulan Matisse, 1910 yılında bu kez Marquet ile birlikte Münih’i ziyaret etmiş ve İslam Sergisi’ni gezmiştir. Sergide özellikle halılardan etkilenmiştir. 1911 tarihli Ressamın Ailesi, bu etkilenmenin boyutlarını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Sanatçının karısı, kızı ve iki oğlu; kanepelerin, duvar kağıdının ve hepsinden önemlisi yerdeki halının dekoratif kalabalığı içerisinde adeta kaybolmaktadırlar. Aynı yıl yaptığı Kırmızı Stüdyo, ise, tek bir kırmızının iki boyuta indirgediği bir mekana yerleştirilmiş ve sadece konturlarıyla tanımlanmış nesnelerden oluşmaktadır.
1911 ve 1912 kış aylarını Fas’da geçiren Matisse, bu coğrafyanın ve iklimin etkisiyle daha canlı ve ışıklı renkler kullanmaya başlamıştır. Ancak 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi sanatında yepyeni bir evreyi gündeme getirmiştir. Resimlerinde biçimler giderek soyutlaşırken renkler koyulaşmaya ve siyah gölgeler artmaya başlamıştır. 1914 tarihli Notre-Dame Görünümü ve Collioure’da Fransız Penceresi bu dönemin baş yapıtları olarak gösterilebilir.
Matisse, savaşın ardından zamanının büyük bölümünü Nice şehrinde geçirmeye başlamıştır. 1918/19 tarihli Viyolin Kutulu İç Mekan onun yeniden canlanan renk ve ışık ilgisini yansıtmaktadır. Bu dönemde ayrıca, dekoratif yönü ağır basan bir dizi Odalık resmi gerçekleştirmiştir.
1930’lu yıllar ile birlikte resimlerinde biçimler iyice yalınlaşmaya ve dekoratif unsurlar önem kazanmaya başlamıştır. 1931-33 yıllarında gerçekleştirdiği ve üç parçadan oluşan büyük Dans frizi bunun en somut örneğidir. Dans’la birlikte 1935 tarihli Pembe Nü ve 1939 tarihli Müzik onun yinelenen temalarının farklı ele alınışlarıdır.
1940’lı yıllar İkinci Dünya Savaşı’na ve onu giderek yatağa bağımlı hale getiren hastalığına rağmen yoğun bir şekilde üretmeye devam ettiği bir dönem olmuştur. Jazz adlı kitap için 1947 yılında gerçekleştirdiği, kesilmiş kağıt üzerine guvaş tekniğindeki çalışmalar Matisse’in yerleşmiş sanat anlayışının farklı bir sunumunu oluşturmaktadır.İkarus bu çalışmalardan belki de en tanınmış olanıdır. Bu dönemde ve oldukça ilerlemiş yaşında gerçekleştirdiği çalışmalarından birisi de 1943 yılından beri yaşamakta olduğu Vence’deki Rosarie Şapeli için yaptığı tasarımlardır. Kesilmiş renkli kağıtlarla hazırladığı taslaklar şapelin vitrayları olarak uygulanmışlardır. Ayrıca beyaz seramik yüzeyler üzerine siyah çizgilerle gerçekleştirdiği büyük ölçekler Meryem ve Çocuk İsa, Aziz Dominik ve Kutsal haçla ilgili desenler yer almaktadır. Matisse hayatının son dönemlerinde kesilmiş renkli kağıtlarla gerçekleştirdiği çalışmalara yoğunlaşmıştır. İlerleyen yaşı ve onu neredeyse yatağa bağlayan hastalıklar eserlerini bu farklı teknikte uygulamasına neden olmuş gözükmektedir. 1952 tarihli Mavi Nü bu eserlerden en tanınmış olanıdır.
__________________
Admin
Admin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla