DEKOR
Dinsel oyunların sayıları arttıkça, kiliselere İsa'nın mezarından başka dekorların da girdiği görüldü. Cennet,cehennem,limbo ( vaftiz edilmeden ölenlerle İsa'dan önce yaşamış olanların ruhlarının gittiği yer), Pilate'ın ( İsa'nın çarmıha gerilmesine göz yuman Romalı temsilci) evi, Herod'un (Judea kralı), Kudüs tapınağı,Bethlehem ahırı ( İsa'nın doğduğu yer) gibi dekorlar kiliseyi doldurmaya başladı. Bu dekorlara "evler" deniyordu. Resurrection'ın başında oyundaki "evleri" anlatan bir prolog var. Aşağı yukarı şöyle:
Önce bir bir bildirelim
Oyuna girecek evleri:
Bir haç koyacağız ilkin;
Arkasından mezar gelir.
Bir de zindan olmalı
Suçluları tıkmaya.
Şu yanda cehennem,
Açık açık görülsün.
Şurda da cennet;sonra da
Bir yer Pilate'la adamlarına.
Ortaçağda dekor, temsilin durağan ve gezici oluşuna ya da oynanan dramın türüne göre değişiyordu. Ancak "gerçekçiliğe" önem veriliyordu. Sahnelere çok güzel ipekli ya da kadifeden süslü perdeler konuluyordu. Sahne boyutları; enine iki buçuk metreye iki metre, derinliğine iki buçuk metreye üç metre olduğundan, dekorlar büyük değil, fakat zengin görünüşlüydü. Sözgelişi, Adem üzerine bir oyunda, cennet için ipekli perdeler, yemiş ağaçları, çiçekler,yapraklar konmuştu. Araba üzerinde verilen temsillerde dekor daha yalındı.
Fransa'daki yatay, zamandaş dekorlarla İtalya'daki dinsel oyunlardaki dekorlar çok zengindi. İtalyan yazarları, anıtların belirdiğini, deprem,yıldızlar arasından göksel varlıklar indiğini, döşemedeki deliklerin açılıp binaları ve insanları yuttuğunu bildiriyorlar. 1536'daki bir temsilde zengin,renkli bir sayvanın temsili kapladığını, makinelerle gök gürültüsü yapıldığı ve ağzından alevler çıkan canavarlar, aslanlar,develer,uçan baykuşların görülüp insanların havaya kaldırılıp indirildiği, bulutlarla örtüldüğü, gemilerin yüzdüğü, çeşmelerin aktığı, ermişlerin yakıldığı ya da başlarının uçurulduğu gibi efekt ya da olayların yer aldığını çağdaş tanıklardan öğreniyoruz. Mons'ta 1501 tarihli bir oyun kitabı , bunları anlatırken bunların nasıl elde edildiğini de açıklamaktadır. Bu tanıklığa göre, Yaratılış için topraktan ağaçlar ve yapraklar çıkmakta, Nuh'un ektiği asmaların yaprak ve üzüm vermekte olduğunu , Tufan sularının borularla tepeye çıkarılıp oradan oyun alanına akıtıldığını, cehennem ağzının alev, barut ve gürültüyle canlı tutulduğunu, çarmıha germenin çok gerçekçi bir görünümde olduğunu öğreniyoruz. İsa'nın görünümünün değişmesinde bulutlar inmekte, İsa sonra cennete yükselmektedir. Valenciennes'de 1547'de bir seyirci, ekmek somunu ve balıklarla şarabın suya değişimi, İblis'in cehennemden canavar sırtında gelişi, Herod ve Judas'ın ruhlarının havaya şeytanca götürülüşü gibisinden tanık olduğu mucize oyunlarını anlatmaktadır. Bütün bunların maitre des feyntes denilen bir sorumlunun denetiminde işçilerce hazırlandığı ve işletildiği bilinmektedir. 1510 yılında Viyana'daki bir belgede, sekiz makine ustasının çalıştığı belirtilmektedir.
KOSTÜM
- Sembolik elbiseler. Uygunluk aranmıyor.
- Eldiven yüksek rütbe işaretiydi. Tanrılar,melekler, peygamberler,Pilate,Herod eldiven giyinirdi.
- Melekler, üstüne altın yapraklar konmuş koyun postu giyer, yıldızlı kanatlar ve çelenkler takar, yüzlerine de yaldız sürülürdü. Cennetten kovulan melekler korkunç görünümlü maskeler takar, kara elbiseler üzerinde fırça gibi tüyler bulunur, ayakları çatal tırnaklıdır, çatal kuyrukları vardır.
- İblis korkunç bir maske taşır, kıllı bir elbisesi , elinde bir sopa ya da içi yün doldurulmuş köseleden bir sopası vardır. Bununla oyunculara ve seyircilere vurur.
- Kurtulmuş ruhlar beyazlar,lanetlenmiş ruhlar karalar giyerlerdi.
- Judas'ın kırmızı saçı ve sarı elbisesi, Pilate ile Herod'un gösterişli elbisesi vardı. Ellerinde asa bulunurdu.
- Halktan kişiler basit, ortaçağ köylü elbiseleri içindeydiler. Seyirlik köy oyunlarında özel elbiseleri,özel araçları vardır.
- Soytarının elinde sopa, ucunda bir tulum bulunur, bununla seyircilere vururdu. Öğretici oyunlarda Kötülük adındaki karakterin de elinde böyle bir araç vardı. Fransızların soties oyunlarında elbiseler ortaçağ soytarısı biçimindeydi, bir de uzun kulaklı başlıkları vardı.
- İlk başlarda giyim-kuşam ve donatımı Kilise sağlardı. Oyunlar kilise dışına çıktıklarında da elbiseleri, haçları, buhurdanları ve benzeri donatımı oyunculara yine rahipler verdiler. Bunun da dışında özellikle Fransa'da yerleşik kural her oyuncunun kendi elbisesini sağlamasıydı. Özel donatım için özel bir para kaynağından yararlanılırdı. Ortaçağ temsillerinde elbise ve donatımın önemi anlaşılmıştır.
SAHNE DÜZENİ
Ortaçağ , günümüz sahne düzeni anlayışına daha yakındır: Sahnenin hazırlanması, dekorları, elbiseleri ve oyuncuların tavırlarını, hareketlerini, oyuna girişlerini düzenleme gibi. Ancak burada da temsilden temsile değişen bir terim karmaşası görülüyor. Terimler arasında maitre des recors ( bir çeşit prova yönetmeni), conduiseur,meneur ya da maitre de jeu, yalnız temsili hazırlamakla kalmayıp aynı zamanda temsilde çeşitli öğeler arasında işbirliği sağlayan ve ona genel hareketini veren kimsedir. Bu görevli,yalnız yazarla değil, besteci,koreograf,dekorcu ve elbiseleri hazırlayanlarla da işbirliği yapıyordu. Sahne yönetmenine meneur de jeu ya da ordonnateur denildi. Ayrıca administrateur deyimini de buluyoruz. Bu da bugünkü anlamıyla yönetmendir. Sahne efektleri ve donatımı anlamında secrets için bir maitre des secrets vardı; bunlar, yaptıkları işlere göre peintre, ymagiers,tailleurs d'ymagies olarak adlandırıldı. Maistres des feux ise ışık işlerine bakarlardı. Böylece ortaçağda yönetim ve sanat görevleri iyice ayrılmıştı.
TİYATRO YAPILARI
Ortaçağda kalıcı tiyatrolar yapılmamıştır. Dini oyunlar iki çeşit yerde gösteriliyordu. Biri durağan sahneler, öteki bir yerden ötekine gidebilen sahneler. Kilise içinde başlayan bu gösterilerin, geniş seyirci yığınlarınca izlenebilmesi için bazı yollara başvuruldu. Her bir bölüm için ayrı bir yer kuruldu. Cennet seyirciye göre solda, cehennem sağda oluyordu. Bu sahnelerin düzeni dikdörtgen bir sıralamaydı. Gösteriler Kiliseden ayrılınca,daha çok Pazar yerlerine verildi. Cornwall'da sahnelerbir daire biçiminde sıralanıyordu. Jean Fouqet'nin bir minyatüründe görülen düzeyde, sahneler oyun alanını tam kuşatmıyordu. Belirli bir yerden geçmeyen olaylar bu açık alanda (platea)oynanıyordu. Avrupa'da da bir çok yerlerde oyun yeri için uzun , dikdörtgen biçiminde yerden yüksek bir zemin üzerine çeşitli baraka sahneleri kuruluyordu. Burada seyirciye göre cennet sağda, cehennem soldaydı.
Oyunlar gitgide din dışı bir nitelik kazandıkça durağan olmaktan çıkmış, tekerlekli sahnelerle bir yerden ötekine götürülmeye başlanmıştı. Her oyun için bir araba, her bir arabanın da iki katı vardı; perdeli olan aşağı kat, giyinip soyunmak için sahne dışı bir alandı, yukarı kesim ise oyun yeri. Geçit alayının başında ruhban sınıfı olduğu halde bir sahneden ötekine gidiliyordu. Durak yerlerinde ise işaret bayrakları ve seyirciler için oturacak yerler bulunuyordu. Her durakta bir bölümü binlerce seyirci görüyordu. Durakların sayısı dörtten yediye,on dörde,on altıya kadar çıkıyordu. Kimi kez arabalar bir daire yapıyordu.
Derleyen : Dilek TÜRK
Açıkça - 2003